Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Derginin Türkiye'yi başyazı yapmasından anlaşılıyor ki son askeri müdahaleden bir hayli kaygı duyulmuş. Gelinen noktadan özellikle ABD rahatsız olmuş olabilir. Bu hafta İngilizlerin nitelikli dergisi The Economist Türkiye'yi kapağında işlemiş. 1976'dan bu yana bu dergiyi okurum. The Economist dergisi hep muhafazakârliberal politikalardan yana olmuş ve çoğunlukla ABD'nin dış politikasını desteklemiştir. Okurlarıma bu açıyı baştan hatırlatmakta yarar var. Ancak bu durumda müdahalelerin sakıncalarından dem vuran sert bir yazı beklenirdi. Gelinen siyasal çarpıklıklarının temelinde bu tür müdahalelerin olduğu yazılabilirdi. Fakat yazının içeriği farklı: Türkler eğer bir tercihte bulunacaksa, laisizm yerine demokrasiyi yeğlemeli, diyor. İlginçtir başmakalede bir de şu cümle geçiyor: "Erdoğan'ın hükümeti son yarım yüzyılın en başarılı hükümeti oldu." Nitekim Washington Post da pazar günü Claire Berlinski imzalı bir başka yazıyla aynı temayı işliyordu: "Türkiye'de laikler demokrat değildir!" Bu makalede de Türkiye'de asıl gelişmeyi, demokrasiyi, AB'ye üyelik yolunu açan AKP iktidarı olduğu için onun desteklenmesi gerektiği belirtiliyor. Üstelik aynı makalede laik orta sınıfın ülkede ayrıcalıklı bir sınıf oldukları, ABD'ye düşman oldukları ve demokrasinin gelişimine engel oldukları vurgulanıyor. Sanki Yeni Şafak gazetesini okuyorsunuz!Acaba laiklik ile demokrasi arasında bir seçim yapma gereği var mı, ya da doğru mu? Elbette hayır. Ama anlaşılan demokrasiyi temsil eden kesimin AKP olduğu, laisizmi de temsil edenin ordu olduğu düşünülüyor. Oysa bu büyük bir gaflet!Doğru olan ise; ordunun pek demokratik olmadığı, AKP'nin de pek laik. Mantık hatası yapılmamalı. Üstelik tersi bile tartışmalı! Örneğin ordunun laik ilkelere ne denli bağlı olduğu tartışılabilir; çünkü 12 Eylülden ordunun sicili var. AKP'nin de yüzde 34 oy alarak ülkede her şeyi tek başına yönetmeye çalışması demokrasi konusunda sicilini bir hayli kabarttı. 50 yılın en başarılısı Bu telkinler bizi yanlış uçlara sürüklememelidir. Özellikle laik kesimlerin sivil demokrasiye daha fazla sahip çıkması gerekir. Aksi takdirde toplumsal gerginlikler artabilir. Öteden beri Avrupa Birliği'ne girebilmek için medeniyetler uzlaşması sloganıyla İslamın sadece Türkiye'de demokrasiyle uzlaştığı mesajı veriliyor. Sürekli halkının Müslüman ama rejimin laik ve demokrat olduğu tek ülkenin Türkiye olduğu vurgulanıyor. Bu da Batı'yı Türkiye'yi ılımlı bir İslami modele dönüştürerek tüm İslam dünyasına örnek yaratma girişimine itiyor. Okuduğumuz birçok Batı kaynaklı yayın ortada. Eğer ılımlı bir modelle uzlaşılmazsa, katı bir tepkinin önü alınamaz deniyor.Bu süreçte en hayırlı iş herhalde seçimlere gitmek oldu. Küresel ekonomik konjonktür çok uygun olduğu gibi, makroekonomik kırılganlıklar da azaldı. Bu nedenle seçimlerde parlamento çok parçalı olursa pek sıkıntı çıkmayacak, üstelik uzlaşmalar kaçınılmaz hale gelecektir. Bu da ülkemizde bir sistemik siyasal sigorta oluşturacaktır. hgunes@milliyet.com.tr Ilımlı İslamla devam