Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge FED'in açıklamaları öncesinde mali piyasalar yıl sonundan önce bir, gelecek yılın da Mart toplantısında bir diğer faiz indirimini tam olarak fiyatlamıştı. Ancak açıklamalar bu beklentileri belirsizliğe itmiş görünüyor. Dalgalanmanın ana nedeni de bu.ABD'de faizler bundan iki yıl önce yüzde 1'e kadar inmişti. Hızla bu düzeylere çıktı. Bu faizlerin konut kredilerini ve konut piyasasını etkilemesi de kaçınılmaz. Yaşanan da buradan kaynaklanıyor. Konut piyasasındaki çöküş yeni konut üretimini geçen yıl öylesine düşürdü ki, milli gelir, olması gerekenden yüzde 1 daha düşük oluştu. Böylece satışta bekleyen konut stoku son 15 yılın en yüksek düzeyine gelmiş durumda. Satılamayan konutlar kredilerin bir yandan ödenememesine, diğer yandan da geri çağrılmasına neden oluyor. Bu alenen bir durgunluk.. Tüketici harcamalarının bu yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda sadece yüzde 1.3 arttığı gözleniyor. Bu da 2005'ten bu yana en düşük artış oranı. Araba satışlarında olsun, sanayi eğilim anketleri olsun, düşüşler durmuyor. 7Ağustos tarihindeki FED toplantısında faizler yine değiştirilmedi ve yüzde 5.25'te bırakıldı. FED hâlâ enflasyonist eğilimlerden kaygı duyuyor. Temel odağının da çekirdek enflasyon olduğunu yineliyor. Buna rağmen önceki gün ABD'deki çekirdek enflasyon beklentilerin (yüzde 0.2) altında (yüzde 0.1) olarak gerçekleşti. Bu durgunluk elbette işgücü piyasasını da etkiliyor. Geçen ay açıklanan işsizlik verilerinin yüzde 4.6'ya çıkmasında en çok iş kayıplarının etkili olduğu görülüyor. Talebin bu denli söndüğü bir ortamda fiyat artışlarının da düşmesi beklenir. Ama gelişmeler bu yönde değil. Bir yandan büyüme beklentileri düşerken (yüzde 0.3 azaldı), diğer yandan da işgücü maliyetleri (en son yıllık artış yüzde 4.5) artıyor. Üstelik verimlilik artışları da azalıyor. Hem durgunluk yaşanıyor, hem de enflasyon düşmüyor. Yahut da FED gelişmeleri bu yönde görüyor. Bu da ekonomi okuyan öğrencilerin öğrendiği stagflasyon olgusunu andırıyor. Petrol fiyatlarının hızla artması 1970'lerde bu olguya neden olmuştu. Aynı gelişme şimdi de benzer etki yaratıyor. Aslına bakarsanız kimilerine göre işsizliğin daha da yüksek olması gerek. Bunun olmamasının da nedeni durgunluk beklentisinin eriminin kısa olması. Şirketler bunun çabuk sona ereceği beklentisiyle hâlâ işçi çıkarmaktan kaçınıyor. Bu da ekonominin esnek olmasını engelliyor. Durgunluk etkiliyor FED'in işleri bu denli sıktığı ve dünyada piyasalarının ciddi biçimde etkilendiği bir ortamda diğer merkez bankaları da işe tuz biber ekiyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet 2 Ağustos'ta faiz artırma (bir sonraki toplantı 6 Eylül'de) olasılıklarının güçlü olduğu sinyalini verdi. Euro faizinin yüzde 4'ten 4.25'e çıkması bekleniyor. İngiliz Merkez Bankası (Bank of England) 8 Ağustos'ta yayımlanan raporunda da daha sıkı bir para politikasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Özetlersek, sorun konut piyasasında gözükse de bunun altında yükselen faizlerin ekonomik canlılığı örselemesi, hızla artan petrol fiyatlarının da enflasyona neden olması var. Kimileri FED sağlam durmalı dese de artan faizlerin enflasyonu kontrol edememesi karşısında bir politika sorgulaması sadece ABD'yi değil, tüm dünyayı da rahatlatabilir. hgunes@milliyet.com.tr Merkez bankaları