Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Televizyon sunucusu Prof. John Mearsheimer’a soruyor:

- “Rusya’nın Avrupa’ya saldırısı an meselesi mi?”

Profesör kendinden beklemeyeceğiniz bir kahkaha atıyor; “Bunu Macron ve Starmer mı söylüyor?” diye başlayıp, sonra da devam ediyor:

- “Eğer ciddi kişiler söyleseydi, bu soruya karşılık Rusya’nın stratejik hedefleri, silahlı kuvvetlerinin durumu ve bunun gibi şeyleri sıralardım. Ama Macron ve Starmer’ın sözlerine aldırış etmek gerekmez!”

Kuram sahibi, uluslararası ilişkiler teorisyeni, jeopolitik analizi bilim haline getirenlerden biri olan kişinin ağzından, Fransa Başkanı ve İngiltere Başbakanı için sarfedilmiş gerçekten ağır sözler. Macaristan Başbakanı Viktor Orban, “ateşkesten sonra Ukrayna’yı bir Rus işgaline karşı savunmak için” Avrupa Birliği ülkelerinin asker gönderme önerisini veto etti. Bu itirazda Orban yalnız değildi. İtalya, İspanya hatta Almanya, ABD terk ettikten sonra NATO’nun yerini alma projesine katılmakta çok gönülsüz davrandılar. Bunun üzerine İngiltere ile Fransa arasında “Avrupa ordusu” kurmak için bir yarış başladı. Buna “gönüllü ülkelerin koalisyonu” adı verildi; Türkiye’ye bile, 60 yıldır AB üyeliği için verilmeyen olumlu cevap vaadiyle, bu koalisyona davet edildi. AB davetiyesi iyi-güzel; hatta “Amerikasız bir Avrupa ordusu” fikri bile çok hoş… Ama karşısında ne saldırısı an meselesi olan bir Rusya var ne de ABD, NATO’daki patron rolünden tümüyle vazgeçmeye niyetli!

Haberin Devamı

Önce Ukrayna ile Rusya arasında Trump’ın gerçekleştirmeye çalıştığı ateşkes anlaşmasının, bütün maddeleri müzakere edilmiş ve imzaya hazır bir barış anlaşması metni ortaya çıkmadan mümkün olmayacağını anlamak için askeri uzman olmaya gerek yok. Rusya şu anda Ukraynalı sivillere karşı başlattığı katliam ve işgal savaşını kazanıyorken, neden ateşkese evet desin? Rusya, Kırım’ı çoktan ilhak etmiş ve işgal altında tuttuğu, halkının çoğunluğu etnik Rus olan 6 vilayette sözde referandumlar yaptırarak, bağımsızlık ilan ettirmişti. Rusya, isterse, bu 6 vilayetin sayısını 9’a çıkartabileceğini de gösterdi.

Haberin Devamı

Bu savaşın bitmesi için Ukrayna’nın;

(a) NATO’ya katılma niyetinden vazgeçmesi,

(b) NATO’nun Ukrayna ve Gürcistan dahil 2008 tarihli genişleme planını iptal etmesi,

(c) Ukrayna’ya verilmiş ağır silah ve teçhizatın geri alınması gerekiyor. Ukrayna, eğer NATO’nun, tabir yerinde ise, yutamayacağı 2008 lokması ortaya atılmamış olsaydı, Ukrayna bugün 2 bin 500’ü çocuk, 42 bin sivil, 56 bin asker kaybetmiş olmayacaktı. (Bu arada 35 bin Ukraynalı asker “kayıp”; ama bunların firar ettiği sanılıyor.)

Hadi Ukraynalılar, renkli devrimlerin coşkusu, Soros’un verdiği fonlarla yapılan yayınların heyecanı ile Rus saldırısına sebep olan adımları attı; peki bu savaşın kazanılmaz olduğunu anladıkları anda, İstanbul’da yapılan barış mutabakatından neden döndüler?

Döndüler çünkü Amerika’da Biden ile görüştükten sonra doğruca Kiev’e koşarak “Aman bu anlaşmayı imzalamayın, ABD ve AB arkanızda!” diyen o zamanki İngiltere başbakanı Boris Johnson’a inandılar. (BoJo, Damat Ferit Paşa hükümetlerinde Eğitim ve İçişleri Bakanlığı yapmış, İstanbul’un kurtuluşunda linç edilen Ali Kemal’in torunu idi.)

Haberin Devamı

Şimdi İngiltere, “Rusya’nın Ukrayna’da kazanacağı zaferinin sarhoşluğu ve Trump’ın Avrupa’nın savunmasından vazgeçmesi” sebebiyle, bütün Avrupa’yı işgalinin “an meselesi” olduğunu öne sürüyor. Fransa, bu kadar ani bir saldırı beklemiyor ama Avrupa’nın kendisini Rusya’ya savunmaya hazırlıklı olması gerektiği kanısında.

Burada komplo teorisi üretmeyelim, ama İngiltere’nin ve Fransa’nın Avrupa’daki en büyük silah imalatçısı ve ihracatçısı olduklarını, eğer “gönüllüler koalisyonu” kurulur ve ortaya bir Avrupa ordusu çıkarsa, bu ordunun teçhizatı ve silah ihtiyacını karşılamak için İngiliz ve Fransız dostlarımızın hazır olduğunu da hatırlayalım.

Prof. John Mearsheimer’ın her an bir Rus saldırısı sorusuna karşılık kahkahası kulaklarımdan gitmiyor.