Kişisel gelişim yolculuğunda içten dışa değişim için neler yapılması gerektiğini, AnLine olduğunuzda hayatınızın nasıl değişeceği ile ilgili bilgileri sizinle paylaşmıştım. Bu yazımda ise son zamanlarda çevremizde sıklıkla duyduğumuz Theta Heailing ile ilgili merak edilenleri uygulayıcısı olarak size anlatacağım.
Bizi bebekliğimizden, hatta anne rahminden itibaren çevreden, aileden, atalardan bilinçaltımıza yerleşen inançlar yönetir. Bu inançların bize uygun olup olmadığını çoğu zaman fark etmeyiz. Çünkü bilinçaltı olumlu ve olumsuzu ayıramaz ve uyku esnasında dahi aktiftir, her zaman kayıtlara devam eder.
Birçok kişide olduğu gibi benim de farkında olmadığım, olumsuz etkilendiğim inançlar, iletişimimde, mutluluğumda sorunlar yaratıyordu. Örneğin alıngan biriydim ve bunu onurlu ve gururlu olmanın bir sonucu olarak değerlendiriyordum. Ve ben buyum, beni ben yapan özellik bu deyip alıngan kimliğimi kabul etmiştim. Tam bu sırada tanıştığım eğitimini alarak uygulayıcısı olduğum Theta Healing ile tüm hayatım değişti diyebilirim. Aldığım eğitimlerde bunun bir kök inançtan oluştuğunu, alıngan biri olmamanın, kişisel algılama olmadan da yaşamanın nasıl bir his olduğunu öğrendim.
Online hayatlar yaşıyoruz. Bilgisayarlarımız yetmedi cep telefonlarımız akıllandı, televizyonlarımız bile akıllı oldu. Ama akıllı cihazların çalışması için ilk kural online olması. Artık online bir hayatın AnLine olamayan insanlarıyız.
“AnLine” olmak dışarıdan hiçbir etki olmadan sadece içinde olduğumuz anı yaşamak, bir saat sonra ne yapacağınızı düşünmeden dünün etkisi olmadan o anda olan her şeyi hissederek orada olmaktır. Düşüncelerle bedenin farklı olmasını fark edip, otomatik pilottan çıkıp, kendinizin efendisi olmakla AnLine olmayı başarabiliriz.
Yemek yerken anda olmazsanız aynı anda TV seyreder, bir yandan da cep telefonunuzdaki gönderilerle ilgilenirseniz anda olamazsınız. Bilinçsiz halde yemek yediğimizde lezzeti algılayamaz, yemeğin doyum verici lezzetini alamayız ve besleyiciliğinden yararlanamayız. Yemeği yavaş yavaş yersek, sadece yemek yersek yediklerimiz bize kilo aldırmaz, bizi besler. Burada önemli olan sadece bir avuç yiyecekle doyabilecekken yemek esnasında “AnLine” değil, online olduğumuz için doyduğumuzun farkında bile olamıyoruz.
Bir arkadaşım işinde mutlu olmadığını söyledi. Nedenini sorduğumda işini sevdiğini ancak iş arkadaşları ile farklı
Herkesin değiştirmek istediği bir şey vardır. Kimi sadece değişmek istiyorum der ve hayatını öyle geçirir kimi de değişmek için adım atar. Kendini olduğun gibi kabul ettikten sonra içten dışa bir değişimle başlar her şey. Konfor alanından çıkmak kendinle ilgili bazı konularla yüzleşmek için ise cesaret şarttır. İçten dışa yapacağın zorlu yolculukta doğru adımlar atarsan istediğin değişimi yakalarsın. Unutma kendini nasıl hissediyorsan öyle yaşarsın, senin gerçeğin o olur. Değişmek için bekleme.
Hedef “yeni bir sen” ise hayata doğru konumlandırmanı yapmalısın. Kendini olduğun halinle kabul ettikten sonra değişmek için adımlar atmaya başlaman gerekiyor. En önemlisi değişime içten başlaman. Yoksa yine başa döner değişmediğini fark edersin.
Değişim sürecine ilk olarak swot analizini yaparak başlamak gerekir. Güçlü yönlerimizi değerlendirmek bizi mutlu eder, zayıf yönlerimizle karşı karşıya kalmak bizi korkutmuyorsa yeterince cesuruz demektir. Cesareti olmayan ise içindeki zayıflıklarla yüzleşemez ve değişemez.Analizde çıkan sonuçlara göre değişim süreci planlaması yapılır. İçten değişim sürecini başlattıktan ve istediğin yolda önemli adımlar attıktan sonra dıştan değişme
Mutlu olmak için hepimiz değişmek istiyoruz. Kendimizde yapacağımız değişikliklerle mutlu olmanın yollarını arıyoruz. Bunun için önemli adımlar atıyoruz. Değişim için çabalasak hatta değiştiğimize inansak da bir an geliyor ve aslında hala mutsuz olduğumuzu fark ediyoruz. Bir türlü istediğimiz mutluluğa sahip olamıyoruz. İşte o an kendinize şu soruyu sorun: Değiştim mi gerçekten?
Her an her şey değişimdeyken biz neden kendimizi değiştiremiyoruz. Mutsuzum, her şey beni buluyor, kendimi makine gibi hissediyorum, işimi sevmiyorum ama mecburum gibi söylenmeler hayatımızın merkezinde yer alıyor. Karşımıza çıkan fırsatları beğenmediğimiz, değerlendiremediğimiz hatta karşımıza hiç fırsat çıkmadığını sandığımız bu an değişim isteğinin oluştuğu andır.
Saçımızın rengini değiştiriyoruz, tarzımızı değiştiriyoruz kendimizde değişiklikler yapıyoruz. Ama bu, gerçek değişim midir? Bu sizi nereye kadar mutlu eder?
Dönüşüm yolcuğu farkında olmakla başlar. Değişimi yürekten istemek gerek, yapabileceğinize, başaracağınıza inanmak, ama en önemlisi eyleme geçmek gerek. Evren eylemi sever, düşünceler yeterli değildir.
O halde değişime içten başlamalıyız. İçten değişim “kabul” ile başlar; önce