Adalar’da elektrikli faytonlar çalışacakmış. Ne iyi olur; hem daha temiz, hem daha sessiz dolaşılır. Ama bu durumda tüketilen enerji azalmayacak. Sadece atın yediği arpa yerine, doğalgazdan üretilmiş elektrik elde edilecek. Yani biyoenerji kullanılmayacak! Yine de bunu pozitif enerji girişimi olarak niteleyebiliriz.
Geçenlerde NTV’den Celal Pir yurtdışında bir fuarda güneş enerjisiyle çalışan arabaların üretime hazırlandığını anlatıyordu. Güneş enerjisi karbon salımı az, yani çevreyi kirletmediği için, yeşil sayılıyor. Ama birim maliyeti şimdilik en pahalı enerji türü de o.
Enerji konusunun çok boyutu var. Öncelikle, petrol rezervleri 40-50 yıl içinde biteceği için arz azalıyor. Öte yandan dünyada talep sürekli artıyor. Yani fiyatların yükselmesi kaçınılmaz. İkincisi, Türkiye’nin enerji bağımlılığı çok yüksek. Gelecekte daha fazla para ödeyeceğiz, çünkü hem daha fazla ihtiyacımız olacak, hem de fiyatlar artacak.
Yani 40-50 yıl içinde dünyada mevcut mineral yakıtlar devreden çıkınca Türkiye’nin neyle ısınacağı, vatandaşların neyle taşınacağı belli değil. Döşenen boru hatlarının da demek ki ömrü çok olacak.
Türkiye’nin pozitif enerjiye ihtiyacı var. Yani hem yeşil (yani çevreci), hem de dışa bağımlılığı az kaynakların bulunması şart. Üstelik her yıl 3 milyar dolarlık enerji yatırımı gerekiyor. Ve bu yapılmıyor. Son 10 yılda ancak bu kadar yatırım yapılabildi. Demek ki, her geçen gün enerji açığı büyüyor ve bağımlılık artıyor.
Türkiye hangi alana yatırım yapmalı?
Birim maliyeti itibarıyla güneş ve nükleer en pahalı seçenekler olarak duruyor. Yatırım maliyeti itibarıyla da öyle. Bu nedenle bu alanlarda bir türlü yeterince yatırım yapılmıyor. Fakat teknoloji geliştikçe bu seçenekler ucuzlayacaktır.
Kömürün ürettiği birim enerji maliyeti oldukça düşük olsa da, aynı yatırım hidrolik santrala yapıldığında çok daha ucuz enerji elde ediliyor. Kısacası, HES projeleri Türkiye için çok elverişli.
Jeotermal ve doğalgaz da ucuz. Öte yandan, doğalgaz çevrimiyle elde edilen elektrik hâlâ çok ucuz olsa da, ödenen dövizler sıkıntı yaratıyor. Geçen yıl Türkiye ilk 7 ayda enerji için 29.4 milyar dolarlık ithalat yapmıştı. Bu yıl kısmen düşen enerji fiyatları, kısmen de azalan ithalatla 16 milyar dolar ödendi. Fakat 2008 yılında enerji ithalatı 48.2 milyar doları bulmuştu. (Bu yıl 25-26 milyar dolarda kalabilir) İyi de, Türkiye’nin enerji bağımlılığı artarak sürüyor.
Güneşte teknolojinin gelişmesi için ise birkaç yıl beklemek daha doğru olur. Hidrolikte izlenen yap-işlet projeleriyle ilerleme de gayet yerinde. Fakat enerjide her geçen gün kayıp. Hızla nükleere geçmek gerekiyor. Çünkü nükleer de pozitif bir enerji kaynağı.