Gösterge Mesela Ruanda'da ya da Nijerya'da da cumhuriyet var. Ama Norveç'te, Hollanda'da ya da İngiltere'de krallık hüküm sürüyor. Kimse Ruanda'nın Hollanda'dan daha ileri olduğunu savunamaz. Demek ki, cumhuriyet refahı ya da uygarlığı sağlamanın yegâne yolu değil. Bununla beraber bu ülkelerde artık kraliyetin sadece sembolik hale geldiği, asıl hükümranlığın ise seçilenlerde olduğu ortada. Yani demokratik bir yapıları var. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde refahın çok daha hızlı arttığı, adil bir toplumsal yapının oluştuğu daha kolayca söylenebilir. Ama cumhuriyet bunların garantisi değil. İlginçtir bu iki kavram ülkemizde son yıllarda siyasetin temel eksenleri haline gelmiş durumda. AKP kendini demokrat olarak tanımlarken, CHP misyonunu cumhuriyetin temel değerlerini korumak olarak tanımlıyor. Cumhuriyet ilan edileli tam 84 yıl oldu. Kuşkusuz monarşik rejimlere göre cumhuriyet bir toplumsal ilerleme. Ama cumhuriyetin başlı başına bir medeniyet ölçütü olduğunu savunmak oldukça zor... Cumhuriyet değerleri denilince son yıllarda akla laiklik ve çağdaş yaşam tarzı geliyor. Aslına bakarsanız Batı'da cumhuriyetçiliği genellikle sağ partiler üstlenir; özellikle de hukukun ya da düzenin korunmasını. Oysa demokratlar toplumun mağdur kesimlerini siyasal sürecin içine katarak sosyal adaleti arar. Bu düzlem içinde kendini sol sayan CHP'nin aslında demokrat, kendini muhafazakâr sayan AKP'nin de cumhuriyetçi olması gerekir. Fakat kafalar karışık olunca kavramlar da karışıyor. Şu anda her iki parti de kendini ters tarafta sanıyor. Ama şu unutulmamalı:Bir solcu hem cumhuriyetçi olmaya, hem de demokrat olmaya mecburdur.CHP'nin cumhuriyetçiliği su götürmez de, AKP acaba demokrat mı? Son beş yıldır ülke hegemonik bir biçimde yönetiliyor. Öte yandan AKP hükümeti AB'nin zorladığı demokratikleşmelerin dışında tek bir adım atmış değil. Kendi yaptıkları anayasayı ilk ve tek sivil anayasa diye sunmaları da son derece haksız.Cumhuriyet değerleri ile ulusal bütünlük de anlaşılıyor. Peki PKK ne oluyor? DTP Meclis'te ne arıyor? Kuşkusuz bu anlamda 84 yılda çok yol aldığımız söylenemez. Bir yurttaş olarak cumhuriyete sadakatle bağlılığın son yıllarda bir hayli yıprandığını görüyoruz. Kafalar karıştı Laiklik konusunda da devlet tahrip edildi. Laiklik devletin dinler arasında tarafsız olmasıysa devletteki dini kadrolaşmaya ne demeli? Cumhuriyet değerleriyle çağdaş yaşamın özelliklerini anlıyorsak, bugün ülkemizde çağdaş bir yaşam yaşayabilme konusunda nüfusun önemli bir kısmı mahalle baskısıyla karşı karşıya. Aksine bir süreç modernleşmeye paralel olarak sürüyor ve çok daha baskın. Kent varoşları bir modernleşme aracı olmaktan çıkıp muhafazakârlaşma alanları olarak beliriyor.Kısacası, cumhuriyet değerleriyle anladıklarımız gerçekten tahrip ediliyor. Üstelik bu, demokrasi adına göz ardı ediliyor. Oysa demokrasinin gerçek sahiplerinin ona sahip çıkmasıyla cumhuriyete de sahip çıkılabilir. Cumhuriyet değerlidir, ama demokrasi onu da yaşatacak kaynağın ta kendisidir. hgunes@milliyet.com.tr Laiklik tahrip edildi