Gösterge Yanılgının temelinde bugünkü ekonomik istikrarın sadece uygulanan ekonomik programa bağlanması var. Oysa bugün içinde bulunduğumuz dengeye uluslararası konjonktürün çok büyük katkısı oldu. Özellikle de tarihsel olarak rekor düzeylere ulaşan uluslararası likiditenin. Siyasal istikrar bozulmasın diye iş dünyası Erdoğan'ın başbakanlıkta kalmasını istiyor. İnanıyorlar ki bugün içinde yaşanan siyasal istikrar ortamı AKP'nin tek başına iktidar olması sayesinde oldu. Yani bir dönem daha AKP iktidarda kalırsa aynı istikrar sürecek. Böylece hem Türkiye'nin hem de işadamlarının işleri iyiye gidecek. Oysa bu doğru değil. Geçen hafta Garanti Bankası'nın davetlisi olarak Dr. Marc Faber isimli bir fon yönetim danışmanını dinledik. Dr. Faber de aynı noktalara değiniyor. Son yıllarda çoğu yükselen piyasa ekonomisinde hem istikrar hem de güçlü büyüme performansı gözleniyor. Bunun da nedeni ABD'nin dünyaya inanılmaz para arz etmesi. Bu para küresel talebi güçlü hale getiriyor. Türkiye de fazlasıyla bundan nasipleniyor. Bazı bilgileri tekrarlayalım: Dünya ekonomisi 1970'den sonra ortalama yüzde 4 büyürken, 2003'ten bu yana ortalama yüzde 4.5 büyür oldu. Üstelik gelişmekte olan ülkeler daha da hızlı büyüyor. Yani dünyada çoğu ülke iyi konumda.2001'de yükselen piyasa ülkelerinde (EMBI) risk primleri yüzde 8-10 arasındaydı. Şimdi yüzde 2'ye düşmüş durumda. Yani riskli ülkelerin hemen hepsinin riski azaldı.ABD'de 2001 yılında toplam borçların gayrı safi yurtiçi hâsılaya oranı yüzde 240'tı. Bugün yüzde 300'ü aştı. Yani ABD sürekli borçlanıyor ve yerine para basıyor. 2001'de dünyada toplam para arzının küresel gayrı safi hasılaya oranı yüzde 45 kadardı. 2004'te bu yüzde 55'e çıktı. Şimdi çok daha fazlalaştı. Yani dünyada artık para bulma ya da finansman sorunu çok azaldı. Kısacası, AKP'nin iktidar olduğu dönemde çok önemli, fakat olumlu bir küresel iklim oluştu. Bu da oturulan yerdeyken oldu. Tıpkı bol yağışın, sulaması aksamış tarlayı kurumaktan kurtardığı gibi. Bu dönemde yanlış yapılsaydı da ortam kaldırırdı. Nitekim rekor cari açıklar verildi, finansmanı sorun olmadı. Son yıllardaki küresel ısınma Diyelim ki Erdoğan Başbakan kaldı ve AKP büyük çoğunlukla iktidar oldu. Eğer bu istikrarın temeli olarak görülüyorsa, şu ikinci soruyu sorabiliriz: Uluslararası likidite dünyadaki faiz düzeylerinin değişmesi nedeniyle birdenbire daralmaya başlayıp Türkiye'den para çıkmaya başlasa, istikrar bozulur mu? Örneğin içeride olan 72 milyar dolar olan sıcak paranın (varsayın ki yüzde 80'i kalsa!) sadece yüzde 20'si çıkma kararı alsa bile, yani 14-15 milyar dolar çıkmaya kalksa piyasalara ne olur? Önce ekonomik istikrar, sonra da siyasal istikrar dağılmaz mı? O zaman istikrarın sıcak paraya bağlı olduğu aşikâr. Konuya bir de tersten yaklaşalım. Diyelim ki koalisyon oluştu. Başta bu yadırgandı. Piyasalar mutlu olmadı. Ama sonunda, uluslararası likidite öylesine bol olması nedeniyle, yine akmaya başlayınca istikrar yeniden sağlanmayacak mı?Unutmayalım, mali piyasalar uluslararası mali piyasalar Venezuela'da başta Chavez'i, Brezilya'da da Lula'yı istemedi. Ama şimdi ikisi de sakin. hgunes@milliyet.com.tr İstikrarı para bolluğu sağlıyor