Gösterge Ancak çok geçmeden Şener'in bu açıklamasına ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'dan tepki geldi. Babacan kurun piyasada belirlenmesinin süreceğini, Gümrük Birliği'nden çıkmanın ise felaket olacağını savundu. Geçen hafta Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener dalgalı kurun sermaye hareketlerine teslim olarak cari dengeyi sağlayamadığından bu sistemin artık akademik tartışmaya açılması gerektiğini savundu. Şener, aynı konuşmasında Gümrük Birliği'nden de (GB) çıkmanın değerlendirilebileceğini belirtti. İlginçtir, dün Şener geçen haftaki konuşmasından çark ediverdi: "Yanlış anlaşıldım!" Anlaşılan uyarıldı. Öte yandan, TUSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ da "Dalgalı kur sürmeli" dedi. Eh ne de olsa iş âlemi gırtlağına kadar döviz borçlu. Dalgalı kurun da bu konjonktürde dövizde ucuzluk sağladığını görüyorlar. Sermaye hareketlerinin bu denli bol olduğu bir uluslararası konjonktürde dalgalı kurun çalışmadığını bu sütunda defalarca belirttik. Nitekim son yıllarda oluşan cari açıktan fazla sermaye giriyor, kuru değerli hale getiriyor ve dış ticaret açığı büyüyor. Hadi doğrudan yabancı sermaye olarak içeriye giren sermaye kalıcı. Zamanla istihdam, belki de ihracat bile kapasitesi yaratabilir. Ancak sıcak paranın özel bir yararı bulunmuyor. Son zamanlarda Türkiye ekonomisinin çifte açıkla karşı karşıya olduğu görülüyor. Krizden bu yana büyüyen cari açığın yanı sıra şimdi de kamu açığı yükseliyor. Gerçi cari açık yabancı sermayeyle, bütçe açığı da özelleştirme yahut TMSF satışlarıyla karşılanıyor. Yani şimdilik bir sorun yok; her iki açık da finanse ediliyor. Fakat her iki açığın da olumsuzluk ifade ettiğini unutmayalım. Ve bu finansman kaynağının sonu geldi mi, işimiz iş! Şener tepki çekti Mali disipline bakarken sürekli olmayan kamu gelirlerinin bir kenara konulması zorunlu. Örneğin özelleştirme gelirleriyle borç kapatılabilir, çünkü kimi kamu girişimleri zaten borçla yaratılmıştı. Ama özelleştirme gelirleriyle kamunun cari giderlerinin karşılanması büyük hata olur. Çünkü sonunda satacak bir şey kalmayınca mutlaka sistem tıkanacaktır. Kısacası esas olan, vergi gelirlerinin cari harcamaları karşılamasıdır.Cari işlemler açığı için sermaye hareketlerine bakılması da hatalıdır. Çünkü günün birinde bu finansman akımı şu veya bu nedenle aksadığında dış dengede şoklar oluşur. Ve bu iç dengeye bulaşır. Bu aşamada dalgalı kurun dengeyi telafi edeceği düşünülse de piyasalar gereksiz yere sallanır.Bununla beraber, cari işlemlerin dalgalı kur sistemiyle dengelenmemesi sabit kura geçmeyi gerektirmez. İki uç sistem arasında bir sürü ara uygulama var. Örneğin, yönetilmiş, yani müdahale edilmiş bir kur sistemi hem piyasalara hem de makro dengelere bir hayli yarar sağlayabilir. Ayrıca sabit kur sistemi faizler üzerinde kontrolü zayıflatıp aşırı faiz oynaklığına neden olurken, böylesi bir sistemle hem dış denge daha kolay sağlanır, hem de dış şoklara karşı bağışıklık.Tabii böylesi bir sistemde daha fazla döviz rezervi bulundurmak gerekiyor. IMF, şu anda 63 milyar dolar olan rezervlerin 75 milyar dolara çıkmasını istiyor. Oysa bize göre rezervlerin 100 milyar doları aşması şart. Yani, MB 40 milyar dolar almalı. Kur sistemi ancak o zaman sağlıklı biçimde tartışılabilir. hgunes@milliyet.com.tr Çifte açıkla yola devam