Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge Aşağıdaki grafikte 1986'dan bu yana reel olarak döviz kurunun en düşük düzeyde olduğu görülüyor. Döviz kurunu bu duruma getiren iki önemli etmen var. Birincisi, uluslararası likidite bolluğu, ikincisi de içeride uygulanan yüksek faiz politikası. Bu soruyu sormaktan bir hal olduk. Belki de cumhuriyet tarihinin en düşük reel kur düzeyine geldik. Ama hâlâ buna aldırmayanlar çoğunlukta. Üstelik bu kur düzeyinin uzun vadede reel ekonomiye verdiği hasarı telafi edilemez boyutlara geliyor. Ya dolar kuru 1.25 YTL yahut 1.20 YTL düzeyine inerse ne olacak? Sadece seyredecek miyiz? Risk sever yatırımcı kenarından köşesinden Türkiye'ye de yatırım yapınca burası da bir hayli şenleniyor, tabii kur da düşüyor. Uluslararası likidite bolluğunu azaltmak bizim elimizde değil. Ancak ülkeye giren sıcak para elbette kontrol edilebilir. Ya giriş engeli konabilir ya da faizler düşürülebilir.Üstelik sıkı para politikasının gevşek maliye politikasıyla başarı şansının düşük olduğu kaç defa yazıldı. Kaldı ki sıkı para politikasının Türkiye'de iç talep üzerinde tahmin edildiğinden çok daha az etkili olduğu artık belli oldu. Kısacası, ciddi bir tasarım değişikliğini ele alma zamanı geldi de geçiyor bile. Ancak bunu yürürlüğe sokacak bir siyasal irade de gözlenmiyor. Orta vadede ülkeye döviz akışının süreceği görünüyor. Önümüzdeki bir yıl içinde uluslararası mali piyasalarda bir değişiklik beklenmediğine göre, hatta ülkede özelleştirme sürdükçe ve bazı özel kuruluşlar yabancı sermayeye satıldıkça döviz akışı sürecektir. Kaldı ki 2008'e yaklaşırken ABD'de faizlerin düşürülmesi bile konuşulmaya başlanabilir. Bu durumda içeride bir döviz talebi yaratacak bir gelişme olmadıkça kur bir yere gidemeyecektir. Bu da artık pek olanaklı değil. Çünkü yerli tasarrufçu olabildiğince YTL'den dövize geçmiş durumda. Sıkı para politikası Özetle, içeride döviz talebinin doğabilmesi için işlerin bozulması gerek. Buna bir örnek bütçe açığı, diğeri de cari işlemler dengesi. Bütçe açığı daha kötü bir noktaya giderse mali piyasalar bu gelişmeden endişe duyup döviz talebinde bulunabilir. Bu arada bazı meslektaşlarım böyle bir gürültüyü kendileri tetiklemek istiyorlar olsa gerek ki faiz dışı fazlanın düşürülmesini tartışır oldular. Yatırımcılar için şu iki kısa vadeli öngörüyü de aktaralım. Birincisi, seçimlere kadar içeride bu pozitif hava sürecektir. Seçimlerden sonra da devam edebilir. Bu arada da döviz kurunun aşağıya gitmesi de son derece doğal. Merkez Bankası'nın ise tam seçim öncesinde yüklü bir döviz alımıyla barutunu harcamak isteyeceğini pek sanmıyoruz. Mali disiplinin gevşemesi çözümü! hgunes@milliyet.com.tr