Önceki gün Başbakan başkanlığında toplanan ekonomi kurmayları orta vadeli mali program ve buna bağlı olarak mali programı tartışmışlar.
Toplantı öncesinde Başbakan Erdoğan sağlık harcamalarının hızla artması karşısında “Bütçe açık verirse versin, bu konuda atmamız gereken adımlar var, çünkü yarış halindeyiz” demiş.
Burada iki konu var. Biri, gerçekten bütçe açığı önemsiz mi? Tartışmakta yarar var. İkincisi de bütçe açığının asıl nedeninin anlaşılması gereği.
Her ekonomik musibet gibi bütçe açığının azı önemsenmeyebilir. Hatta küçük bir bütçe açığı ekonomiye canlılık bile kazandırabilir. Zamanla vergilerde artış sağlar. Bütçe açığı daha sonra kapatılmış olur.
Ancak yüksek dozlu bütçe açıkları çok risklidir. Bütçe açığının büyümesi öncelikle enflasyon riski yaratır. Özellikle bütçe açığı ek vergiler yahut da borçlanma ile karşılanmaz, para basılmasıyla karşılanırsa, bu enflasyona neden olur.
Ülkemizde bütçe açıkları artık Merkez Bankası’ndan karşılanamıyor. Böylece borçlanma hızla artıyor. Borç dinamikleri de olumsuz etkileniyor.
Bütçe allak bullak
Malum, kamu borcu büyüyünce faizlerin artması beklenir. Gerçi şimdilik bu gözlenmiyor. Çünkü enflasyon beklentileri aşağıya doğru kaydığından, Merkez Bankası sürekli faizleri düşürüyor. Fakat bu ne kadar sürekli olabilir?
En ufak bir ekonomik canlanma belirtisinde, yahut da genel fiyat artışı halinde, faizlerin hızla tırmanışa geçeceğini göz ardı edemeyiz. Bu durumda da borç dinamikleri çok olumsuz etkilenecektir.
Henüz temmuz ve ağustos ayının bütçe verileri yayımlanmadı. Oldukça da gecikti. Ancak ilk 6 ayda görüyoruz ki, bütçe allak bullak durumda.
Harcamalar geçen yıla göre yüzde 24 artmış. Faiz dışı harcamalar yüzde 22, faiz harcamaları ise yüzde 31 artmış. Hele cari transferlerin de yüzde 31 arttığını düşünürsek durumun vahameti daha iyi anlaşılır.
Daha önce yazdık, faiz dışı fazla geçen yılın 5’te birine düşmüş durumda. Yani disiplin filan kalmamış durumda. Vergi gelirleri geçen yıla göre yüzde 4’ten fazla düştüğü için yıl sonunda en az 50 milyar TL açık çıkacak.
Sağlıkta harcama dengesi var
Peki, sağlık bunun ne denli nedeni? İlk 6 ayda Sosyal Güvenlik Kurumu’nun gelirleri (geçen yıla göre) yüzde 22, giderleri ise yüzde 15.4 artmış. İlaç harcamaları yüzde 21, tedavi harcamaları da yüzde 9’dan az artmış.
O halde nasıl olacak da Başbakan “İşin içine sağlık girince bütçe dengesine bakmayız” diyecek? Bütçe açıklarının hızla artmasında sağlığın rolü görülmüyor.
İşte anlıyoruz ki, Başbakan kamuoyunu yanıltıyor. Sözde onu dinleyenler böylece diyecek ki, “İşe insan sağlığı girince Başbakan para pul bakmıyor, her türlü fedakârlığı göze alıyor”.
Ama gerçek bunun tam tersi. Bütçede sağlık harcamalarının o denli hızlı arttığı gözlenmiyor. Açık daha çok cari transferlerden kaynaklanıyor ama bu da daha çok yerel yönetimlerden.