Son günlerde televizyonlarda bir reklam dizisi başladı. Ekonomi dünyasının bilinen birkaç ismi çıkıyor ve tüketimi teşvik ediyor. Sloganları: Alın-verin, ekonomiye can verin. Söylenen doğru elbette. Ancak biz reklamla iç talebin canlanacağını hiç sanmıyoruz. Çünkü tüketim bireysel bir tercihtir. Tasarruf da öyle. Toplumsal amaçlı tüketim de, tasarruf da olmaz.
Elbette bu reklama başka itirazlarımız da var. Birincisi, örnekler kötü seçilmiş. Oyuncak, simit, ciklet ve çicek. Bu malların ardıl ve üstel bağları düşüktür. Yani oyuncağın ardından çekeceği sektör sayısı azdır, hele simitin. Zaten bu mallar gelire de çok bağlıdır. Dargelirli yurttaşlarımızın gidip daha fazla simit alması olanaksız. Gidin araba alın denseydi, belki farklı olabilirdi. Harcamasını kısan kesim teşvik edilmiş olurdu.
Kaldı ki, reklamla iç talep hızlansa da, bu ülkenin temel sorunu iç tasarruf eksikliği, yahut tüketim fazlalılığı değil mi? O zaman bu reklam hedefi açısından da eleştirilebilir.
Reklamla tüketimi teşvik
Malum krizlerde bireyler tüketimlerini kısar. Güvenlerini kazanmadan da artırmazlar. Yani asıl sorun güvenin tazelenmesinde. Peki etkin bir reklam kampanyasıyla güven tazelenebilir mi? Bu konuda çok karamsar değilim.
Örneğin kamuoyuna olumlu ekonomik verileri yansıtarak toplum psikolojisi değişebilir. Hükümet bir dizi tedbir alır, bunları kamuoyuna aktarır ve aydınlatırsa güven tazelenebilir. Tabii alınan tedbirler yerindeyse..
Ancak biz hükümeti böyle bir strateji içinde görmüyoruz. Sadece mart-mayıs arası vergi indirimlerinin sağladığı bir geçici tüketim artışı yaşandı. Bu vergi indirimleri önce beklentileri düzeltti ama arkası gelmedi.
Tüketici güveni duraksadı
Bu hafta açıklanan Ağustos ayı Tüketici Güven Endeksi (TGE) bu düşüncemizi destekliyor. CNBC-e TGE ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 1.7 düşerek 93.2 değerini almış.
Mart ayından itibaren sürekli ve güçlü yükselişler gösteren bu endeks temmuz ayında da önemli bir gerileme göstermişti. Bu trendin ağustos ayında yavaşlayarak da olsa devam ettiği anlaşılıyor.
Endeksin ayrıltılarına bakıldığında düşüşün temelinde Türkiye ekonomisine ilişkin beklentilerdeki bozulma görülüyor. CNBC-e Tüketici Beklenti Endeksi bir önceki aya göre yüzde 1.9 gerilemiş.
Tüketim eğilimi ise bir önceki aya göre sadece yüzde 0.9 artmış. Demek ki, tüketicinin tüketme eğilimi var, fiyatları uygun buluyor. Ancak hükümetin aldığı tedbirler ve ekonominin genel durumu hakkında güvensizlik içinde. İşte bu da, tüketim eğiliminin pozitif olup, tüketimin gerçekleşmemesine neden oluyor.
“Alın verin, ekonomiye can verin” reklamı yerine, hükümet güven verse çok daha yerinde olur.