Gösterge Balığın pahalı olması tüketimin yoğun olmasından kaynaklanmıyor. Keşke öyle olsa. Ülkemizde balıkçılık riskli ve denizlerde balık giderek azalıyor. Bir yandan deniz kirliliği, diğer yandan aşırı ve yanlış yöntemlerle avcılık denizlerdeki balık stoklarını eritiyor. Bu nedenle son yıllarda giderek kültür balıkçılığı yaygınlaşıyor. Her yıl bu yolla üretim yüzde 10 oranında artıyor. Ancak şimdilik bu sadece Ege sularında ve Ege balıklarında gerçekleşiyor. Örneğin bu yaz tatilde Bodrum'da ancak kültür levreği ve çipurasıyla yetindik. (Zaten Türkiye'de kültür balıkçılığının yüzde 21'i çipura, 26'sı levrek, yüzde 53'ü de alabalık.) Kültür balıkçılığı gerçekten önemli bir kesim haline gelmiş durumda. İç tüketim henüz yeterince gelişmediğinden, daha çok bu balıklar ihraç ediliyor. Epeyce döviz de sağlıyor. Balık mevsimi açıldı. Açıldı açılmasına ama balığın bol olduğunu iddia etmek zor. Üstelik çok da pahalı. Lüferin tanesi 15 YTL. Çingenenin (palamutun bu mevsimdeki hali) çifti daha da pahalı. Herhalde balığın ucuzlaması için Ramazan'ı beklemek gerekecek. Bakalım o zaman balığı ucuz yiyebilecek miyiz? Ama Ramazan'da da balık nedense etin yerini tutmuyor. 2003 2004 2005 2006 Balık 175.5 130.0 145.0 155.0 Tüm su ürünleri 254.9 213.9 244.6 259.5 Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi su ürünlerinden yılda 250 milyon dolar döviz elde ediliyor. Tabii balık bunun tamamı değil. Bir kısmı da diğer deniz ürünleri. DENİZ ÜRÜNLERİ İHRACATI (milyon $) Dünyada 120 milyon ton su ürünleri üretiliyor ve bunun üçte biri yetiştirme. Bu konuda ilk sırada tabii 10 milyon tonluk üretimiyle Çin var. Ancak Çin'in nüfusu da 1.3 milyar. Türkiye'de bu kesim hızla gelişmesine rağmen 45 bin ton üretimle dünyada sıralama olarak 33. geliyor. Her tarafı denizlerle çevrili ve o denli bol turist çeken 72 milyonluk bir ülkenin bu performansı ilk bakışta pek parlak sayılmasa da, AB içinde 5. sırada olması umut vaat ediyor. Türkiye'de toplam balıkçılık içinde yetiştirme balıkçılığın payı yüzde 15'e çıkmış durumda. Tabii bu dünya ortalamasının altında. En büyük rakip de Türkiye'nin 2 katı kadar üretim yapan Yunanistan. Üstelik Yunanistan'da kültür balıkçılığının sektör payı yüzde 28'e varıyor. Kültür balıkçılığının engelleri de bulunuyor. Çevreciler bu kesimi denizi kirletmekle suçluyor ve sürekli farklı alanlara taşınmasını istiyor. Kültür balıkçıları ise denizi asıl kirletenlerin turizm kesimi ile gemi atıkları olduğunu savunuyor. İşin doğrusu ise hepsi denizi kirletiyor. Bu anlamda tarım ve çevre bakanlıklarına büyük görev düşüyor. Herhalde, artık eksiden olduğu gibi bol, çeşitli ve ucuz balık dönemi sona eriyor. Bunun yerine ucuz balık yemek isteyenler artık kültür balıklarına razı olmak konumunda. Ancak balık olsun da nasıl olursa olsun.Ben küçükken rahmetli babam "Denizden babam çıksa yerim" derdi. Ben de "Baba denize girme, çıkarken seni yemek zorunda kalırım" diye şakalaşırdım. Çocukluk işte. (Babam rahmet istedi. Nur içinde yatsın.) hgunes@milliyet.com.tr Dünyadaki yerimiz