Ama ilginçtir, geniş bir çoğunluk bu ödülden pek mutlu değil. Çünkü bu geniş kesim bu ödülün üstünde gölge olduğunu düşünüyor. Daha da öte, Orhan Pamuk'un Türkiye'yi ve Türkleri yargılayan, hatta aşağılayan sözlerinin bu ödülde payı olduğunu düşünüyor. Kimileri ise "Türkiye'ye küfretmeseydi, bu ödülü alamazdı" diyor. Orhan Pamuk Nobel ödülü alan ilk Türk oldu. Şaşırtıcı olan; Türkleri aşağılamakla suçlanan Orhan Pamuk, Türklere bu büyük ödülü kazandırdı. Herhalde bu ödül bizi aşağılamadı, Türk edebiyatına zarar vermedi. Aksine bir Türk başarısıyla dünyaya isim koymuş oldu. Oysa, Türkiye'ye ve Türklere her küfredene Nobel ödülü verilseydi, dünya Nobel ödülleriyle dolar taşardı. Ülkemize ve insanımıza hakaret edilmesi pek nadir değil, aksine hayli yaygın bir olgu. Bu nedenle yanılmamak gerek. Bu ödülü küçültüp ufalamak da çok anlamsız. İkincisi, Orhan Pamuk'un romanları uzun zamandır, hatta yıllardır, Londra'da, New York'ta, Paris'te en mutena kitapçı vitrinlerinin baş köşelerini süslüyor. Bunu görmezden gelerek Pamuk'u yargılamak yanlış olur. Pamuk bu ödülü hakkıyla aldı.Orhan Pamuk'u iki yönden görmek gerekiyor. Birincisi, roman yazarlığı. Gayet başarılı ve parlak bir romancı olduğu ortada. Değişik roman kurgusu ve toplumsal çatışmalar üzerine kurduğu kurgularla Pamuk okurunu çok farklı doğrultulara çeken bir yazar. Tabii kimi yapıtlarını sıkıcı bulanlar da oluyor. Ama Pamuk'un tahayyül ile sosyal analiz arasındaki doğrultuda gezinmesi alışık olmadığımız bir yetenek. Her entelektüel gibi Pamuk'un da sivri çıkışları oluyor. Kimi entelektüel duygusal, kimisi siyasal, kimisi de başka yönlerde çıkış yapar. Bunlar da genellikle toplumun genel ahlak, ya da genel görüş ve davranışına aykırıdır. Bütün dünyada da bu böyledir. Aykırılık entelektüelliğin önemli bir tarafıdır. Her entelektüelde şu veya bu biçimde aykırılık vardır. Dünya Nobel'le dolardı Batı'nın gelişmiş toplumları bu aykırılıkları hoşgörüyle karşılar. Paylaşmasa da. Oysa bizde aydınların, ya da diğer sanatçıların aykırı çıkışları büyük tepki görür. Unutmamalıyız ki, bunlar nihayet birer entelektüel. Politikacı, ya da bürokrat değil. Yani kamuoyunun ortak değerlerini paylaşmak zorunda değil. Bir tiyatro sanatçısı, "Türkiye dörde bölünse daha iyi olur" dediğinde bunu öfkeyle karşılamak doğru olmaz. Ciddiye alınması gereken, politikacıların ne söylediğidir. Şimdi işin esasına gelelim. Orhan Pamuk'un siyasal görüşlerinin, çıkışlarının çoğuna katılmıyorum. Yanlış ve saçma sapan buluyorum. Üstelik ben de bir aydınım; bir öğretim üyesiyim. Ama bu çıkışlarının çoğunu saçma görsem de, onun Nobel ödülü almasından dolayı son derece mutluyum. Tıpkı sağcıların Nâzım Hikmet'in fikirlerini benimsemeyip şiirlerine hayran oldukları gibi. Türkiye büyük bir ülkedir. Tarihiyle, toplumuyla. Şu veya bu entelektüelin sivrilik ya da aykırılıklarına gülümseyebilmelidir. Edebiyatta Nobel ödülü barbarlıkla suçlanan Türklerin inceliğini anlatmak için yeterli bir yanıt değil mi? Pamuk bu ödülle kendi kendisine yanıt vermiş olmadı mı? hgunes@milliyet.com.tr Aykırılık ve Nobel