Nihayet hiç tahmin etmediğimiz bir zamanda ve hiç de tahmin edilmeyen bir ülke sıcak para girişlerine vergi koydu. Brezilya’ya giren portföy hareketleri yüzde 2 oranında vergi ödeyecek. Bu tür vergilere Tobin vergisi diyoruz. Böylece hem sermaye hareketleri serbest oluyor, hem de o ülke yolgeçen hanı olmaktan kurtuluyor. (James Tobin Yale Üniversitesi’nde ders veren, Kanada kökenli, Nobel ödülü almış bir iktisatçıydı.)
Biraz açıklayalım. Sermaye hareketlerine toptan engel koyma dönemi artık geçti. Mali liberalizasyon anlayışıyla uyuşmuyor. Ancak bazı ülkeler portföy yatırımlarının hızlı ve kısa vadeli hareketlerine karşı önlem alabiliyor. Malum, sıcak para kısa vadede yurtiçinde faizlerin düşmesi ve borsanın yükselmesini sağlıyor. Ve borçlu birçok ülke bundan epeyce fayda görüyor.
Spekülatif hareketlerin riski
Ama borcu olmayan ve ihracat yapan ülkelerin ulusal paraları değer kazanıyor ve büyük zarar görüyor. Üstelik aniden çıkmaya kalktıklarında tam tersi etkileri çok kısa sürede yarattıklarından çok da risk getiriyorlar.
Tobin vergisi ise işte bu sıcak parayı soğutmayı ya da uzun süreli hale getirmeyi amaçlıyor. Örneğin, peşinen ödenen yüzde 2, birkaç ay kalan paranın faizini ya da borsa karının önemli bir kısmını götürebiliyor. Böylece yabancı yatırım ya daha uzun süre kalmak zorunda kalıyor ya da bu maliyeti ödemek.
Özellikle cari işlemler açığı sıkıntısı çeken, buna mukabil daha büyük sermaye akımlarına maruz kalan ülkelerin kurlarını korumak zorunda kaldıkları bilinen bir gerçek. Kimileri bunun gevşek para politikasıyla elde edilebileceğini savunsa da, bunun doğru olmadığı son dönemde ortaya çıktı. Brezilya aslında Türkiye’ye benzemeyen bir ülke. Brezilya’nın, Türkiye’nin aksine, dış ticaret fazlası bulunuyor. Ancak, faktör ödemeleri fazla olduğundan, Brezilya cari açık veriyor. Krizde tıpkı Türkiye gibi onun da cari açığı kapandı. Ama Brezilya Tobin vergisini koyuverdi. Çünkü son zamanlarda sıcak para akımları Brezilya parası reali değerlendirdi ve ihracatı olumsuz etkilendi.
Kura sermaye hareketi baskısı
2002-2007 arası Türkiye’ye giren sıcak para toplam 44 milyar doları buldu. Az değil. Bu arada Merkez Bankası döviz rezervleri de 19 milyar dolardan 73 milyar dolara çıktı. Yani sıcak paradan çok daha fazla bir dövizi Merkez Bankası biriktirmiş oldu. Fakat bu konunun bir de artan dış borçlar ve giren doğrudan yabancı sermaye tarafı var. Onlar da kur baskısı yaratıyor. Bu dönemde giren doğrudan yabancı sermaye 58 milyar dolar olmuş, 76 milyar dolar da net dış borç kullanılmış. Böylece kurlar nedeniyle dış ticarette rekabet gücünü korumak çok zorlaşmış.
Bize kalırsa bunun iki çaresi var; biri döviz rezervlerini daha da güçlü hale getirmek, ikincisi de Tobin vergisini koymak. Türkiye’nin döviz rezervleri kısa vadeli borçlarına göre yeterli olsa da, diğer gelişmekte olan ülkelere göre yetersiz.
Türkiye’nin cari açığının tek nedeni kur değildir. Kurun değerlenmesinin de ana nedeni faizler değildir. Buna rağmen bu tezler de birer şehir efsanesi değildir. Belli ölçülerle haklılık payları vardır. O nedenle inattan vazgeçilip kurun aşırı değerlenmesini engelleyecek önlemler alınmalıdır. Her seferinde geç kılınıyor. Bari bu kez sıcak para yeni geri dönerken, oyunun kuralı konmalıdır.