Gösterge Böylesi bir hedefin gerçekleşmesi (yani kişi başına milli gelirin 10 bin doları bulması) için 2008 ve sonraki yıllarda milli gelirin en az yüzde 9.5 büyümesi gerekmekte. Bu ise Türkiye ekonomi tarihinde, değil altı yıl, iki yıl üst üste bile gerçekleşmedi. Kısacası, böylesi bir hedef hiç de gerçekçi görünmüyor.İkincisi, rakamlar tutmuyor. Şu anda 400 milyar dolara yaklaşan milli gelirin 7 yıl sonra 800 milyar dolara ulaşması için yüzde 9.5'lik bir büyüme hızı da yetmez. Öylesi bir büyüme hızıyla milli gelir 2013 yılında ancak 730 milyar dolara ulaşabilir. 800 milyar dolara ulaşmak için ise yüzde 11'i aşan bir büyüme düzeyinin kesintisiz sürdürülmesi gerekir. Bu da dünyanın herhangi bir ülkesinde görülmemiştir. 60. hükümetin en büyük hedeflerinden biri 2013 yılında kişi başına gelirin 10 bin dolar olması. Hükümet programında bu açıkça belirtiliyor. 21 çeyrektir elde edilen ekonomik büyüme sürdürülerek 800 milyar dolarlık bir milli gelir amaçlanıyor. Bu mümkün mü? Sanmıyoruz. Öte yandan, Türkiye'de nüfus artışı henüz durmamıştır. Bugün 72 milyon olan Türkiye nüfusu 2013 yılında 78 milyona yaklaşacaktır... Şu anda 5500 dolar kadar olan kişi başına milli gelirin 10 bin dolar olabilmesi için 800 milyarlık bir milli gelir gerekmektedir. Hükümetin de belirttiği budur. Ancak bu hedefe tersten ve yanlış biçimde yaklaşılmaktadır.Kaldı ki, Türkiye ekonomisinin büyüme performansı sürdürülebilir görünmemektedir. Oluşan olağanüstü boyuttaki cari açık sorunu her an bir patlağa yol açabilir. Bu patlağın da sarsıntısı en az bir yıl sürebilir ve büyüme tökezleyebilir. Gerçi daha sonra bu ciddi bir yapısal dönüşümün önünü açabilir. Ama kısa vadede hükümetin bu hedefi de suya düşmüş olur.Programda belirtildiği gibi, 2003-2006 yılları arasında Türkiye ekonomisi ortalama olarak yüzde 7.3 büyüdü. Fakat aynı dönemde dünya ekonomisi de yüzde 5'e yakın bir hızda büyüdü. Dünya ekonomisinin bu denli hızla büyüdüğü bir iklimde elbette Türkiye ekonomisinin de hızlı bir büyüme performansı sergilemesi kolaydır. Önümüzdeki yıllarda ise dünya ekonomisinin soğuması bekleniyor. Yani bundan sonra işlerin aynı düzeyde kolay olmayacağı göz önüne alınırsa hükümetin bu iddiası yine gerçekçiliğini yitirir. Yanlış hesap Bağdat'tan döner Bütün bunlara rağmen Türkiye ekonomisinin şu andakinden çok daha hızlı büyümesi gerekmektedir. Hem Avrupa Birliği'ne üye olabilmek için, hem de uzun yıllardır birçok ülkeyle arasında açılmış olan gelir farkını kapatmak için bu bir zorunluluk olarak gözükmektedir. Bu anlamda enflasyonun daha düşük düzeylere hapsolması bir fırsattır. Belirsizlikler azalınca yatırım güdüsü de artacaktır. İkincisi, kamu borç yükünün azalmasıyla faizler düşecek, bu da yatırımın maliyetini düşürecektir. Nihayet siyasal istikrar yatırımcı için güven ortamı sağlayacaktır. Bunlara ek olarak bir de özkaynak sorununda gelinen noktayı belirtmek gerekiyor. Büyük dozda giren yabancı yatırımlar yerli sermayedarın elinde çok ciddi bir nakdi sermaye yaratmış bulunuyor. Bu paraların yeniden yatırıma dönüşmesi halinde elbette büyüme performansında bir sıçrama meydana gelebilir. Kısacası, hükümetin büyüme ve kişi başına milli gelir hedefleri tutarsız, gerçekçi değil. Ama doğrultu doğru... hgunes@milliyet.com.tr Ama doğrultu doğru