Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Kamuoyu araştırmasıyla seçim sonucunu tahmin etmek çok zordur. İşin başında örneklem sorunu vardır. Bir önceki seçimlerde en iyi sonucu veren örneklem bir sonraki seçimlerde geçerliğini yitirebilir. Çünkü toplumsal değişim ülkemizde çok hızlı gerçekleşmektedir. Ülkemizde kamuoyu araştırmaları seçimlerle gündeme geldi. Seçimler öncesi tespite ya da tahmine yönelik kamuoyu araştırmaları çok önemli olsa da aslında artık daha çok piyasa araştırmaları dediğimiz tüketicinin nabzını ölçen çalışmalar. Özel kesim de özellikle bu araştırmalara kimi zaman önemli bütçeler ayırıyor. Bunu aşmak için örneklem geniş tutulabilir. Ama bunun da bir maliyet boyutu var. Bir başka sorun yapılan tahmin toplam seçmen üzerinden yapılır. Oysa seçim oy kullananlar arasında gerçekleşir. Dolayısıyla oy kullanmayacak olanlar da ankette yer alır. Bu da anketle seçim sonucu arasında ciddi bir farklılık ortaya çıkarır.Kamuoyu yoklamaları seçmen davranışı üzerinde etkili olurlar mı? Elbette olurlar. Taktik oylar, ikinci en iyiyi seçmeler, bloklar hep olası ya da beklenen seçim sonucu üzerine oluşur. Bugün birçok seçmen AKP'nin önünü kesmek için CHP'ye oy veriyor. Beğendiğinden değil, sadece karşıtlık üzerinden oy kullanıyor. Bunların bazılarına ikinci partinin MHP olduğu ve AKP ile başa baş yarıştığı söylense MHP'ye oy verebilir. Demek ki, anketler seçmen davranışını etkiliyor. Bu etkileme sonucu da seçmen eğilimi ankete doğru eviriliyor. Kamuoyu anketlerinin bir önemli yanılgısı da kararsızların dağıtımında olmakta... Kararsızların kararlılarla aynı dağılıma sahip olacağı düşüncesiyle aynı oranda dağıtılıyor. Oysa kararsızlar belli yönlere daha rahat kaymaktadır. Araştırma şirketleri bundan başka ellerinde yöntem olmadığını söylese de aslında daha uygun formüller de bulunuyor. Üstelik her ülkede kararsızlar yüksektir. Tahminlerin aksine Türkiye'de göreli olarak azdır. Örneğin MHP anketlerde genellikle daha düşük çıkmaktadır. Çünkü aşırı milliyetçi tepkiler içinde olan bir seçmen bunu açıkça ifade etmemeyi yeğlemekte, kararsız olduğunu söylemekte, ama sandık başında öfkesini kusmaktadır. 1999 yılında da böyle olmuştu. MHP tüm anketlerin üstünde oy çıkarmıştı. Anket seçmeni etkiliyor Bütün bunlara rağmen kamuoyu yoklamaları seçim kampanyalarının en temel unsuru haline geldi. Siyasal partiler ve liderler artık stratejilerinin büyük bir kısmını bu sonuçlara göre belirliyor. Demeçleri bile bu sonuçlardan etkileniyor. Örneğin önceki akşam bir televizyon kanalında Genç Parti lideri Cem Uzan'a baraja takılması halinde ne yapacağı sorulduğunda "Biz ikinci parti çıkacağız" dedi. Yani Uzan açıkça birinci parti olamayacaklarının belli olduğunu ve bunu saklamanın da beyhude olduğunu itiraf ediyordu. Seçim yasakları başladıktan sonra yoklamaların yayımlanmasının yasaklanması acaba doğru mu? Çünkü kimi seçmenler ikinci en iyi olan bir oy kullanacaksa, yani stratejik açıdan birinin kazanmasını değil, birinin kazanmaması için oy kullanacaksa bu anketler son derece yararlı da olabilir. Gerek 2002'de, gerek bu seçimlerde sol seçmenin CHP'de yoğunlaşmasının nedeni de bu değil mi? AKP'ye karşı en güçlü sol alternatif CHP olunca diğer partilere giden oylar da neredeyse yok oluyor. Bu anketler biraz da fala benzetilebilir. "Falsız kalma, ama fala da inanma" dedikleri gibi, "Anketsiz kalma ama her ankete, tam olarak inanma" demek en doğrusu. hgunes@milliyet.com.tr Farklılıklar çok