Tarımda girdi maliyetleri sürekli artarken, ürün fiyatları farklı nedenlerle sürekli düşüyor. Bunu telafi etmenin tek yöntemi, verimlilik artışı. Ancak mevcut ortalama toprak mülkiyetiyle verimliliğin artması da çok zor. Çünkü ülkenin çoğu yerinde mülkiyet çok küçük. Geriye bir bilgi birikimi kalıyor. Oysa köylü Türkiye'nin en eğitimsiz kesimi.Sorun ortada. Rakamlar açık. Peki ne yapılıyor? Bir koca hiç! Dünya Bankası'nın liberalleşme politikalarına bırakılmış tarım, kuşkusuz Türkiye'nin kendine özgü yapısal farklılıkları nedeniyle tam anlamıyla sürünüyor.Yandaki tabloda çeşitli ülkelerin tarım kesiminin büyüme oranları gösteriliyor. Gelişmiş ülkeler olan AB, ABD, Kanada ve Avustralya'nın tarımsal büyüme oranları Türkiye'ninkinden çok ötede. Üstelik bu ülkelerde nüfus artışı da çok aşağılarda, hatta düşüş gösteriyor. Kısacası bu ülkelerde kişi başına tarımsal hasıla hızla artıyor.Arjantin, Tayland ve Çin gibi gelişmekte olan ekonomilerde de tarım Türkiye'ninkinden çok daha hızlı gelişiyor. Yani nereden bakılırsa bakılsın, Türkiye tarımda geriliyor.Bir başka benzer ülke olan Brezilya'da tarım milli gelirin sadece yüzde 9'unu oluşturuyor. Ancak Brezilya 21 milyar dolarlık tarımsal ürün ihracatı yapıyor. Brezilya'nın toplam ihracatının yüzde 40'ı tarımsal ve bağlı ürünler: Tam 34 milyar dolar. Bu da dış ticaret fazlasına eşit. Diğer bir deyimle, Brezilya'nın tarımsal ürün ihracatı Türkiye'ninkinin tam 7 katı. Oysa Brezilya'da kişi başına milli gelir Türkiye'ninkinden 7 kat daha fazla değil. Sanayi kesiminde koruma kalkmasına rağmen, tarımda koruma çok yaygın bir uygulama. Hâlâ dünyada yüzde 40 düzeyinde. Ancak son Hong Kong toplantısında 2013 yılına dek tarımsal ihracat üzerindeki sübvansiyonların kalkması kararı alındı. Gerçi uygulanması pek kolay değil. Çünkü gelişmekte olan ülkeler tarım sektörlerini desteklemeye zorunlu. Genellikle gelişmekte olan ülkeler milli gelirlerinden tarıma daha fazla kaynak ayırıyor. Bu hem geri olan bu sektörün gelişmesi, hem de tarımla geçinen nüfusun daha fazla olmasından kaynaklanıyor. Yani bu desteğin bir ekonomik boyutu var, bir de sosyal. Buna rağmen, gelişmiş ekonomilerin milli gelirleri düşünüldüğünde ayrılan desteğin dekar başına çok daha fazla olduğu ortaya çıkacaktır. Tarımsal destekler AB'de milli gelir içinde yüzde 1,4, ABD'de yüzde 1 kadar. Türkiye'de bir zamanlar yüzde 4'ü bulsa da bu giderek düşüyor.Özetle, Türkiye tarımda geriliyor. İşin kötüsü herkes buna gözünü kapatıyor. Ülkemizde tarımın sorunları çok az dile getiriliyor. Oysa tarım çok sorunlu. Birincisi, son on yıldır tarımdaki büyüme nüfus artışının altında. Tarımsal kesimde nüfus artış hızının ülke ortalamasının üstünde olduğu düşünülürse, tarımda çok açık bir yoksullaşma süreci yaşanıyor. Ülkede de tarımsal yeterlilik ortadan kalkıyor. Giderek daha ithalat bağımlı bir ülke oluyoruz. hgunes@milliyet.com.tr