2025 fısıltıları

19 Ocak 2025

PULP yıllar sonra yeni bir albüm yapıyormuş. İşte buna içilir. Jarvis Cocker’ın sık sık stüdyoya girip kayıtlar yaptığını, bazı yeni parçaların konserlerde çalındığını biliyoruz, duyuyoruz. Jarvis ne yapsa iyi yapar, yıllar sonra gelen albümü de o gözle iyi niyetlerle bekliyoruz. Pandemi zamanında “Domestic Disco” adıyla evinin salonunda DJ’lik yapıp Instagram’dan canlı yayınlamalarını unutmadık. Zor günde de yanımızdaydı Jarvis. Dinamik fiyatlamalı bilet bile satsa alır gideriz (ama yapmasa iyi olur).  

James Murphy, LCD Soundsystem’ın yıl içinde yeni bir LP ile geleceğini haber vermiş. Ne deseler inanmam. Bir dağılıp bir birleşen gruplara güvenim sarsılıyor. LCD iyi grup olsa da kendini fazlaca abartma huyu var. Ama tabii güzel olur albüm çıkarsa. 

Bryan Ferry’nin yeni albüm yapacağı haberleri geliyor. İskoç sanatçı Amelia Barratt ile ortak bir çalışma olacakmış bu. Roxy Music yüzü suyu hürmetine dinlenir, ilgi gösterilir. 

The Cure albümü daha yeni çıktı ama grup tam gaz

Yazının Devamı

Elon Musk müzik sektörüne girebilir

17 Ocak 2025

Amerikan senatosunun Tik Tok’a getirdiği yasağın başlamasına günler kala ilginç bir haber hem Bloomberg’de he Financial Times’ta yer aldı. Tik Tok’ın çatı şirketi Bytedance’in Tik Tok’ı ABD’de kapatmaktansa Elon Musk’a satabileceği konuşuluyor bu habere göre. Musk üzerinden siyasi merkeze bir kanal açıp Kongre’yi tabiri caizse “bypass” etmek gibi bir yol denenecek anlaşılan. Musk’ın, satın alması durumunda Tik Tok’a dokunmayacağını düşünemeyiz. Twitter’ın başına gelenler bu uygulamanın da başına gelecektir. Bu köşeyi neden ilgilendiriyor bu konu söyleyeyim. Musk eğer bu söylenti gerçek olursa müzik sektörüne de girmiş olacak ve bu alandaki en büyük oyunculardan biri hâline gelecek Tik Tok’ı satın alarak… TikTok, 2019’dan bu yana bütün dünyada, rakiplerinden daha çok indirilen, sırf ABD’de 170 milyon abonesi olan bir sosyal medya ağı. Müzikte yeni şarkıların ve sanatçıların keşfedildiği bir numaralı adres. Bugün bütün

Yazının Devamı

Müzik büyüyor, ama nereye doğru?

12 Ocak 2025

İngiltere’nin önemli mesleki kuruluşlarından Eğlence Perakendecileri Birliği 2024 satış rakamlarını açıkladı. Satışlar CD döneminden bu yana en yüksek noktada. İşin bir de ‘ama’sı var

 

Yıl sonu geldiğinde bütün sektörlerde olduğu gibi müzik sektöründe de rakamlar ve raporlar konuşmaya başladı. Spotify’ın sene sonu raporu kimin en çok stream edildiğine dair fikirler verirken, kurumların açıkladığı rakamlar müzik sektöründe hangi değişimlerin yaşandığına dair ipuçları sunuyor. 2000 yılından bu yana müzik sektörü CD devrinin kapanışını, korsan dönemini, stream platformlarının yükselişini ve egemenliğini, plağın yeniden dirilişini, ardından CD ve hatta kaset dair fiziksel formatın geri dönüşünü yaşadı. Bugün bu geri dönüş tüm hızıyla devam ediyor, rakamların anlattığı hikâye bu.

İngiltere’de plak, CD, kaset ve dijital albüm satışlarının toplam hacmi 2.3 milyar dolara yükselmiş, geçen yıla oranla yüzde 10 artarak. Burada dijital albüm satışı başlığı

Yazının Devamı

Ayla Erduran

10 Ocak 2025

Dört yaşında kemana başladı. Karl Berger’den dersler aldı. 10 yaşında ilk konserini verdi. 1946’da Paris Konservatuarı’na başladığında 12 yaşındaydı. 1951’e kadar Paris’te kaldı ardından ABD’ye gitti. 1955’e kadar bu ülkede çalıştı, konserler verdi. Polonya’da yaşadı, konserler verdi, 1958’de Rusya’ya gitti, Moskova Konservatuarı’nda David Ostriakh ile çalıştı. Kariyerinde Avrupa, Güney Amerika, Kuzey Amerika, Afrika, Asya’da çalmadığı, konser vermediği şehir neredeyse kalmadı. 2012’de Medaille D’Honeur – Medaille de Verneil nişanı aldı. Fransız Senatosu, alanında iz bırakan insanlara veriyor bu nişanı.

Önceki gün, dünyaca ünlü keman virtüözü Ayla Erduran, 90 yaşında vefat edince bu etkileyici, başarılı kariyer, bu büyük sanatçının yaptıkları bir çırpıda önüme dökülüverdi. Upuzun, hayranlık uyandıran, gurur dolu bir liste. Ancak insanoğlu görkemli bir özgeçmişten fazlası değil midir? O başarıların arkasında, ödenen nice bedeller, travmalar,

Yazının Devamı

Yapa zekâya karşı yeni koalisyon

5 Ocak 2025

İngiltere’de yaratıcı sektörler, içinde müzikten gazetelere, sanat kurumlarından, çevrimiçi içerik üreticilerine geniş bir kitlenin yer aldığı yeni bir mücadeleye hazırlanıyor.

İngiltere yaratıcı sektörü yılda 100 milyar sterlin büyüklüğünde bir değer üretiyor. Yapay zekâ şirketleri de bu üretilen değeri tek kuruş vermeden kullanmaktalar hâlihazırda. Elbette bu durum şu an İngiltere’ye özel değil. Dünyanın henüz hiçbir yerinde yapay zekâ teknolojisi üreten dev şirketler ve içerikleri yaratanlar arasında yapılmış doğru dürüst bir telif anlaşması yok. Büyük teknoloji şirketleri insanların alın teriyle, emekle, zamanla ürettikleri yaratıcı alana vahşi batıya hücum eden ve gördüğü yeri burası benim diyerek çitle çeviren öncüler gibi saldırıyor. Bilgi denizini kullanmanın bir bedeli var ama bu bedeli ödeyen yok.

Bugüne kadar yaratıcı sektörlerin temsilcileri çeşitli şekillerde bu sıkıntılarını dile getirseler de somut bir kazanım elde edemediler. Bu

Yazının Devamı

Kedili kitapların cazibesi

3 Ocak 2025

Kapağında kedi olan kitaplardan bahsetmiş miydim? Londra’da hangi kitapçıya giderseniz gidin raflarda sizi kedilerin karşılaması garanti. Gerçek kediler değil, kitap kapaklarındaki kediler. Tatlı, cici, yaramaz, tehlikeli, gizemli, tombiş, zayıf ama illa ve illa kedi. İçerikten bağımsız, kedileri anlatsın ya da anlatmasın fark etmez, uzaktan yakından kapağında kedi olan bir sürü kitap var ve kapakta kedi varsa satış artıyor, kedi varsa raflarda yer açılıyor gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. Kimisi bunun kitapların artık marketlerde havaalanlarında satıldığını ve sıradan insanların dikkatini bu şekilde çekeceğini düşünüyor. Kimi içinse satış noktası önemli değil, kapakta kedi olduğunda kitap hemen ilgi çekiyor. İnternetteki bütün trafiğin yüzde 15’inin tek başına kedi videolarından geldiğini zaten biliyoruz. anlaşılan kedilerin “kitap trafiği”nde de hatırı sayılır bir payı var. İyi de bu kadar çok kedili kitabı ne yapacağız?

Başarı garantili

Yazar Tom Cox’un ilginç bir yazısı var. Kedi hikâyeleri ve kedilerle yaşadıklarını anlatan

Yazının Devamı

2024’te dikkat çeken beş yerli albüm

29 Aralık 2024

Son 12 ayda yayınlanan pek çok yerli albüm arasında dikkatimi çekenleri paylaşırken bu devirde albüm yayınlayan her müzisyeni ve firmayı, bu zorlu işi başardıkları için içtenlikle tebrik ediyorum

- “Kufi” – Duman

Duman’ın son stüdyo albümü “Darmaduman”dan 11 yıl sonra gelen 16 şarkılık uzunçalar “Kufi” müzik sahnesinde büyük bir eksikliği işaret etti. Son 11 yılda içinde gitar olan her türlü sentez, deneme, eski yeni karışımı işler, nostaljik işler, geçmişe saygı sound’ları, köklerimizi bulalım anlayışları, indie, folk, caz, blues, hip hop albümleri gördük, geliştik, başkalaştık, beğendik, sahiplendik, takdir ettik. Ama tarz arayışına, varoluşunu anlamlandırmaya harcadığı enerjiyi biraz da hikâye anlatmaya harcayan grupları dinlemenin tadı bir başka. Duman sonik denemelerini ilk albümü çıktığında bitirdiğinden yıllar içinde geriye yaşamak, görmek, anlatmak kaldı. Duman ne söyleyeceğine karar verdiğinde onu nasıl söyleyeceğini zaten biliyor. Şimdi, 11 yıl

Yazının Devamı

Soft Power

27 Aralık 2024

Geçenlerde Çinli otomotiv devi BYD’nin nasıl dünyanın en büyük eletronik otomobil üreticisi hâline geldiğini ve Tesla’yı nasıl solladığını anlatan bir yazıyı inceliyordum. Ekonomi savaşları (siyasal savaşın yanında) tam gaz devam ediyor. Bunu biliyoruz da, ben size başka bir savaştan bahsedeceğim. Bu da ekonomik savaş, ama işin özü soft power yani yumuşak güç denen kültürel hegemonyaya dayanıyor.

Savaş alanının bir tarafında Paris şehri var, diğer tarafında Roma. Bu iki yiğit şehir bir televizyon dizisini kendi şehirlerine almak için er meydanına çıkmış savaşıyorlar. Dizinin adı “Emily in Paris”. Paris’te çekilen ve Amerikalı genç marketingçi Emily’nin Paris’e taşınması ve burada çalışmaya başlamasıyla gelişen olayları anlatan dizi tam anlamıyla bir Paris klişesini yaşatıyor. Amerikalıların gözünde Paris neyse (aşk, ilişkiler, yeme içme, hayat tarzı, şehrin mimarisine dair ne kadar klişe varsa hepsi burada) onu yaşıyor. Gerçek Parislilerin ya izlemediği, izleyenlerin de tepkiyle seyrettiği,

Yazının Devamı