Geçen hafta 15 miyon dolar değerlemeyle yatırım alan müzik bazlı arkadaşlık uygulaması makromusic’in bir de kardeş uygulaması var: macromusic for artists. Artists.macromusic.com adresine giderseniz hem detayları görebilir hem de indirebilirsiniz. Bu uygulama, kuruluşundan bu yana dört yılda Spotify’a milyonlarca dinlenme yollamış makromusic ile entegre çalışıyor ve burada size şarkılarınızı tanıtma imkânı veriyor. Her iki uygulamanın da kurucu ekibinde yer alan ve şu an makromusic’in CEO’su genç girişimci Ataberk Özaydın diyor ki “Geçen yıl hit olan bir şarkının 20 milyon toplam stream’inin 12 milyonu makromusic’ten gitmişti, her gün 100 bin kullanıcı sitede yaklaşık kişi başı beş şarkı dinliyor. Biz her gün ekosisteme en az 500 bin stream gönderiyoruz.”
İnsanların ortak dinledikleri müzikler üzerinden eşleştiği, eşleştikleri kişinin dinlediği müzikler arasında müzik keşfettiği bu uygulamada şarkılarını tanıtma imkânı bulmak, müzisyenler için önemli olmalı. Stream uygulamalarının algoritmik ve yapay zekâ temelli
2019 yılında lise öğrencisi genç, Facebook’ta bir kızla tanışır ve sohbet etmeye başlarlar. Sohbet bir süre sonra tıkanır. Bizimki ne yapayım da muhabbeti devam ettireyim diye düşünürken Spotify’a Facebook ile bağlananların neler dinlediğinin görülebildiğini hatırlar. Şansına kız Spotify’a bu şekilde bağlanmıştır. Hemen çalma listelerine ulaşır ve içinde Pink Floyd, The Doors, Queen olduğunu fark eder. Chat’e dönüp, The Doors sevdiğini söyleyince sohbet devam eder. “Çok işe yaradı, saatlerde konuştuk. Gruplardan, konserlerden söz ettik” diye anlattı bu “genç” bana önceki gün zoom buluşmamızda.
Adı Ataberk Özaydın. Geçen hafta 15 milyon dolar değerleme sonucunda yeni yatırım alan makromusic’in kurucu ortağı ve 24 yaşındaki CEO’su. Bir arkadaşlık ve flört uygulaması olan makromusic böyle ortaya çıkmış.
2020 Nisan ayında yola çıktıklarında toplam 285 TL para topluyorlar. “Dört arkadaş KYK’larımızı birleştirdik toplam bu kadar çıktı” diye anlatıyor
Baba Zula’nın yeni albümünde sevdiğim pek çok şeyden biri taksimlerin altına yerleştirilmiş sokak sample’ları. Sirkeci tren istasyonundan bir anons, simitçi, domatesçi, eskici, bilumum sokak satıcısı sesleri, gaza basan bir otomobil, 20’nci YY’ın kimbilir, hangi yarısında Boğaz’dan geçmiş akibeti meçhul bir vapurun düdüğü, o vapurun tepesinde öten martının çığlığı. Adı “İstanbul Sokakları” olan bir albüm için hedefi vuran bir tercih. Albüm adını Murat Ertel’in dayısı büyük karikatürist Turhan Selçuk’un 1960’larda yazdığı bir hikâyeden alıyor. Kapak da onun çizimlerinden oluşturulmuş. 180 gram plak versiyonu mutlaka edinilmeli, bir sanat eseri inceliğinde hazırlanmış.
Dört taksim ve dört yeni parçadan oluşan albümde, taksimler İstanbul’un sesleriyle canlanırken, parçalar Baba Zula’nın dub ve Ankara havası arasında bir yerlerde klasikleşmiş beat yapısı üzerine Murat Ertel’in doğaçlama anlayışıyla gelişiyor. Baba Zula müziği her zaman
ABD’deki seçimler sona erdi. Sonuçlar dünyamıza, Ay’ımıza ve Mars’ımıza hayırlı olsun. Elon Musk’ın Trump hesabına 120 milyon dolar yatırdığı ve kazandığı bir seçimin sonucu muhakkak gezegenlerin kaderini de etkiler diye düşünerek bu şekilde başladım söze. Gezegenlerin derken, bakın seçim sonucu yıldızların kaderini etkiledi bile bence; Hollywood yıldızlarının ve pop yıldızlarının.
Lady Gaga, Demokrat başkan adayı Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e 4 Kasım’da Philadelphia Sanat Müzesi’nin dışındaki kampanya mitinginde sarılarak destek vermişti.
Cumhuriyetçilerin adayı Trump’ı, dünyaca tanınmış tek bir star bile desteklemedi. Tabii dünyaca tanınmış ABD’li starların ABD’de çok tanınmadığı sonucuna da varabiliriz bu önermeyle. Avrupa, Asya, Meksika, Güney Amerika oy kullansaydı bu star desteğiyle zafer kaçınılmazdı. Ama ABD, ABD’li starları daha az ciddiye aldı.
Bu starlar Demokrat adayı desteklemekle kalmadılar, düpedüz Trump karşıtı kampaya yürüttüler. Neden Trump’a
The Cure’un bir öncekinden 16 yıl sonra gelen yeni albümü “The Songs of a Lost World / Kayıp Dünyanın Şarkıları” klasik bir Rus romanı tadında insanı, hayatı ve sonunu ele alıyor.
Robert Smith’in cep telefonu yok. Teknolojiyle, hayatımıza getirdikleri ve bize dayattığı yaşam biçimiyle ilgili değil. Trend, moda gibi kimliğimizi, varlığımızı, hayata bakışımızı belirleyen, modern toplumu şekillendiren kavramlar onun için önemli değil. Hız, değişim gibi bize dayatılan sözümona modern çağ faziletleriyle de hiç ilgili değil. İnsanlara değişmezseniz hayatta kalamazsınız denilen bir dünyada Smith lise aşkıyla evlenip bir daha da ondan hiç ayrılmamış bir rock yıldızı. Değişim fetişine sırtını dönünce bir sanatçı olarak her 10 yılda kendini yeniden keşfetmek zorunda kalıyorsun. Müziğin tutarlı oluyor, kendi içindeki dönüşümünü seninle birlikte senin doğal hızında tamamlıyor.
Günümüzün sosyal ve siyasi teorisyenlerinin, fikir babalarının, kamuoyu önderlerinin tavsiye ettiği hayatı yaşamadığınızda kendi hayatınızı
Müziği bugüne kadar 3 milyar kez stream edildi. Onlarca film soundtrack’inde imzası var. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de konserler verdi. Modern klasik müziğin en yaratıcı isimlerinden Max Richter’e göre yapay zekâ yaratıcılığı ve sanatı bitirmek üzere.
Richter’in bestelediği, Wayne McGregor’ın koreografilerini üstlendiği “MaddAddam” adlı bale Margaret Atwood’un aynı adlı kitabından uyarlandı. Yakında Londra’nın başlıca bale salonlarından Covent Garden’daki Royal Ballet’de sergilenecek. Bu vesileyle ve mayısa kadar devam edecek dünya turnesiyle gündemde olan Richter, Times’a verdiği röportajda yapay zekânın mesleğini tehdit ettiğini anlatıyor.
Richter müziğiyle tanındığı kadar cılız stream gelirlerinin sanatçılara etkileri üzerine mücadelesiyle tanınmıyor pek. Yeri geldikçe bu konularda açıklamalar yaptığını biliyoruz. Richter’in yeni mücadele alanı yapay zekâ.
Bu teknolojiyi üretenler ve onların şakşakçıları, teknolojiyi sonuçlarına bakmaksızın kayıtsız
İngiliz folk şarkıcısı ve bestecisi Laura Marling’in çocuk sahibi olmak ve hayatla başa çıkmak temalı yeni albümü “Patterns in Repeat” müziği ve sözleriyle yılın en iyileri arasına girmeye aday.
Laura Marling’in 2020 tarihli bir önceki albümünün adı “Songs for Our Daughter / Kızımız için Şarkılar”. Bu albüm, hayali bir evlada yazılmış şarkılardan oluşuyordu. 2024 tarihli yeni albüm “Patterns in Repeat”, Marling’in 2023’te doğan kızıyla başlayan yeni dünyasının bir yansıması. Yani hayaldi gerçek oldu. Ve gerçek, hayali kıza yazılan şarkılardan oldukça farklı. Hayali kıza içinde bulunduğun konforlu yerden mesajlar vermekle güzel sözler söylemekle, bebek sahibi olmanın insanın hayatına getirdiği sorumluluklar bambaşka konular. Bunu Marling’in şarkılarından anlıyoruz. Dürüstçe, her zaman olduğu gibi gitarı ve pırıl pırıl kadife sesiyle tane tane anlatıyor. O anlatınca konular sıkıcı olmaktan çıkıyor birdenbire. Her bebek içine doğduğu her yaşamda olduğu gibi yeniden
Geçenlerde eskiden beri takip ettiğim dergilerden Fransa’nın alternatif müzik mecrası Les Inrockuptibles (kısaca Les Inrocks yazılıyor, lez enrok diye telaffuz ediliyor) enteresan bir röportaj yayımladı. Bir uzmanla stream platfrmlarının en büyüğü olan Spotify’ın gelir toplama ve dağıtım sistemi mercek altına alındı. Bu röportajın yapılma nedeni, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Variety dergisine verdiği röportajda kullandığı ifadeler. Macron Spotify’ın gelir dağıtım sistemini eleştirdi, Fransız sanatçıların yeterli pay alamadığını ifade etti. Burada demek istediği çok açıktı, Spotify’da kimi dinlerseniz dinleyin ödediğiniz paralar global anlamdan en çok dinlenen sanatçıların lehine dağıtılıyor. Her iki röportajı da dikkatle okuyan biri olarak durumu size özetlemek istiyorum. Herkesin cep telefonunda Spotify ya da benzeri bir stream platformunun uygulaması var. Hepimiz her ay bu platformlara para ödüyoruz. Bilmek öğrenmek hakkımız.
Eskiden CD, kaset alırdık. Daha eskiden plak alınırmış. Bütün bu formatlarda albüm satın aldığınızda