Önceki gece çoğu televizyon kanalları Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretini işliyordu. Erdoğan’a sempati duyan gazeteciler bu “Amerika açılımı”nı tarihi bir gelişme olarak niteliyordu. Hatta Obama’nın Erdoğan’la 2 saat görüşmesini Amerika’nın bu ziyarete verdiği önemin göstergesi olarak görüyorlardı.
Elbette dünyanın en güçlü ülkesinin lideriyle yapılan görüşme son derece önemlidir. Sadece unutmamak gerekir ki, aynı durum diğer ülke için geçerli olmayabilir. ABD’yi hemen her hafta önemli bir lider ziyaret eder. Çoğu da Başkan ile görüşme fırsatı bulur. Ama bunların çoğu tarihi değildir.
Bu görüşmenin gerçek önemini kestirmek için ABD açısından da değerlendirmek gerekir. Görüşme sonrası Başkan Obama’ya sorulan ilk soru da ilginin farklı bir alanda olduğunu gösteriyor. Bugün ABD’nin siyasal gündeminin başında ekonomik sorunlar var.
Obama’nın aklı nerede?
Başkan Obama bu ilk soruyu doğrudan gazetecinin adını vererek sordurdu. Ve gazeteci de ertesi gün yapacağı ekonomik açıklamayı sordu. Başkan Obama uzun uzun ekonomide krizi kontrol altına aldıklarını, ancak bu arada işsizliğin 3 milyondan fazla arttığını ve büyüme ile işsizlik arasındaki ilişkiyi yeniden sağlamak istediklerini anlattı. Yanı başındaki Başbakan Erdoğan da bunları dinlemek zorunda kaldı.
Son zamanlarda Obama’nın dış politikada Afganistan ve İran konusunda bir türlü mesafe alamayışı eleştirili yor. Türkiye bu tespitle yola çıksaydı, belki Obama nezdinde daha farklı bir konumda olabilirdi. Öte yandan, gerek İran, gerekse Afganistan konusunda Türkiye ABD’nin beklentilerini tam olarak karşılayamıyor. Başbakan’ın “model ortaklık” olarak nitelediği konu da bu nedenle ABD için muğlak kalıyor.
Obama’nın PKK konusundaki de fikirleri de Türkiye’den ayrışıyor. Dikkat edildiyse, Obama açıklamasında hem Türkiye’de Kürtleri azınlık olarak niteledi, hem de Irak’ta Kerkük konusu dahil temsil sorununun büyük ölçüde aşıldığına işaret etti. “Terör siyasal yollarla çözülmelidir” cümlesini açıkça kullandı. Unutmayalım ki, Irak’ta Kürtler federatif bir yapıda yaşıyor.
Bölgenin ekonomik hasılası
Bu görüşmede Türkiye döne dolaşa yine Irak’taki PKK varlığının temizlenmesini talep ettiyse, çıtayı çok düşürmüş demektir. Bu durumda kimse bu görüşmeyi tarihi olarak niteleyemez. Oysa bütün bunlar bölgenin katma değerini paylaşma kavgasıdır. O nedenle Türkiye’nin ikide bir talep edip de elde edemediği Ortadoğu’da arabuluculuk da önemli değildir. Önemli olan bölgenin ekonomik hasılasından alacağı pay konusundaki pazarlığıdır. Babacan ve Çağlayan’la nasıl bir işbirliği sağlanacağı ise hiç anlaşılmamıştır.
Unutmayalım ki, küresel siyasal güçler spor olsun diye diplomatik ilişkiye girmez. Ekonomik menfaatleri vardır. Şimdi sormak gerekir; Başbakan Erdoğan’ın dünyanın en önemli lideri Obama ile görüşmesinden hangi ekonomik menfaat çıktı? Belli değil.
Obama’nın yabancı bir liderle görüştükten sonra bile aklından ekonomi düşmüyor. Ya Erdoğan’ın? Küresel bir krizin hemen sonrasında bile ekonomik konuların göz ardı edilmesi tabii ki üzücü.