Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ayşe Hanım Teyzem’in kafası karışmış...

“Varlık Fonu kuruldu, bankalar, uçaklar fona devredildi, diye sevineyim mi? Bu bankalar, uçaklar daha önce kimindi? Şimdi kimin oldu?”

“Ayşe Hanım Teyzeciğim” dedim. Fona devredilen varlıklar devletimizin varlıkları. Bu varlıklar halkın vergileriyle kurulmuş, alınmış. Halkımız adına bunları Hazine sahipleniyordu. Gelirlerini Hazine topluyor, bütçeye gelir yazıyordu.

Şimdi bu varlıklar ‘kamu varlığı’ olmaktan çıkarılıyor. Varlıkların gelirleri Varlık Fonu AŞ’nin kasasına girecek.”

Haberin Devamı

Bu fon, ‘süper’ fon

Ayşe Hanım Teyzem sordu: “Evladım, kamunun varlıkları nasıl oluyor da bir anonim şirkete devrediliyor?”

Anlatmaya çalıştım:

“Türkiye Varlık Fonu AŞ kamu kuruluşu değil de, özel hukuk kapsamında, ticaret kanununa tabi bir anonim şirket ama ‘imtiyazlı-ayrıcalıklı’ bir ‘süper anonim şirket.’

Fona devredilen varlıklar haczedilemeyecek, üzerine ihtiyati tedbir konulamayacak. Fon ve kuracağı şirketler ve alt fonlar da gelir vergisi, kurumlar vergisi, emlak vergisi ve ilgili yasalarda belirtilen diğer vergilerden muaf olacak.

Fon, serbest rekabete hiçbir biçimde açık olmayacak (tekel konumunda olacak), kamuya (diğer kamu kuruluşları benzeri şekilde) hesap vermeyecek (Bu nedenle de şeffaf olmayacak), doğrudan Başbakan’ın tasarrufu altında faaliyet gösterecek.

Vergi ödemeyeceği ve diğer kamu kaynaklarını da gelir olarak kullanacağı için, bir yanda kamusal gelir kaybına, diğer yanda, kamu zararına neden olabilecek.

Fonun denetimi Sayıştay denetimine (dolayısıyla da TBMM denetimine) tabi olmayacak. Denetimi yerli ya da yabancı ‘bağımsız denetim kuruluşları’ gerçekleştirecek.”

Ayşe Hanım Teyzem “İyi de... Bundan sonra ne olacak?” diye sordu.

“Ayşe Hanım Teyzeciğim” dedim, “Anlaşıldığı kadarıyla, ilk iş fon yönetimi fondaki varlıkları karşılık göstererek, yurtiçinde TL ile, yurtdışında dövizle borçlanmaya gidecekler.

Anlaşıldığı kadarıyla, Hazine, tahvil ve bono çıkararak yurtdışında doğrudan borçlanmaya gitmek istemiyor.

Bugüne kadar dış borcu özel sektör ve bankalar bulmuştu. Şimdi fon borçlanacak.

Haberin Devamı

Bizim “Varlığa Dayalı Menkul Kıymet“ (Vadımak), Gelir Ortaklığı Senedi ve Sukuk yoluyla borçlanma deneyimlerimiz var. Fon yönetimi, fona devredilen kamu varlıklarını karşılık göstererek kısa sürede borçlanmaya gidecek gibi bir beklenti var.”

Ayşe Hanım Teyzemin soruları bitmiyor ki... “Bu varlıklar eskiden devletindi. Varlıkların bir bölümünü fona devredince daha kolay mı borç para bulacağız?”

İstemeye istemeye, eski İstanbul Emniyet Sandığı hikâyesini hatırlattım.

Eskiden alt ve orta gelir grubu sıkışınca, bankalara giderek kolay kolay tüketici kredisi bulamazdı. Özellikle emekliler, yaşlılar için tek borçlanma imkânı İstanbul Emniyet Sandığı’ndan rehin karşılığı kredi almaktı. Cep saatini, bileziğini Emniyet Sandığı’na götürene, teminat karşılığı kredi verilirdi. Borcunu ödeyen saatini, bileziğini geri alır, ödemeyeninki satılırdı.

Üretim önemli...

Eskiyi hatırlatınca Ayşe Hanım Teyzemin suratı asıldı. “Son olarak söyle bakalım... Fonun borçlanarak bulduğu paranın bana yararı olacak mı?”

Haberin Devamı

“Ayşe Hanım Teyzeciğim” dedim. “Hükümetimizin önceliği altyapı yatırımları. Köprüler, Kanal İstanbul, hava meydanları, konut yapımı. Bunlar ülke için önemli. Ama kısa sürede gelir artışı sağlayamaz. Halkı mutlu edecek, gelirini artıracak, işsize iş sağlayacak yatırımlar, tarım ve sanayide üretim artışına imkân verecek yatırımlardır.

Ümit edelim ki fonun iç ve dış borçlanmayla bulacağı imkânlar, üretimi artıracak yatırımlarda kullanılır. İşte o zaman Ayşe Hanım Teyzem de mutlu olur.”