Gösterge Üstelik kur yukarı taşındığında bunun etkilerinin ne olacağı da tam olarak bilinmiyor. Yani kur nereye çıktığında dış açık kapanabilir? O düzey de öylesine yüksek olur ki, diğer tüm makro dengeler şaşabilir. Özellikle de enflasyon.Kurun yukarı taşınması için müthiş bir döviz talebi gerekiyor. Unutmayalım ki, eskiden maaşını alan döviz bürosuna gider döviz alırdı. Şimdi bu bürolar ancak yurtdışına gideceklere, ya da çok özel nedenlerle dövize gereksinimi olanlara döviz sağlıyor. Öyle sanıyoruz ki, döviz bürolarının gün sonunda ellerinde döviz kalıyor. Ve dönüp dolaşıp bu bakiyeyi bankada bozmak zorunda kalıyorlar. Yani vatandaşın döviz talebi ortadan kalktı denebilir. Kurun düşüklüğünden hemen herkes şikâyetçi hale geldi. Çünkü düşüklük o denli bariz hale geldi. İki üç yıl önce verimlilik artışıyla işi örtbas etmek isteyenler bile şimdi artık kantarın topunun kaçtığını kabul ediyor. Ancak bu kurun nasıl yukarı taşınacağını da kimse kestiremiyor. Öte yandan ortada ciddi bir dış açık olsa da sermaye akımları o denli güçlü ki, kur kafasını her kaldırdığından sanki kafasına fırıncı küreği yiyor. Ve daha aşağıya gidiyor. Çünkü bu kez elinde döviz tutanlar satışa geçiyor. Kısacası küresel bir risk oluştuğunda yabancı çıkışlarını yerli tasarruf sahipleri karşılıyor.Kimileri Merkez Bankası'nın daha yüklü döviz alımları yapmasını, kimileri faizlerin düşürülmesini, kimisi de her ikisini savunuyor. Kuşkusuz küresel likiditenin bu denli bol olduğu bir ortamda kuru yükseltmek kolay değil. Belki de sıcak paraya giriş külfeti koymak dahil tüm önlemlerin birlikte devreye konulması düşünülebilir. Mamafih, eklemekte yarar var; döviz alımlarını yükseltmek ortaya emilmesi zor bir aşırı TL para arzı yaratacak, gereksiz düşük bir faiz de talebi canlandırarak ithalat talebini yükseltecek. Dövize talep yok Üstelik, daha az tartışılan bir konu da kur yukarı taşındığında getireceği etkileri. Çünkü bir varsayımla hareket ediliyor. Kur yukarı giderse, ihracat patlar, ithalat ise bir hayli düşer sanılıyor. Oysa ihracatımızda son yıllarda önemli bir değişim yaşandı. İhracat giderek daha fazla ithalata dayalı hale geliyor, emek yoğun ihracat tasfiye oluyor ve böylece kura bağımlılığı da azalıyor. Bu nedenle kurun ihracatı artırması zaman alacağa benziyor. İhracatın bu kur dezavantajına rağmen artabilmesi de son derece önemli. Demek ki, ihracatın yapısı büyük ölçüde değişti. İthalata gelince. Düşük talep nedeniyle ithalat son bir yıldır epeyce düştü. Bunu tüketim mallarında olsun, sermaye mallarında olsun gözlüyoruz. İthalatın artmasının asıl nedeni ara malları, yani başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarından kaynaklanıyor. Bu konuda da yapılabilecek pek bir şey yok. Petrol fiyatını düşürmek mümkün değil. Petrolün varil fiyatı neredeyse 100 dolara dayandı. Keza altının da onsu 800 doları aştı. Ve Türkiye ciddi miktarda altın da ithal ediyor.Kısacası, yaşanan küresel likidite bolluğu Türkiye ekonomisini içinden zor çıkılır bir duruma itiyor. Gerçi kurun yukarı gitmesinin mutlaka yararları olacaktır. Ama hem bunu gerçekleştirmek kolay değil, hem de yararının tahminlerimizim altında kalacağını belirtmekte yarar var. İşin en güzeli oturduğumuz yerde kurun yukarı gitmesi! hgunes@milliyet.com.tr Artsa ne olacak?