ABD ve Almanya da yenildi

20 Ocak 2025

Açıkça bir korkumu ifade edeyim: Gazze ateşkes anlaşması her an bozulabilir. Joe Biden’ın 9 ay önce teklif ettiği, ama soykırımı suçlusu Binyamin Netanyahu ve savaş suçlusu hükumetinin kabul etmediği ateşkes şartlarını, Donald Trump’ın ne gibi tehdit ve tavizler karşılığı kabul ettirdiği bilinmiyor. Ama bilinen şu: 467 günde, her gün en az 150 ton bomba attığı, 46 bin 707 Gazzeliyi katlettiği, 110 bin kişiyi yaraladığı ve sakat bıraktığı, halkın yüzde 95’inin evini, köyünü, kentini terk etmesine sebep olduğu ve bu köylerde-kentlerdeki binaların yüzde 70’inin oturulamaz-kullanılamaz hale gelmesine yol açtığı halde, İsrail, Hamas’ı yenemedi.

7 Ekim’de Gazze çevresindeki 21 askeri kamp ve yasadışı İsrail yerleşim yerine baskın yaparak, İsrailli 380 muvazzaf ve 815 yedek askeri (kayıtlarda “sivil” diye geçiyor) öldürüp, 251 (kimine göre 254) kişiyi rehine alıp Gazze’ye dönen Hamas, güya baskının intikamını almak isteyen İsrail’in karşısında yenilmedi; yok olmadı.

Hamas’ın bu

Yazının Devamı

Amerika yanıyor mu?

16 Ocak 2025

Kaliforniya orman yangınları, Amerikan medyasından çok bizim medyamızı meşgul ediyor. Amerikan radyo-TV’leri de yangına bu kez geniş yer ayırdılar ama nedeni bizdeki bazı aşırı yorumlarda olduğu gibi, “Amerika artık iflah olmaz; yandı bitti-kül oldu!” gibi bir kaygıyla değildi. Yanan yerlerde sadece ABD değil, dünya çapında tanınan ve bazıları Amerikalı olmayan birçok sanat ve sosyete ünlüsünün de milyonluk evi bulunuyordu.

“Zenginin malı” hesabı, kendi derdimizi, örneğin Gazze’de ateşkes görüşlerinin son gününde bile en az 30 Filistinlinin öldürülmesini unutup, milyonluk villaların kül olmasının derdine düştük. Bir yanını boydan boya okyanusa vermiş Los Angeles (LA) kentinde itfaiyenin su bulamaması, nedense, bizi Gazze’de su bulamayan çocuklardan daha fazla meşgul etti.

Olayları bağlamları içinde görmek onlara vereceğimiz önemi de belirler. LA yangınını önemsemiyor değilim. Ama bu yangın, ABD’de 2018’deki faciada yanan alanın yarısından daha az yeri yaktı. Ki 2018 yangını da ABD’nin toplam

Yazının Devamı

NATO’nun dikişleri sökülüyor

13 Ocak 2025

İkinci Dünya Savaşı sonrası, Avrupa’ya hakim olan “liberal-kapitalist” ekonomi-politik düzen yavaş yavaş geriliyor. Uluslar, liberalizmin “sınırsız özgürlük” olmadığını, “liberal-kapitalist” ekonomi-politik düzenin de her zaman kendi çıkarlarına işlemediğini fark ediyorlar. Uluslar, ABD güdümündeki NATO ve ABD icadı Avrupa Birliği’ne karşı kendi ulusal çıkarlarını korumak için milliyetçiliğin gerekli olduğunu da anladılar.

Bunlara ek olarak, haftaya bugün ABD başkanlık koltuğuna oturacak olan Donald Trump’ın da, ülkesinin Avrupa’yı Rusya’dan, Pasifik ülkelerini de Çin’den korumak gibi bir görevi olmadığı kanısını eklerseniz, önümüzdeki 4 (hatta belki de 10) yılı geçirmek için emniyet kemerlerimizi kontrol etmek gerekir!

“Yine mi bu karamsarlık?” dediğinizi duyar gibiyim.

Ama unutmamak lazım ki, gün doğmadan neler doğar; gecenin en karanlık anı şafağa en yakın anıdır. Şafağın atması için ortamın biraz kararması gerekebilir. Ortama biraz ayrıntılı bakalım:

Trump,

Yazının Devamı

İsrail’i kim yıkayacak?

9 Ocak 2025

Musevilikte de ölülerin törensel bir şekilde yıkanması gerekir. Bu, öleni günahlarından arındırmaz ama “öteki aleme” en azından bedensel olarak “temiz” gitmesi sağlanır. 

Yurdumuzda son günlerde fırtınalar estiren TRT yapımı Gassal dizisi, hepimize hayatla ölüm arasındaki ince çizgiyi yeniden hatırlattı. Kendi varlıklarının bile henüz farkında olmayan bebeklerin, İsrail’in soykırımına varan mezalimi sonucu donarak ölmesinin bizi düşünmeye sevk edemediği şeyleri, Gassal filminin afişindeki “Peki, beni kim yıkayacak?” sorusu aklımıza getirdi. Aynı operasyonun İsrail’de de yapılması, siyonist olan veya olmayan bütün Musevilerin kendilerine, hükumetlerinin işlediği bu katliamın kendilerini, ülkelerini ve hatta dini inançlarını nasıl etkilediğini sormaları gerekir. 

Musevilikte de inanların bedenlerini ve giysilerini yıkayarak kendilerini temizlemeleri emredilir. Museviler de ölülerini gömmeye hazırlamak için İbranice “Taharah” adı verilen gasil işlemini yapar. Bu sırada aile üyeleri, komşular

Yazının Devamı

Trump mı geliyor? Afet mi?

6 Ocak 2025

Tam iki hafta sonra, Donald Trump yeniden Beyaz Saray’a geliyor başkan olarak. Birinci gün yapacağı işler, imzalayacağı kararnameler şimdiden belli. Hatta ABD’den sınır dışı edeceği türde vizelere sahip yabancılar bile biliniyor.

Bilinmeyen tek şey; 20 Ocak akşama doğru, ABD’nin başına ne gibi işler açılacağı, Bakanlar Kurulu, bakanlar düzeyindeki genel müdürler, müsteşarlar veya başkanın özel danışmanları arasında nasıl bir ahenk oluşacağı. Veya oluşmayacağı...

Bir siyasal ekip içinde uyumlu bir çalışma atmosferi varsa, ne ala! Ancak, sadece ABD’de değil, herhangi bir siyasal ekip içinde, o ekiple, o ekibi işbaşına getirmiş olan siyasal akımın dışarıdaki mimarları, mühendisleri ve işçileri arasında, bırakın anlaşmazlığı, en ufak bir akortsuzluk varsa işte o zaman o ekibi (ve liderini) bir afet bekliyor demektir. Bu tür bir uyumsuzluktan söz ederek, ABD’yi iki hafta sonra nelerin bekleyebileceği sorusunu sormak istiyorum.

Steve Bannon’u hatırlar mısınız? Amerikalı bir medya yöneticisi, siyasi stratejist ve eski yatırım bankacısıydı. Trump’ın ilk

Yazının Devamı

Bunlar elbirliği ile İsrail’i yok edecekler

2 Ocak 2025

“Siyonizm nedir?” diye araştırırsanız, alacağınız en tarafsız tanım şu olabilir:

“Filistin’de bir Yahudi ulusunun geliştirilmesi ve korunması için bir hareket. 1897’de Theodor Herzl önderliğinde siyasi bir örgüt olarak kuruldu.”

Şimdilerde bu “hareket” adına yüzlerce kurum ve kuruluş var.

Siyonist Stratejiler Enstitüsü, sözüm-ona, “İsrail’in Yahudi karakterini ve demokratik doğasını” desteklemek için kurulmuş! Bar-Ilan Üniversitesi’nde araştırma koordinatörü olan, Birleşmiş Milletler programlarında yöneticilik yapmış Noa Lazimi isimli kişi, Israel Hayom sitesinde “İsrail’in “geliştirilmesi ve korunması” amacına uygun bir “bilimsel” makale yayınladı.

“Bilimsellik,” kurumun ve yazarın kendilerini tanıtımlarında geçen bir ifade. Yazıyı okursanız, “tarafsız uyarı” kisvesi altında, İsrail hükumetinin Türkiye’ye karşı kışkırtıldığını görüyorsunuz. “Düşmanımın düşmanı: İsrail, Türkiye’ye karşı Kürtleri desteklemeli mi?”

Yazının Devamı

2025 Nükleer Afet Yılı olabilir

30 Aralık 2024

Şurada yeni ümitler, yeni beklentilerle karşıladığımız yeni yıla daha bir gün kalmışken, bu yeni yılın sevinçten çok acı, mutluluktan çok keder vaat ettiğini söylemek ne kadar incelik ve diplomasi içerir bilemiyorum.

Ama burnumuzun dibinde, 450 gündür devam eden ve daha ne kadar süreceğini kimsenin bilemediği bir katliam, bırakın katliamı, bir soykırım sürerken… 7 milyon Musevinin yaklaşık yarısını oluşturan Siyonistlerin başlattığı ve 77 yıldır süren bu işgal, sürgün, cinayet felaketine 2 milyar Müslüman seyirci kalırken… Bilemiyorum insan nasıl ince, kibar, düşünceli ve diplomatik olabilir?

7 Ekim 2023’ten bu yana bir çoğumuz bilmediğimiz bir şeyi öğrendik: İsrail’i kuran, koruyan zihniyet, birinci günden, yani Osmanlı’yı parçalayarak İngiliz Yetki Alanına (Mandasına) konmuş bulunan Filistin’in “paylaştırılması” için BM’de karar alındığı 29 Kasım 1947 günü biliyordu ki, paylaştırma filan yoktur; sadece Siyonistlerin planladığı şey vardır. Bu planın tanımı, hala ABD ve batı

Yazının Devamı

“Hamas dağıldı, yerini çeteler aldı”

26 Aralık 2024

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, medyada ve sosyal medyada dolaşan yalan-yanlış haberleri düzeltmek için özel bir birim kurdu. Boşuna değil! 

X/Twitter, Instagram, Facebook gibi platformlarda gördüğümüz bir haberi, bir tıklamayla, binlerce, hatta onbinlerce kişiye ulaştırmak mümkün. Bu paylaşımın, gazetenin-televizyonun asla erişemeyeceği bir görüntülenme sayısına ulaşması işten bile değil. Okulda veya işbaşında yapılan eğitimde, iletişimciye öğretilen ilk şey, her haberi bir diğer kaynaktan, konunun önemine göre ikinci-üçüncü kaynaklardan doğrulatmanın zorunluğudur. Sosyal medya platformları, herkesi gazeteci yaptığı günden beri, ortalık doğrulatılmamış yanlış ve yalan haberden geçilmez oldu. 

Bununla başa çıkmanın kestirme yolu, size biraz toptancı görünebilir ama sosyal medyadaki “haber” görünümlü paylaşımlara, altında meşru bir haber kaynağına bağlantı yoksa, güvenmemek ve yayılmasına yardımcı olmamaktır. Sosyal medyanın adeta yalan ve çarpıtma, doğru bile olsa bağlamı dışında gönderme

Yazının Devamı