Gösterge Mali piyasalarda bir haftadır önemli bir hareketlilik gözleniyor. Borsa yükseliyor, döviz kuru düşüyor. Borsanın yükselmesinin olumsuz bir tarafı olmasa da hemen herkes döviz kurunun aşırı düşük olduğunda hemfikir. O zaman MB'nin böylesi dönemlerde alım miktarlarını yükselterek müdahale etmesi gerekmez mi? Elbette gerekir.Ama böylesi bir müdahalenin üç yan etkisinden söz ediliyor. Birincisi, ortaya çıkacak likiditenin yaratacağı enflasyonist etkilerden korkuluyor. Tabii ki bu doğru değil. Çünkü faizler yüksek; açık piyasa işlemleriyle bu para çekilebilecektir. İkincisi, atıl duran bu denli yüksek bir rezervin ne yapılacağı konusuna değiniliyor. Ancak bu da doğru değil. Çünkü aslında Türkiye'deki döviz rezervleri gelişmekte olan ülkeler ortalamasının çok altında. Bu ülkelerde döviz rezervlerinin milli gelire oranı yüzde 24'ü bulurken Türkiye'de yüzde 12'yi bile bulmuyor. Merkez bankaları düşünmez. Kimi zaman fikir beyan eder, kimi zaman piyasalara yön gösterir, kimi zaman da yön verir. Öyle görülüyor ki MB uzun zamandır tevekküle daldı. Bu görevlerini hatırlama olanağı yok. Çıktığı zaman bu işlevler görülecektir! Doğru değerlendirildiğinde rezervler gelir bile sağlayabilir. Üçüncüsü, döviz kuru yükseldiğinde MB'nin enflasyonu kontrol edemeyeceğinden kaygı duyuluyor. Ancak bu doğruysa; MB enflasyonla döviz kuruna dayalı olarak mücadele ediyor demektir ki çok yanlıştır.Merkez bankalarının ne kadar döviz rezervi tutacağı konusunda elbette bir kural yok. Kimileri kaç günlük ithalatı finanse edebileceğine, kimileri tüm döviz giderleri içindeki orana, kimileri de kısa vadeli borçların oranına bakıyor. Türkiye günde ortalama 400 milyon dolarlık ithalat yapıyor. 67 milyar dolarlık rezervimiz olduğu düşünülürse, 168 gün boyunca ithalatımızı karşılayacak döviz MB kasasında bulunuyor. Devletin ise 66.6 milyar dolar dış borcu var. Dolayısıyla devletin borçlarını ödeyecek kadar dövizi kendi kasasında bulunuyor. Türkiye'nin toplam dış borcu 207 milyar dolar. Ama bunun sadece 42 milyar doları kısa vadeli. Kısacası, döviz rezervleri kısa vadeli borçları karşılamaya fazlasıyla yetiyor. İşin kuralı yok ama... Bizim kriterimiz ise farklı. Dalgalı kur sisteminde dış açık olduğu sürece döviz rezervleri yetersiz demektir. Bu durumda dış açık ortadan kalkıncaya dek MB'ler döviz alım ihalelerine gitmelidir. Tabii bu, ani döviz çıkışları karşısında MB'nin kayıtsız kalmasını gerektirmez. Çünkü piyasanın belli bir istikrar içinde seyretmesi de MB'nin sorumluluğundadır... Şu anda MB ihaleyle günde 15 milyon dolar doğrudan, 30 da opsiyonlu olarak toplam 45 milyon dolar döviz satın alıyor. Yani miktar değişmezse (işgünü hesabıyla) yılda 12 milyar dolar çekiliyor. Fakat dış açık 30 milyar olduğuna göre ihale miktarının da bu rakama uyumlaştırılması gerekiyor. İç makroekonomik dengeler mali piyasaların egemenliği altına giriyorsa bunun sorumluluğu MB'ye aittir. Çünkü mali piyasalardaki hareketlerin yarattığı dengesizliklerle ekonomik hasar telafi edilemez boyutlara varabilir. hgunes@milliyet.com.tr Daha fazla alım ihalesi