IMF toplantılarından bir sonuç çıkmadı. Zaten beklenemezdi. Bu finans panayırının bu yıl bizde düzenlenmesinin önemi biraz abartıldı. Nitekim hiçbir Batı medyasında geniş biçimde yer almadı.
Bu ara en önemli konu doların ve euro’nun geleceği. ABD ekonomisinin Avrupa’dan önce toparlanacağı.
Bir ay kadar önce Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Jean-Claude Trichet’nin Financial Times’ta bir makalesi yayımlanmıştı. “İstisnai zamanlar istisnai önlemleri gerektirir” diyordu Trichet. Gerçekten bu küresel krizde olağanüstü önlemler alındı. Sonuçta da uçurumun dibinden dönüldü.
Olağanüstü dönem bitince
Trichet’ye göre, “güçlendirilmiş kredi desteği” finansal krizin aşılmasında son derece etkili oldu. Böylece euro alanında kredi akışı sağlandı ve sistem korundu. Fakat koşullar düzeldiğinde bu olağanüstü önlemler de haliyle kalkacaktır. Malum olağanüstü dönemler aşıldığında olağan politikalar devreye girer.
Trichet’ye göre, küresel krizin bittiğini ilan etmek için erken. Krizden çıkışı 4 unsur belirliyor; birincisi, finansal sistem sağlığına kavuşur kavuşmaz, enflasyon riski doğacak ve mevcut politikalar tersine dönecektir. Zaten uygulanan politikaların bir kısmı toparlanmayla birlikte doğal olarak tersine dönüyor. Üçüncüsü, AMB’nin, standart dışı önlemleri yürürlüğe koymakta ne derece mahirse, kaldırmakta da o denli mahir olduğu düşünülebilir. Örneğin, aşırı likidite sürüldüğü gibi (açık piyasa işlemleriyle) çekilebilir. Dördüncüsü, merkez bankaları tarafından satın alınan tahvil ve senetler zamanla, piyasada değer kazandıkça, kârlı biçimde elden çıkacaktır.
Farklı niteliklere sahip olsa da AMB’nin halen uyguladığı politikalardan çıkışı tasarladığı düşünülmelidir. Fakat Trichet’nin bu konuları tartışması gösteriyor ki, AMB sürekli bir faiz indirme eğilimi içinde olmayacak.
Saygınlık, dikkat ve irade
Trichet AMB’nin üç konuda duyarlığının sürdüğünü belirtiyor. Saygınlık, dikkat ve irade. Mevcut politikalardan çıkışın da bilinen yöntemlerle olmayacağı düşünülebilir. Elbette politika değişimlerini enflasyon belirleyecektir. Özellikle de beklentilere dikkat edecektir. Enflasyonun tekrar zuhur etmesi karşısında AMB her yola başvuracaktır.
FED Başkanı’nın bugünlerde en az sözünü ettiği konu enflasyon. Oysa Trichet’nin hâlâ ağzında enflasyon sözü geçiyor. Sanki Avrupa daha hızlı toparlanacak da! Bu da faiz politikasının FED kadar agresif düşürülmeyeceğini gösteriyor.
Çıkışın boyutunu tahmin edebilmek için hem ne olduğunu iyi izlemek, hem de ülkelerin ne tür politikalar izlediğini görmek gerekiyor. Özellikle de hazinelerinin ve merkez bankalarının. Merkez bankaları deyince de akla FED ve tabii bir de AMB geliyor. Trichet’nin neler belirttiği bu açıdan çok önemli.