Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan liderleri dün bir trenin makinist mahallinde bir araya geldiler. Bu tren ADY Azerbaycan Demiryolları simgesini taşıyordu. Azerbaycan’ın Bakü limanından hareket ediyor; Tiflis yoluyla Kars’a gidiyordu.
Bu tren bugün Bakü’den hareket etti. Ama yakında, çok yakında Çin’in herhangi bir limanından hareket edecek. Bugün Kars’a gidiyor. Ama yarın herhangi bir Avrupa limanına, bir Avrupa başkentine gidiyor olacak. Nereden geçerek. Yavuz Sultan Selim Köprüsünden geçerek.
5 yıl önce, Washington’da, İstanbul’a bir demiryolu köprüsü yapılması gerektiğini Amerikalı yatırımcılara izah etmeye çalışan bir Türk ekonomiste, Amerikalı uzmanların nasıl alaycı sorular sorduğunu hatırlıyorum. Köprü inşaatı başladığında gazetelerde süren bu alaycılığın acımasız boyutlarını hatırlıyorum.
Şimdi, lüks yolcu treninin levyesini bir tren makinisti ustalığıyla ileri doğru iten Erdoğan’ın Avrupa’nın en uzun, dünyanın en geniş köprüsüne neden bir de demiryolu hattı eklettirdiği bu trenin nereden gelip nereye gittiğini tasavvur ettiğinizde çok daha “yahşi başa düşüyor.”
Başa düşmek, Azerbaycan Türkçesinde anlamak demek.
Tören kürsüsünün videosun daha iyi çekmek isteyen genç kameramana Azerbaycanlı yetkili “Düş oradan...” diyor.
Anlam kaymasına uğrayan kelimeleri Azerbaycanlı kardeşlerinizle birbirinize tekrar ederek, gülüşürken iki ülkenin, bir kere daha bu kez Gürcistan’dan geçen bir demiryolu ile birbirine nasıl daha fazla kaynaştığını da görüyorsunuz. Tören yerinden dönüşte Nuri Paşa komutasında Azerbaycan’ın Rus işgalinden kurtarılması için gönderilen ordunun gelişinden birkaç gün önce şehit edilen ve birkaç ay öncesine kadar yeri gizli tutulan 12 şehidin yeni yapılan kabrine gittiğinizde ev sahibi belediye başkanı artık köydeki çocukların “Türkiye Türkçesi” konuştuğunu ve kendisini anlamadıklarından yakınıyor.
Sizi şehitler köyüne getiren otobüsün şoförü, sürekli bir Türkiye radyosu dinliyor. Bu köyü ve bağlı olduğu ilin kalkınması için Türkiye ile ortak yatırım projesi geliştiren kurumun temsilcisi ise “Yüzde 100 Urfalıyım,” diyor.
Köprünün bir ucu Çin’de. Bir ucu Londra’nın kuzeydeki bir köyünde. Arada Tiflis var. Utangaç ve sağlayacakları paydan mutlu, gülümseyen Gürcü başbakanı, Özbek başbakanın koluna giriyor ve birlikte Erdoğan’ın arkasında, yerlerini alıyorlar. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Erdoğan’ın elini tutmuş, birlikte hareket ettiriyorlar.
Hareket eden, bir İpek Yolu kervanı. Evet bu kez develer yok kervanda. Modern yolcu vagonları ve dev konteyner vagonları var. Yükü, ipek ve baharat değil. Ama sınai üretim; hammadde, işlenmiş yarı mamüller ve sanayicilerin anladığı daha birçok karmaşık tanımı olan şeyler.
Fakat taşınan Orta Asya’dan Trakya’ya bir bölge halkının umudu, refahı, birliği, kardeşliği.
Ve hepsi 3’ncü Köprü’deki demiryolu hattından geçecek.