Bazı insanlar alkolü neşelenmek, sosyalleşmek ve hareketlenmek içer. Aslında alkolün bir depresan olduğunu biliyor muydunuz? Beyin fonksiyonlarini ve sinirsel aktiviteyi yavaşlattığı için alkol, depresan olarak kabul edilir - bizi üzdüğü için değil.
Alkolün yatıştırıcı etkilerine yanıt vermeyen insanlar, alkol bağımlılığı riski taşırlar. Alkolün etkisini görebilmek için daha büyük miktarlarda içerler. Bunun sonucunda da alkol zehirlenmesi olur. Alkol zehirlenmesinde kişi hissizleşebilir, bilinç kaybı yasayabilir, nefes alması yavaşlar ve düzensizleşir, üşür, cildinin reni maviye döner ve ölebilir.
Alkol, beynimizdeki gama-aminobutrik (GABA) reseptörlerine yapışır. Bu sinir taşıyıcıları, sakinleştirme görevi görürler. Alkol ayni zamanda bize dopamin salgılatır. Dopamin de mutluluk ve ödül ile eşleşen sinir taşıyıcısıdır.
İçki içmeye başladığımızda neler olur?
İçki içmeye başladığınızda kontrol mekanizmalarınız yavaşlar. Gevşersiniz, mutlu ve özgüvenli hissedersiniz, rahatlarsınız. Daha sonra merkezi
Evde otur otur kilo aldık ne yapacağız? Aslında kilo almanızın tek sebebi sadece evde oturmak değil. Kilo almanızın ve normalden daha fazla yemek yemenizin altında yatan sebepler tamamen duygusal. Stresli durumlarda insanların yemek yeme davranışları değişir. “Duygusal yeme” veya “Stres İştahı” olarak adlandırdığımız bu durumlarda bilinçli veya bilinçsiz olarak olumsuz duygularımızı bastırmak için yemek yemeye başlarız.
Belirsizliğin yoğun olarak yaşandığı bu dönemde, yemek ile kendinizi oyalıyor veya rahatlatıyor olabilirsiniz. Biyolojik olarak stres, kortizon hormonu ile alakalıdır. Bu hormon ayni zamanda enerjimizi dengeler. Stresli olduğumuz zamanlarda canımız yağlı ve şekerli yiyecekler çeker çünkü vücudumuz daha fazla enerji ister. Bu yüzden karbonhidratlar, en hızlı enerji alma yoludur.
Yapılan araştırmalara göre Corona virüse karşı evde kalma önlemleri alındığından beri patlamış mısır satışlarında %48, patates cipsi satışlarında %30 artma olmuş. Bunun yanında kurabiye ve makarna satışları artmış. Satışları artan çoğu gıda, “rahatlama besini” kategorisine
Corona virüsü hayatımıza girdiğinden beri evlerimize kapandık ve kendimizi elimizden geldiğince izole ediyoruz. Bu süreçte hepimiz farklı şekillerde kendimizi ifade etmeye başladık. Bir grup insan toplumsal bir sorumluluk benimseyerek düzenli olarak sosyal medyada uyarılarda bulunuyor, bir grup insan kendini yemek tarifleri ve temizlik ile oyalıyor, bir grup insan mesleğinin getirdiği bilgi ile topluma faydalı olmaya çalışıyor (örnek: psikologlar güzel çözüm önerileri sunuyorlar), bir grup insan da sessizce haberleri izleyip uykuları kaçarak gelişmeleri izliyor. Hastalar ve yakınları dışında virüsten kişisel olarak etkilenen bir diğer grup da is sahipleri ve çalışanlar. İşin duygusallığından ve paniğinden uzaklaşıp pandemiğe büyük boyutta bakabilenler bu sorunu görüyor. Bir çok insan corona pandemiği yüzünden işlerini ve gelirlerini kaybediyor.
Psikolojik olarak corona virüsüne verdiğimiz tepki; kayıp, yas ve travma tepkisine çok benziyor. Neyi kaybediyoruz derseniz, genel olarak bir yasam tarzını kaybediyoruz. Rahat bir şekilde evimizde dışarı
Fiziksel şiddette istismarcının silahı vurma, sıkıştırma, itme, yakalama, tekme atma gibi davranışlardır. Duygusal şiddette kullanılan silah, duygulardır. Fiziksel şiddet daha somut olduğu için dışarıdan hareketlerle veya vücuttaki izlerle görülür. Duygusal şiddet ise özellikle şiddete uğrayan kişi tarafından uzun sure fark edilmez. Duygusal şiddetin yaraları gözle görülmese de, etkileri travmatik olabilir. Duygusal şiddete uğrayan kişiler ileride anksiyete, depresyon, kronik ağrı, travma sonrası stres bozukluğu ve madde/alkol bağımlılığı yasayabilirler.
Eğer partnerinizin etrafında sürekli diken üzerinde yürüyor gibi hissediyorsanız, bu yazı size göre olabilir. Duygusal şiddet genel olarak partnerinizin gerçeği çarpıtarak sizi sürekli suçlu hissettirmesi, sizi sürekli kontrol etmesi, hakaret veya can acıtıcı sakalar yapması olarak görülür. İlişkide özür dileyen taraf sadece sizsinizdir ve sizi incitmiş olsa da size vicdan azabı hissettirir.
Duygusal şiddeti alt başlıklar halinde inceleyelelim:
1) Kontrol:
Bağımlılığın altında sebeplerden biri de psikolojik rahatsızlıklar ve duygu durum bozukluklarıdır. Bağımlılıkla savaşan bir çok insan aslında psikolojik rahatsızlıklarının verdiği semptomları rahatlatmak amacıyla alkole veya uyuşturucuya başvururlar. Çünkü alkol ve uyuşturucu, semptomları hafifletir, bastırır ve unutturur. Gözle görülen problem bağımlılık olsa da, çoğu zaman bağımlılığın altında yatan sebep depresyon, anksiyete, bipolar bozukluk, travma gibi duygu durum bozuklukları olabilir. Psikolojik rahatsızlığı olan her 4 yetişkinden biri, bağımlılık ile savaşmaktadır.
Depresyon genel olarak iki haftadan fazla suren üzgün duygu durum halidir. Bazı insanlar depresyonda iken gergin ve sinirli de olabilir. Diğer belirgin semptomlar ise hobilere/eğlenceli aktivelere ilginin azalması, uyku sorunları (çok uyumak, az uyumak veya kesintili uyku), iştah artması veya azalması, suçluluk hissi, umutsuzluk hissi, konsantrasyon bozukluğu, intihar düşünceleridir. Bu semptomlar aile ve yakınlar tarafından gözlemlenebilir. Bağımlılıkla mücadele eden yakınıza yârdim edebilmek için “Sevdiğinizi Alkolden Kurtarın” adli yazımı okuyabilirsiniz.
Depresyondaki bireylerde alkol ve madde
1. Alkolü çok sevmek ve içmekle alkolik olmak arasındaki fark nedir?
Arkadaşlar ile, yemek ile veya kutlama vesilesiyle alkol tüketmenin bir zararı yoktur. Alkolik olmak demek, fiziksel ve psikolojik güdülere yenik düşüp alkolü kullanmaya devam etmek demektir. Alkolik kişi, alkol tüketiminin olumsuz sonuçlarına rağmen alkolü tüketmeye devam eder. Aşağıdaki noktalar kişinin hayatında geçerliyse alkolik olma ihtimali çok yüksektir:
Yalnız ve gizli içki içmek (örnek: arkadaşlarla içki içtikten sonra eve gelip aileden gizli içmeye devam etmek).
Eskiden zevk aldığı aktivitelerin yerini sadece alkol tüketiminin almış olması (“Eskiden spor yapardım simdi bütün boş zamanımı içki içerek geçiriyorum”).
Şiddetli olarak alkol aşermek.
Alkolü aile, iş gibi sorumlulukların önüne koymak (örnek: alkol tüketiminin ertesi günü işe gidemeyecek durumda olmak, çocuklar arabadayken alkollü araba kullanmak, alkol yüzünden çocuk bakımını ihmal etmek, alkol yüzünden evliliğin tehlikeye girmesi).
Duygu durumunda çalkantılar ve “irite” ruh hali.
Alkol tüketiminden dolayı suçluluk duymak.
Özel günlerde sarhoş anne/babanızı nasıl idare edeceğinizi şaşırıyor musunuz? "Eşim bu aksam da sonuna kadar içip sızacak" diye mi düşünüyorsunuz? Yakınınızın alkol sorunu canınızı mı sıkıyor? Sevdiğiniz kişi alkol problemi yasarken bununla başa çıkmanın en iyi yolu aslında kendinizi değiştirmektir. “Bu onun sorunu, ben niye değişeyim?” diye düşünebilirsiniz. Unutmayın, hayatta sadece kendinizi değiştirebilirsiniz. Alkolik yakınınıza verdiğiniz tepkileri değiştirerek de onunla olan iletişiminizi değiştirebilirsiniz. Alkoliklerle yasayan kişiler hayatlarında çok zorluk yaşarlar ve bunun acısını derinden hissederler.
Kendinizi suçlamayın: Alkolikler genellikle bu kötü alışkanlıkları için kendileri dışında herkesi ve her şeyi suçlarlar. “Senin yüzünden içiyorum” deseler de inanmayın. Eğer yakınınız alkolikse, sizin söylediklerinize bakmaksızın içmeye devam edecektir. Alkole bağımlıdır ve alkol ile arasına hiç bir şey giremez.
Kişisel algılamayın: Alkolikler zaman zaman bundan sonra hiç içmeyeceklerine dair sözler verirler ama kısa bir zaman sonra alkole geri dönerler. Aile bireyleri genelde verilen sözleri ve yalanları kişisel algılar: “Beni sevseydi yalan söylemezdi” veya
İş yerinde psikolojik şiddet kavramı, günümüzde sıkça kullanılan “mobbing” kelimesinin karşılığıdır. Her beş kişiden ikisinin yasadığı bu durum hakkında yazmaya, son zamanlarda iş yeri ile ilgili sıkıntılar yaşayan okurlarımın gönderdiği yorumlardan ve sorulardan sonra karar verdim.
İş yerinde şiddet, bireylerin çalışanlara karşı gerçekleştirdiği mantıksız ve tekrar eden davranışlar topluluğudur. Bu davranışlar, çalışanların iş yeri güvenliğini ve ruh sağlığını tehdit ederek kişide korkuya ve tedirginliğe yol açar.
İş yeri şiddetine örnek davranışlar:
Yersiz ve haksız eleştiriye maruz kalmak,