Hurşit Güneş

Hurşit Güneş

hgunes@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gösterge KADER bu yıl bu mücadelesinde bıyıklı kadın fotoğraflarıyla kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışıyor. Ancak siyasette kadın temsilinin düşük olmasıyla kadının toplumdaki yeri arasında bir paralellik kurmak doğru değil. Çünkü ekonomide yahut iş yaşamında kadının rolü çok daha iyi durumda. Üstelik siyasette her şeye rağmen kadınların bir oy hakkı var. Yani seçicilerin yarısı kadın. İşte buna rağmen kadınların seçilememesi daha şaşırtıcı. KADER, siyasette kadınların temsil düzeyini artırmayı hedefleyen bir sivil toplum örgütü. Gerçekten de Türkiye'de siyasette kadın katılımı çok düşük. Bunu yükseltmek şart. Nedenleri tartışılabilir ama ortada bir temsil sorunu olduğu aşikâr. Oysa iş dünyasında çoğu erkek olan patron ya da yöneticiler çalışanları doğrudan seçiyor. Yani demokratik bir mekanizma yok. Buna rağmen bu şirketlerde kadınların daha fazla temsil ya da çalışma olanağı bulması siyasetin iş yaşamının ne kadar gerisinde kaldığını gösteriyor. Mesela finans kesiminde kadın yönetici oranı oldukça yüksek. Bürokraside de kadın yönetici oranı giderek artıyor. İkincisi, siyasette kadın temsili merkezi düzeyde, yerelden çok daha hızlı geriye gidiyor. Kadın milletvekili oranının giderek geri düşmesi herhalde zaman içinde kadının daha fazla ezildiğine bağlanamaz. Çünkü bu doğru olmaz. Bunun kadının siyasete ilgisinin azalmasıyla da ilgisi yok. Bizce kadının siyasal alandaki temsilinin azalması siyasetin işleyiş biçimiyle ilgili..12 Eylül sonrasında siyasette önemli gelişmelerden biri milletvekili adaylarının belirlenme sisteminin antidemokratik hale gelmesiydi. Siyasal parti liderleri milletvekili adaylarını kendileri belirler oldu. Bu pek de yadırganmadı. Delege seçtiğinde yanlış bir tablo oluşuyor diye savunuldu. ANAP milletvekillerini Özal, DSP milletvekillerini Ecevit, zamanla DYP milletvekillerini de Çiller belirlemeye başladı. Bu liderler de aday belirlerken kadını bir kenara koydular. Yahut da kadını vitrinde bir süs olarak gördüler. O zaman siyasette neden kadın az diye sormak yerine, bu liderlerin kadınları neden elediğinin sorgulanması daha doğru olacaktır. Yani her şeyden önce sistemin demokratik olmayışı sorgulanmalı. Asıl sorun siyasette KADER'in bıyıklı kadın fotoğraflarıyla ne elde edeceğini gerçekten merak ediyorum. Liderler yine bildiğini okumayacak mı? Yakınlarını milletvekili yapacak, gerisini süpürecekler. Oysa parti-içi demokrasi olsaydı kadın temsili de göreli olarak düzelirdi. Gerçi bu bizim gibilere yine yetmeyebilirdi. İşte o zaman da bugün yapılan kampanyalar daha anlamlı olurdu. Tekrarla belirtelim, pozitif ayrımcılığa, kotalara geçmeden önce, sistemin demokratikleşmesi şart. Bugün kadınların siyasette adil bir temsili yoksa bunun nedeni toplumda kadının ezilmiş olması değil. İşte o nedenle de kota çözümünden önce sistemin demokratikleşmesini savunuyoruz.Yanlış anlaşılmasın. Kadın ezilmiyor demiyoruz. Siyasetteki durum daha maskara diyoruz. Kadınlar elbette siyasette daha fazla yer almalı. Ancak bıyıklı kadın kampanyasının sonuç vereceğini sanmıyoruz. Çünkü siyasette kadın sayısının artması için liderlerin kafa yapısının değişmesi ya da sistemin demokratikleşmesi gerekiyor. O kampanya da bizi aşıyor. hgunes@milliyet.com.tr Sistem demokratikleşmeli