Mesut Bakkal'ın; Welliton, Pedriel ve Nakoulma'yı ilk 11'de sahaya sürmesi ilk bakışta çılgınca gelse de doğruydu. Chedjou'suz, Hamit'siz, Melo'suz, Telles'siz ve Carole'suz yakaladığı Galatasaray'ı topyekün savunma yaparak değil, hücum ederek yenebileceğini düşünmüş olmalıydı...
Hamza Hamzaoğlu, Telles'in Inter'de, Carole'un tribünde olması nedeniyle beklendiği gibi sol bekte Olcan'a görev verdi, Melo'nun boşluğunu da Rodriguez'le doldurmaya çalıştı. Sezon başından beri takım savunmasında yaşanan zaaflar ilk bölümlerde yine dikkat çekti. Maç, TT Arena'da değil, Mersin'de oynanıyordu sanki. Galatasaray orta sahada rakibini karşılayan, Mersin ise gol arayan takım görüntüsündeydi...
Galatasaray biraz kıpırdanarak 25-30 arasında oyunun kontrolünü eline geçirir gibi oldu ancak Mersin'in orta sahada yaptığı etkili pres, sarı-kırmızılı oyuncuları yeniden geriye doğru itti ve oyun dengelendi. Olcan ilk yarıda Serkan tehdidi nedeniyle hücuma hiç çıkamadı. Rodriguez çalışkan ancak ofansif açıdan verimsiz, Selçuk ve Podolski de etkisizdi. Yeni sözleşme için yönetimle anlaşan Sneijder ise çok istekli bir görüntü verdi.
Mesut Bakkal'ın cesaret yüklü üçlü hücum denemeleri ikinci
Galatasaray'ın 3 Haziran'da Bursa'da 3-2 kazandığı Ziraat Türkiye Kupası finalinin devamı gibi başladı Osmanlı Stadı'ndaki TFF Süper Kupa kapışması... Sahadaki oyuncuların 13-14'ü daha topa ayağını değmeden Bursaspor çok net bir fırsat kaçırırken, Muslera ne kadar değerli bir kaleci olduğunu bir kez daha ispatladı. Önce Bakambu'ya ardından inanılmaz biçimde Ozan'a gol şansı tanımadı.
Melo'yu Ankara'ya götürmeyen Hamza Hamzaoğlu, Semih ve Hamit'in yokluğunda Hakan Balta ve Bilal'e forma verdi. Ertuğrul Sağlam ise kadro dışı bıraktığı Volkan Şen'in yerine joker adam Ozan'ı sağ kanatta görevlendirdi. Sakat olan yeni transfer Necid'in yerine de Bakambu'ya en uçta şans tanıdı.
Bursaspor 15. dakikaya kadar oyuna hükmeden taraftı fakat Bakambu, Fernandao gibi ön alanda topu saklayamadığı ve takımına duran top şansları kazandıramadığı için Galatasaray oyunu dengeledi. 20. dakika dolarken Sneijder'in şutunu müthiş çıkaran Mert hemen ardından Yasin'in vuruşunda çaresiz kalınca Galatasaray beklenmedik şekilde öne geçmeyi de başardı. Bu pozisyonda geri koşmakta geciken Josue ve hamlesiz kalan savunmanın ortak hatası ağır bir fatura olarak tabelaya yansıdı...
Hamit-Melo'nun
Abdullah Avcı 5 yeni transferden sadece Cikalleshi’ye 11’de forma verdi. İlk kez Avrupa terazisine çıktıkları bu maçta her şeyden çok tecrübeye ihtiyaç duymalarına rağmen, Epureanu ve Semih’in yokluğunda Emre ve Bekir’i de yedek soyundurması dikkat çeken bir sürprizdi.
Başakşehir ilk dakikalarda Doka-Mossoro-Visca üçlüsüyle etkili olurken, Hollandalı rakibine sert mesajlar verdi. Ferhat’ın rakip ceza sahası üzerinde kolay çaldırdığı top ise bir anda takımı düzen dışına çıkardı, Alkmaar kontratağı Volkan’ın atılması ve penaltıyla sonuçlandı. Evet, İskoç hakemin çıkardığı kırmızı ve penaltı saçma-sapandı ama Volkan gibi bir kalecinin de rakibin ekmeğine yağ sürmemesi lazımdı...
Avcı’nın ifadesiyle, “sorun çözen adam” Mossoro’nun kırmızıdan sonra oyundan alınması tüm planları bozsa da Cikalleshi, Yalçın ve Badji ile net pozisyonları bulan temsilcimiz oldu ama çok yaklaşılan beraberlik golü gelmedi...
Başakşehir ikinci yarıda kontratak düzenine dönerken, Alkmaar da fırsatı kaçırmadı, yüklenmeye başladı. Defansın zincirleme hatasında gelen 2. gol ise ağır bir fatura oldu.
Emre oyuna girdiğinde dakika 65’ti ve kriz derinleşmişti. Pas yapmaya, dağılan takımı toparlamaya
"Başakşehir'den çıktık yola, kork bizden Avrupa..."
Seremoni sırasında ekranlara yansıyan koreografideki bu mesajı oraya yazdırmak hiç kolay olmadı Abdullah Avcı ve öğrencileri için. Bana göre, Dnipro misali vasat bir kadroyla UEFA Avrupa Ligi'nde finale çıkmış kadar önemli bir iş başardılar bu sezon. Rakip kim olursa olsun ciddiyeti, disiplini, kompakt oyun felsefesini elden hiç bırakmadılar. Futbol seviyelerini sürekli ileriye taşırken, Volkan Babacan ve Mahmut Tekdemir'i de milli takıma kazandırdılar.
Beşiktaş derbiyi kaybedince Şampiyonlar Ligi ön eleme turu biletini alan Fenerbahçe'ye karşı da oyuna son derece istekli ve etkili başladılar. Cezalı Ferhat'ın yerine sol beke çekilen Alparslan, Gökhan Gönül'ün yokluğunda sağ bekte maça başlayan Mehmet Topuz'u oyunun başında bir hayli hırpaladı. Visca, Mossoro, Mahmut ve Doka da hücum etmeye pek niyeti olmayan Fenerbahçe'yi her geçen dakika geriye doğru itti... Mossoro ve Visca net fırsatları harcamasa 15 dakika dolmadan 2 farka ulaşabilirlerdi.
Emre ve Diego'nun sahada görünmediği 20 dakikalık bölümü çok kötü oynayan Fenerbahçe ancak 25. dakikadan sonra pas yapmaya başladı, ilk pozisyonunu da Kuyt'la yakaladı.
Beşiktaş 7 puan kaybettiği Gaziantep (1-1), Akhisar (1-1) ve Konya (0-1) maçlarından birini bile kazansaydı, TT Arena'da Galatasaray'ın karşısına matematiksel olarak şampiyonluk şansını yitirmeden çıkacaktı ama olmadı, yorgun ve göçebe Kartal'ın kanatları 10 günde oynanan 3 zorlu karşılaşmayı kaldıramadı. Galatasaray ise Beşiktaş gibi Fenerbahçe'nin de tökezlediği ligin finalinde 5'te 5 yaptı, derbiye 4. yıldızı cebine koymak için çıktı...
Derbi hem ismine ve hem de tribünlerdeki atmosfere yakışır biçimde başladı. Üzerinde kazanma baskısı olmayan Beşiktaş sert ataklarla kolay lokma olmayacağının sinyallerin verirken, Demba Ba, Sosa ve Atiba'nın çabaları dikkat çekiciydi. Ancak ligde ikinci yarının tartışmasız en iyisi olan Yasin'in gol perdesini açması fazla uzun sürmedi. Yasin hem topu taşırken hem takip ederken hem de gol vuruşunu yaparken yeteneklerini bir kez daha gözler önüne serdi...
Demba Ba'nın direkte patlayan kafası mı? Beşiktaşlılardan çok Fenerbahçelileri ayağa kaldırdı. Hakem Hüseyin Göçek'in, Demba Ba'ya gösterdiği sarı kart ise meslektaşlarının haftalardır Melo'ya çıkarmadığı kartların yanında çok komik kaçtı!
Beşiktaş dakikalar ilerledikçe oyuna
Galatasaray'ın son 5 maçta Gençlerbirliği'ni sadece 1 kez (geçen sezon 0-2'den 3-2) yenebilmesi, Muslera'nın cezası, Emre Çolak'ın kadroya alınmaması, Burak'ın formsuzluğu ve Chedjou'nun sakatlığı maç öncesinde sarı-kırmızılıların handikapları, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın ise umutlarıydı kuşkusuz. Mesut Bakkal'ın, Galatasaray'a karşı 15 maçta 5 galibiyet ve 5 beraberlik alması da önemli bir istatistik olarak dikkat çekiyordu...
Bana göre Türkiye'nin hatta Avrupa'nın en iyi orta sahalarından biri olan Selçuk İnan'ın, Galatasaray kariyerinde belki de ilk kez oyun içinde sakatlanıp sahayı terk etmesi ise endişelerin biraz daha artmasına yol açtı. Maçta ilk 20 dakika geride kaldığında iki takımın da 4'er şutu vardı. Bir de yine Melo'ya çıkmayan çok net bir sarı kart...
Hakem Halis Özkahya, Hleb'in sağ bileğine gözünün önünde tabanıyla çok ağır bir darbe indiren Melo'ya diğer meslektaşları gibi sadece nasihat verdi. Böylece fazlasıyla şımartılan bu fair-play tanımaz oyuncuya çıkmayan kartların sayısı bilmem kaça yükseldi... Ahmet Çalık'ın devre biterken Burak'a yaptığı faul çok daha hafifti ama Özkahya hiç düşünmeden genç futbolcuya kartını gösterdi!
Golü bir an önce bulmaya
Emenike'nin, Webo'dan hızlı ve kuvvetli olduğunu biliyorum. Hücum oynamayı seven ve geri dönüşlerde problem yaşayan Sivasspor'u cezalandırma anlamında kağıt üstünde Webo'dan daha etkili bir silah olabileceğini de kabul ediyorum.
Ancak Kuyt'ın formsuzluğunun faturası neden Webo'ya çıkıyor bunu hiç anlamıyorum...
Galatasaray, Beşiktaş ve Bursaspor galibiyetlerinde başrolü oynayan Webo yedeğe çekilmesini gerektirecek ne yaptı? Ya da şöyle soralım... Sezonun en büyük hayal kırıklığı Emenike 11'e dönmek için hangi maçta hangi performansa imza attı?
Kuyt formsuz veya sakatsa sorunu çözecek adamlar Alper ya da Meireles olmalıydı. İsmail Kartal, Emenike saplantısı yüzünden bir kez daha adalet terazisinin dengesini bozarak sınıfta kaldı...
İsmail Kartal ikinci yanlışı kalede yaptı. Balıkesir maçında 3 hatalı gol yiyen Volkan'ın 11'de oynama garantisi mi var? Kartal, Volkan'ın motivasyonu ve form durumu resmen yerlerdeyken bile Mert'e şans vermeyecekse, kulübede oturmaktan pas tutan milli kaleci hazır sözleşmesi de 20 gün sonra bitiyor, bence artık başka denizlere yelken açmalı...
İsmail Kartal devre sonunda o çok güvendiği Emenike'yi bir kez daha kenara almak zorunda kaldı ve
Melo ve Chedjou'nun yokluğunda Yasin ile Semih'e 11'de görev veren Hamza Hamzaoğlu, Gaziantep maçının etkisiz ismi Umut'un yerine de formsuz Bruma'ya şans tanıdı. Sarı-kırmızılı 11 futbolcudan 7'sinin ofansif ağırlıkta olması, kağıt üstünde Hamza hocanın eski takımına karşı golü erken bulma planları yaptığını gösteriyordu... Ancak bu planın, çabuk düşünüp çok iyi uzun top atan Bilal liderliğindeki Akhisar'a ciddi kontratak fırsatları verebileceği de ortadaydı ve Güray 17. dakikada karşı karşıya pozisyonda Muslera'ya takıldı...
Bu sert uyarının ardından Zokora'nın ikinci kez kaçırdığı Sneijder kaleyi yokladı, Burak da fırsatçılığını konuşturarak, Oğuz'a cezayı kesti. Akhisar neye uğradığını anlamadan Emre'nin nefis asistinde Burak farkı ikiye yükseltti. Roberto Carlos, Başakşehir'den devre arasında aldıkları Orhan Taşdelen'i her iki golde yaptığı hatalar nedeniyle İsmail'le değiştirdi ancak Galatasaray'ın baskısı devam etti. Ofansif kadronun iki farka rağmen ilk yarı sonuna kadar üçüncü gol için büyük bir iştahla hücum etmesi ise son derece dikkat çekiciydi.
Akhisar ikinci devrenin başında biraz kıpırdanınca Galatasaray da frene basarak, tempoyu düşürdü. Sneijder'in