Hilmi Gültay

Hilmi Gültay

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değerli trafik dostları, sadece İzmir’de olmayıp ülkemizin birçok ilinde denetimlerden uzak tutulan fakat ilginç bir trafikte kural ihlali artarak sürmekte ve önlenememektedir. Belki de birçoğumuzun severek seyrettiği Arka Sokaklar dizisinden esinlenilen bir özenti olsa gerek diye düşünüyorum.
Çünkü; bir çok sivil araçların camları koyu renk film kaplı. Araçların ön panjurunda ise, tepe lambası niteliğinde olan kırmızı-mavi ışık saçan flaşörlü ikaz lambaları takılı. Gerek duyduklarında siren de çalarak trafikte cirit atmaktadır bu yasa dışı araçlar.
Kullanımı yasak olan bu ekipmanların piyasada yetkisiz kişilere dahi satışı serbesttir. Üstelik ucuz fiat ile alınabilen ve bir çok çeşitli bu cihazlar trafikte denetlenmediklerinden dolayı sayıları da sürekli artmaktadır.
Ancak bu görüntülerin Resmi Plakalı araçlar için de geçerli olduğu bilinir, fakat göz yumulduğu acı bir gerçektir. Oysa bu araçlar trafikte geçiş üstünlüğüne sahip olmayan kurum araçlarıdır. Yani, bazı belediye başkanlarına, üst düzey kamu görevlilerine veya vakıf, meslek odası gibi kurumlara ait resmi plaka takılı makam veya hizmet araçlarıdır.
Anlıyacağınız bu araçlar, ambulans, itfaiye ve göreve giden polis aracı falan değildir.
Denetimlerde trafik polisinin resmi plakalı araçlara gösterdiği tolerans bu kuralsızlığın artışına en büyük sebeptir. Unutmayın, 155 Alo Polis hattını arayan vatandaşlarımızın trafikteki şikayetleri resmi kayıt altına alındığından, bu tür yasa dışı uygulamalar kesinlikle cezalandırılmaktadır. Bence, trafikte en geçerli ve önemli olan bu yasal hakkınızı mutlaka kullanınız.
İşte ülke trafiğinde böylesi sıkıntılar yaşanırken, bu konuları içeren bir genelge yayınlandı.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin imzalı bu genelgenin son paragrafının çok önem taşıdığı söyleniyor. Çünkü, bugüne kadar ihmaller ile yeterince uygulanamadığı görülen böylesine önemli bir trafik denetim görevinin mutlaka yerine getirilmesi vurgulanıyor.
Böylece genelgenin içerdiği konu gereği bu önemli denetim hizmetinin, illerde vali ve ilçelerde kaymakamlık makamları başta olmak üzere yetkililerin takibi isteniyor. Görev ihmali oluşturabilecek durumların yanı sıra suistimallerin de önüne geçilmesi dile getiriliyor.
Oysa bu genelgede 2918 sayılı Karayolu Trafik Yasası gereği geçiş üstünlüğü ve bu hakkın kullanıcıları ile ışıklı ve sesli uyarı işaretlerinin ancak bilinen şartlarda kullanılabilineceğini; fakat bu kurala uymak istemeyen sürücülere ise bir kez daha tekrar ederek hatırlatılıyor.
Böylelikle (görevleri dışında); hayati önem taşıyan acil yardım, yangın gibi görev araçlarının dahi tepe lambası ve siren gibi ışıklı ve sesli uyarı cihaz ve işaretlerini kullanamayacakları belirtiyor.
Geçiş üstünlüğü hakkını kötüye kullanan ve kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı açısından tehlike yaratan sürücülere yasal işlem yapılması da isteniyor.
Değerli dostlarım, daha önce yayınlanan fakat uygulanmadığı görülen bu ve benzeri nice genelgelerin de; ancak trafik denetleme görevinin şehrin asayiş görevi ile aynı seviyede değerlendirilmesi halinde kolayca uygulanabileceği kanısındayım. Üstelik İzmir şehri, trafik cezalarının en çok yazıldığı il olarak Türkiye birincisidir.
Demek ki ceza ve eğitim farklı olup, birbirlerini tamamlamamaktadırlar.
Teşekkürler size, trafik dostu İçişleri Bakanım.