Cumhuriyetin ilanı, Türk ulusunun var olma ve bu topraklara sahip olma mücadelesinin önemli bir temel taşıdır ama “mücadelenin son durağı” değildir. “Milli Mücadele” Cumhuriyet’in ilanından sonra da her alanda devam etti. Günümüzde de devam ediyor.
Milli Mücadele, Türklerin var olma veya yok olma mücadelesidir.
Biz Cumhuriyet Bayramı’nı kutlarken, hem Cumhuriyet’in ilanından önce, hem de ilanından sonra devam eden mücadeleyi kutluyoruz. Bu “mücadele”de görev alanları, başarı sağlayanları hatırlıyor, onların başarılarını alkışlıyoruz. Geçmişe dönük hatırlamalar, kutlamalar, alkışlar yetmiyor... “Milli Mücadele”yi sürdürmeye mecburuz... Bu mücadeleyi sürdüremez, sürdürmede başarılı olamazsak, gene “yok olma” tehlikesiyle karşılaşabiliriz.
Sorumluluklarımız var
Cumhuriyet bayramlarını başımız dik, gönlümüz ferah kutlayabilmek için yapmamız gerekenleri unutmayalım.
(1) Ekonomik bakımdan güçsüz olan Türkiye varlığını sürdüremez. Ekonomik olarak güçlü olmak, daha fazla üretmekten geçer. Ekonomik güç, askeri güç, siyasi güç demektir. Ülkenin güven içinde ve saygın olmasını sağlar.
(2) Mustafa Kemal’in başlattığı devrimleri, çağdaş olma çabasını sürdürmek zorundayız. Bunun yolu, güçlü eğitim, güçlü hukuk sistemi, din ile devlet işlerinin ayrılmasından geçer.
(3) Halkımızın yaşam şartlarını ve kalitesini geriye götürecek yerde, ileriye taşımaya mecburuz.
Atatürk 15 yıllık sürede halka bir yaşam biçimi olarak Cumhuriyet’i anlattı. Neler yapılabileceğini gösterdi.
İleriye gitmeye mecburuz
Din ve devlet işleri Cumhuriyet döneminde birbirinden ayrıldı.
Bu dönemde Türk halkı Batı alfabesiyle eğitime yöneldi. Bu dönemde kılık kıyafette çağdaşlaşma yaşandı. Bu dönemde hukuk sisteminin altyapısı kuruldu. Ülkenin temel altyapısı ve sanayi üstyapısına el atıldı.
Birinci 5 Yıllık Sanayileşme Planı döneminde devletin kıt imkânlarıyla çok sayıda sanayi tesisi kuruldu. Üretime başladı. Temel sanayi tesisleri devletin kıt imkânlarıyla kuruldu. Tarım alanında da devlet üretimi artırmak, tarımı yapılandırmak için devlet üretme çiftlikleri kuruldu. Devlet üretme çiftlikleri örnek tarım işletmeleri olmaları yanında tohum ve damızlık üretimini de başlattı. Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk 15 yılında eğitim kuruluşları, sağlık kuruluşları, hukuk yapısı, Meclis’i, sanayisi, sanatı, giyimi ve kuşamıyla oluşturmaya çalıştığı “yaşam biçimini” Atatürk’ten sonraki sürede devam ettirmek mümkün olamadı.
Cumhuriyet yaşam biçimi
Bu ülkenin çağdaş toplumlar arasında yer alabilmesi, halkın çoğunluğunun Cumhuriyet’in bir yaşam biçimi olduğunu kabul etmesi ve bunu benimsemesiyle mümkün olabilecek.
Cumhuriyet fazilettir. Fazilet insanın ahlaki olarak iyiye yönelmesi, ruhsal yetkinliktir. Cumhuriyet’in fazilet ve bir yaşam biçimi olduğuna inananlar Atatürk Cumhuriyet’ini yaşatabilir.
Milli Mücadele’ye katılan babasının İstiklal Madalyası’nı taşıma hakkına sahip bir Cumhuriyet çocuğu olarak bunları her yıl hatırlatmaya çalışıyorum.
İnşallah çocuklarımız, gençlerimiz Cumhuriyet’in önemini, değerini anlayarak, ülkemizi, insanlarımızı daha iyiye götürmeye çaba gösterir.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.