Hilmi Gültay

Ülkemizde her saat başı bir insanımızın ölümüne sebep olan trafik canavarının korkulu rüyası fahri müfettişler geliyor.

Değerli trafik dostlarım, önümüzdeki günlerde On bin beş yüz kişiden oluşan yeni Fahri Trafik Müfettişleri göreve başlıyor...

Trafik eylem planı içinde yer alan; Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulunun üçüncü toplantısı Ankara’da yapıldı. Başbakan Recep Tayip Erdoğan başkanlığındaki kurul, on dört yıl aradan sonra ilk kez toplanabildi. En önemli hedef olarak; gelecek on yılı içine alan sürede trafik kazalarındaki ölüm oranını yarıya düşürmek belirlendi.

İşte bu toplantı sonrası, senelerdir konuşulan Fahri Trafik Müfettişliği müessesesinin kaldırılacağı ve hatta kaldırıldığı söylentileri fos çıktı.

Değerli trafik dostlarım, geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin İzmir’deydi. Mobese dediğimiz Kent Güvenliği Yönetim Sistemi‘ni hizmete açtı. Bence, trafik açısından geç bile kalınnmıştı. Büyük kentler arasında bu sisteme kavuşan son kent olduk.
Bakanımız hiçbir konuda açıklama yapmadı. Doğar olarak İçişleri Bakanlığınca; ülkede vatandaşlardan tahsil edilen Otopark bedellerinin Belediyelerce nerelerde kullanıldığına yönelik olarak başlatılan incelemenin son durumu hakkında da bilgi sahibi olamadık.
Bildiğiniz gibi imar yasası gereği konut sahiplerinden alınan otopark gelirlerinin başka amaçlarla kullanıldığı, pek çok belediyenin bu konuda hizmet kusuru suçu işledikleri ortaya çıktı.
Ülkemizde tam on dokuz yıldır; yeni yapılacak binalar için imar kanunu gereği otoparkı yapılması şartı bulunmaktadır. Eğer yapılan binanın parselinde otopark ihtiyacı karşılanamıyor ise, belediye tarafından yasa gereği bina otopark bedeli alınır.
İşte böylesi olumlu bir yasanın çıkması ile otopark sorununun şehirlerde çözüme ulaşabileceği sanıldı. Ancak, uyanık vatandaşlarımız ve bunlara göz yuman seçimle gelmiş yöneticilerimiz her zamanki gibi yine ortak bir noktada

Büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım, 1857 yılında Selanik’te doğdu.
Balkan Harbi sonrası İstanbul’a göç etmiş ve Beşiktaş Akaretler’deki 76 nolu eve yerleşti.
14 Ocak 1923 yılında tedavisi için gittiği İzmir’de, 66 yaşında vefat etti.
Bugünlerde, Karşıyaka Osman Bey Camii içinde 1940 yılında yapılan ve yattığı anıt mezarda bir kaya üzerinde büstü yer almaktadır Zübeyde Hanım’ın...
Ayrıca yaşadığı ve sonradan düzenlenen anı evinde ise bir heykeli bulunur.
İşte böylesi bilgileri, tüm ülke çocukları olarak hepimiz ders kitaplarımızdan öğrenmiştik.

10 Mayıs Dünya Engelliler Haftası için gerekli ilgiyi ülkemizde görememek gerçekten çok üzücü.
Çünkü geçtiğimiz hafta içersinde kutladığımız; Karayolu Trafik haftası ve etkinlikleri anlamlı ve eğitici olmuştur. 13 Mayıs Anneler Günü ise, bizleri dünyaya getiren bu kutsal varlıklarımız annelerimizi belki de hatırladığımız tek gün olabilir.
Peki 10 Mayıs Engelliler gününü de içinde bulunduran bu haftada, unutkanlığımız neden?
Engelliler haftası neden hatırlanmaz bilemiyorum. Özel günler ve ikramların yapıldığı özel davetler ve protokol ile yetkililerin bulunduğu ikram ve şölen içerikli ziyafetleri unutmayız ve katılım oranı yüksektir.
Oysa böylesi kutsal insanlara yardım elimizi uzatmak ve destek olmak neden aklımıza gelmiyor?
Engellilik, toplum da bir türlü sarılamayan en büyük yaramızdır. Artık hepimizin duyarlı olma zamanı gelmiştir. Çünkü bu belli bir kesimin sağlık sorunu olmayıp, tüm toplumun sorunudur.
İşte böylesi bir kutsal günde ve böylesi düşünceler çerçevesinde yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Değerli trafik dostları bu hafta iki ayrı kutsal içerikli etkinliği kutlayacağız. Bunlardan birincisi haftanın son günü, bizleri dünyaya getiren, dertlerimizin devası analarımız anısına kutlanacak gündür. Diğeri ise, dünyaya geldiğimiz günden itibaren yaşam savaşı verdiğimiz trafiktir.
Belki de hiçbirimizin farkında olmadığı fakat, insanın var oluşu ile yok oluşu arasındaki bu iki nokta yaşamımızın belirleyici unsurlarıdır.
İşte böylesi düşünceler çerçevesinde; ülkemizde her saat başı bir insanımızı trafik kazalarında kaybettiğimizi unutmamalıyız. Üstelik yetkililerin bildiği bu acı gerçek artık saklanmamalı ve ciddi tedbirler alınmalıdır.
Bugün başlayacak olan Trafik Haftası; şehrin tüm caddelerine yerleştirilen papatya çiçeklerinin ortasına trafik ikaz işaretlerinin konulmasıyla eğitim amaçlı bir şenliğe dönüşeceğe benziyor. Böylece 2012 yılı başında yeni Trafik Müdürümüz Kadir Şen ile yeni ufuklara yelken açacağımızı umuyorum.
Oysa trafikte ülkem ve insanlık alemi adına en büyük dileğim; ölümlü trafik kazalarının azalması ile sözde bu eğitici etkinliklerin yerine, Trafik Şenlikleri olmasıdır.
Üzücü tarafı ise her yıl olduğu gibi yine bu haftada iki bayram

Değerli trafik dostları, beş yıllık İlkokul mezunlarının ehliyet (sürücü belgesi) almasına yeniden imkan sağlayan yasa teklifi hazırlandı. Şanlıurfa Milletvekili tarafından hazırlanan teklif, geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sunuldu. Böylece 2918 sayılı trafik yasasında bir değişiklik daha yapılacak.
Son yasa ile sürücü belgesi alacak olanlarda aranan (sekiz yıllık temel eğitimi bitirme şartı) bu kez aranmayacak. Ancak bu uygulamadan sadece; 18-Ağustos-1997 yılından önce ve beş yıllık temel eğitim yani ilkokulu bitirenler faydalanabilecek.
İşte yıllardır süren ve çözüme ulaşamayan uygulamalar ve uzatmalar ise yeni çıkacak bu yasa ile yeniden değişikliğe uğrayacak.
Ülkemizde her saat başı bir vatandaşımızı trafik kazalarında kaybederken, hiçbir tedbir alınmayıp herkese bir ehliyet çığırtkanlığından vazgeçmeliyiz. Çünkü, sürücü belgesi sayısının çok olması Türkiye’yi medeni bir ülke yapmaz. Böyle olacağını düşünenler hayal görüyor.
Tamam; Avrupa Birliği standartları seviyesinde yaşam sürmek istiyoruz. Bunun için her köye elektrik, yol, su ve okul kampanyalarını başarı ile tamamlamış olmalıyız. Oysa geriye dönük televizyon programlarını hatırlarsak;
* Yolu olmayan köyün

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının en önemli bayramlarımızdan birisi olduğu inancındayım. Çünkü 23 Nisan 1920’de TBMM’nin kurulması sonrası kutlanmaya başlamıştır.

Büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk, egemenliğini kazanmış Türk Milleti adına; yarının büyükleri olacak çocuklarımıza armağan etmiştir bu kutsal bayramı.

1979 yılından itibaren ise; tüm dünya çocuklarının ülkemize gelerek kutladıkları, dünyadaki tek çocuk bayramıdır.

Bu nedenle, çocuklarımızın varlığını korumak ve geleceğini teminat altına almak bizlerin görevi iken her saat başı bir vatandaşımızı kaybettiğimiz trafik kazalarında yitirdiğimiz çocuklarımızın sayısı az değil.

Bu yüzdendir ki trafik eğitiminin, küçük yaşta başlayarak devam etmesi gerekir. Üstelik çocukların eğitim görmeleri bizlerin görevi olduğu kadar onların insani haklarıdır.

Çocuklarımızı hayata bağlayacak trafik eğitimlerinin gerekliliğini unutmamalıyız. Çünkü bizlerin olduğu kadar çocuklarımızın da zamanı yollarda yani trafikte geçmektedir. Oysa, çoğumuzun bilmediği veya uymadığı hayat kurtaran trafik kurallarını çocuklarımızın bildiğini hiç düşündünüz mü? Çünkü kurallara uymayan bizler trafikte ne hatalar yapıyoruz...

- Çocuklarımızı

Değerli trafik dostları, sadece İzmir’de olmayıp ülkemizin birçok ilinde denetimlerden uzak tutulan fakat ilginç bir trafikte kural ihlali artarak sürmekte ve önlenememektedir. Belki de birçoğumuzun severek seyrettiği Arka Sokaklar dizisinden esinlenilen bir özenti olsa gerek diye düşünüyorum.
Çünkü; bir çok sivil araçların camları koyu renk film kaplı. Araçların ön panjurunda ise, tepe lambası niteliğinde olan kırmızı-mavi ışık saçan flaşörlü ikaz lambaları takılı. Gerek duyduklarında siren de çalarak trafikte cirit atmaktadır bu yasa dışı araçlar.
Kullanımı yasak olan bu ekipmanların piyasada yetkisiz kişilere dahi satışı serbesttir. Üstelik ucuz fiat ile alınabilen ve bir çok çeşitli bu cihazlar trafikte denetlenmediklerinden dolayı sayıları da sürekli artmaktadır.
Ancak bu görüntülerin Resmi Plakalı araçlar için de geçerli olduğu bilinir, fakat göz yumulduğu acı bir gerçektir. Oysa bu araçlar trafikte geçiş üstünlüğüne sahip olmayan kurum araçlarıdır. Yani, bazı belediye başkanlarına, üst düzey kamu görevlilerine veya vakıf, meslek odası gibi kurumlara ait resmi plaka takılı makam veya hizmet araçlarıdır.
Anlıyacağınız bu araçlar, ambulans, itfaiye ve göreve giden