Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Yeni hazırlanan anayasanın daha özgürlükçü olacağı savıyla son günlerde bazı siyasiler büyümenin hızlanacağını savunuyor. Yürürlükteki Anayasa 12 Eylül'ün yasakçı izlerini taşırken, bu hükümetin de kişi başına 10 bin dolarlık hedefi (ya da hayali) bulunuyor. Ancak yeni anayasanın daha özgürlükçü olduğuna karar verebilmek için taslağın içeriğinin epeyce irdelenmesi gerekiyor. Özgürlüklerle ekonomik kalkınma ilişkisi liberalizmin temel savunularından biridir. Tabii burada asıl kasıt ekonomik özgürlüklerdir. Ancak liberalizm özgürlükleri ayırmaz, sınıflandırmaz. Özgürlük tümüyle ya vardır, ya yoktur. Örneğin birey ekonomik özgürlüğe sahip olursa ortaya çıkan rekabet hem ekonomik dengeyi, hem de kalkınmayı beraberinde sağlar. 1987'de ölen Kanadalı siyaset bilimci C.B. Macpherson'un bu konuda iki mükemmel eseri vardır: 1) Demokratik Teori, 1973 ve 2) Liberal Demokrasi'nin yaşamı ve zamanı, 1977. Bir anayasanın özgürlükçü olmasıyla özgürlüklerin sağlanması ya da yerleşmesi ayrı şeylerdir. Anayasalarına bakıldığında son derece özgürlükçü görünen ama aslında yurttaşlarına bu özgürlükleri çok gören birçok ülke vardır. Çünkü toplumsal refleksler her ülkede aynı yapıda değildir. Öte yandan pek de doğru dürüst anayasası olmayan fakat bireylerin gayet özgür olduğu birçok ülke de var. Çünkü elde bulunan metnin nasıl yorumlanacağı ya da nasıl uygulanacağını toplumsal irade ile diğer toplumsal kurumlar belirler. İşte bu anlamda anayasanın dinamik olması ve toplumsal uzlaşmayla hazırlanması gerekir. Hazırlanan tasarının toplumsal uzlaşmayla hazırlandığı savunulamaz. Bu anayasa açıkça bir AKP anayasasıdır. Dinamik olmasının da asgari koşulu uzlaşmadır.Gelelim siyasal özgürlüklerle ekonomik özgürlüklerin ilişkisine. Bazı ülkelerde siyasal özgürlükler sınırlıyken ekonomik alanda sınırsız girişim özgürlüğü olabilmiştir. Örneğin Latin Amerika'da otoriter iktidarlar dönemlerinde devletin piyasalara müdahalesi azalmış, işadamları güçlenmiştir. Öte yandan siyasal sistem itibariyle gayet özgürlükçü olan, hatta gelişmiş demokrasilere sahip "kimi" ülkede de ekonomik alanda çeşitli sınırlamalar olmuştur. Örneğin 1980 öncesi İngiltere'de siyasal özgürlükler Amerika'ya göre çok daha genişti, ama ekonomik özgürlükler daha sınırlıydı. Özgürlüklerin sağlanması sorunu Kısacası, ekonomik özgürlüklerle ekonomik kalkınma arasında uzun vadede (bire bir değil) oldukça yakın bir ilişki olsa da, ekonomik özgürlüklerin gayet yaygın olduğu birçok ülkede siyasal özgürlükler sınırlı olabiliyor. Kabul etmeliyiz ki, geçtiğimiz elli yılda Avrupa'da hiç anayasa değişmedi ama Avrupa Birliği konseptiyle tüm üye ülkelerde özgürlükler çok gelişti.Aslında bir toplumsal uzlaşmaya giderek (tüm hak ve özgürlükleri tek tek sıralayan bir anayasa yerine) sadece belli sorumlulukları ifade edip geri kalan her alanda bireyi özgür bırakan bir anayasa çıkarılamaz mı? Basit, yalın ve anlaşılabilir bir anayasa ile gerek siyasal, gerek ekonomik düzen daha kolay yürümez mi? Nasıl olsa birçok konuyu Avrupa Birliği düzenliyor. Özet olarak, yasayla kalkınma elde edilseydi, ekonomi bilimi hukukçulara kalırdı. Yeni anayasayla ekonomik büyüme değil, olsa olsa üniversitelerde türbanlı öğrenci sayısı hızlanır. hgunes@milliyet.com.tr Nasıl olsa AB var