Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Betam tarafından, ocak, şubat ve kısmen gerçekleşen mart ayı öncü göstergeleri ile hesaplanan ekonomik büyüme tahminine göre, bu yılın ilk çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre ekonomi yüzde 7.2 büyüdü.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre, 2017 yılının son çeyreğine göre, 2018 yılının ilk çeyreğindeki büyüme ise yüzde 1.4 oranında.

(Betam, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırma Merkezi’dir. 2008 yılında kurulan Seyfettin Gürsel yönetimindeki merkez büyüme tahminleri ve değerlemeleriyle tanınıyor.)

Haberin Devamı

Şimdi denilecek ki, “Büyüme, ekonominin sağlık göstergesidir. Üretim artışı, istihdam artışı, gelir artışı, refah artışıdır. IMF raporlarına göre bile Türkiye’nin 2018 yılı büyümesi yüzde 5’in üzerinde olacak... Böyle büyüyen ekonominin sorunu olur mu? Böyle büyüyen ekonomide döviz, enflasyon, faiz yükselir mi?”

Tek bir pencereden bakarak ekonomide olan biteni anlamak mümkün değil. Ekonominin ön pencereden görünümü ile arka pencereden görünümü farklıdır.

Ön pencere nasıl?

Ön pencereden bakılırsa ekonomimiz “Gül bahçesi”.
- Ekonomi büyüyor. Büyüme beklenenin üzerinde.
- Türkiye dış borçlarını döndürüyor. Bugüne kadar kamu, bankalar, özel sektör dış borç taksitlerini, faizlerini ödemekte gecikmedi.
- İthalat sınırlama olmadan devam ediyor. İsteyen istediği malı ithal ediyor. Piyasada kıtlığı olan ithal malı yok.
- Döviz bulamadığı, ithalat yapamadığı için üretimini durduran işletmeye rastlanmadı.
- Maliyet yükseldi ama, Hazine, bankalar, reel sektör dış kredi kullanmaya devam ediyor.
- İsteyen serbest piyasadan, istediği kadar döviz satın alıyor. İsterse işinde kullanıyor. İsterse bankada döviz hesabına ekliyor. İsterse cebinde taşıyor.
- Borsa şirketleri (büyük şirketler) ile bankaların açıkladıkları bilançolara göre kârlılık durumları iyi.

Böyle bir tabloda “Ekonomide sorun var” denilebilir mi?

Arka pencere farklı

Arka pencereden ise görünüm farklı. Ön pencereden görülen “gül bahçesi”ne su gelemez oldu.

- Normal kanallardan ekonomiye döviz girişi durdu. Yılda 50 milyar dolar, ayda 4 milyar dolayında cari açığımız (döviz açığımız) var. Ekonominin çarklarının dönebilmesi için doğrudan sermaye olarak gelen dövizlerle, hisse senedi ve Devlet İç Borçlanma Senedi almak için gelen dövizlerle bu açığı kapatıyorduk.

Haberin Devamı

- Büyüme üretime bağlı büyüme değil, dış borçlanmaya, ithalata, büyük kamu projeleri ile konut yatırımlarına ve tüketime dayalı. Makine ve teçhizat yatırımları büyük ölçüde kamu projeleri ve inşaatın gereği yatırımlar.

Açık anlatımla dış kaynaklar, üretimi artıracak, döviz geliri yaratacak alanlarda kullanılamadığından, büyümenin sürdürülebilmesi büyük kamu yatırımlarında, konut yatırımında, ithalatta, tüketimde artışa bağlı.

- 2017 yılında, dış ticaret açığımız 75.7 milyar dolar oldu. Turizm gelirleri ve diğer gelirlerle açığın yükünü hafifletemiyoruz. 12 ayda ithalat yüzde 17.7 arttı.

- 2018’de, ithalat artışı hızlandı. Geçen yıla göre ithalat artışı yüzde 20.8 oldu.

- Dış ticaret açığı büyüyor. İlk 4 ayda açık yüzde 55.2 büyüdü. Açık 17.6 milyar dolardan 27.3 milyar dolara yükseldi.

Haberin Devamı

- İlk 4 ayda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 74.2’den yüzde 66.8’e geriledi.

- İthalat dışında da döviz talebi canlı. Bankalardaki döviz hesapları yılbaşından beri 5.2 milyar dolar arttı. Halkın yastık altı döviz birikimi artışını bilmiyoruz.

Sorun: Döviz açığı

Sorunumuz döviz açığı. Döviz girişi kesilmeden, döviz girişinin devam edeceği güvencesiyle, dış kaynaklara dayalı olarak işletilen çarklar, döviz girişi yavaşlayınca, dönemez oluyor.

Yapısal değişim zaman alır. Kısa sürede çözüm için iki yol var; (1) Döviz girişinin eski boyutlarda olmasa da devamını sağlayacak düzenlemeler yapmak. (2) Döviz talebini sınırlamak için tedbirler almak. Doğru olan düzenlemelerle tedbirleri bir arada uygulamaya koymak.

Önümüzde seçim dönemi var. Seçim dönemini ve seçim sonu yeni düzene geçiş dönemini kazasız belasız atlatmak zorundayız.

Döviz girişlerinin ne ölçüde yavaşladığını, yabancıların hisse senedi ve Devlet İç Borçlanma Senedi satın almak için getirdikleri dövizlerdeki değişim gösteriyor.

Yılbaşından bu yana Devlet İç Borçlanma Senedi satın almak için ülkeye giren net döviz 1.3 milyar dolar. Buna karşı borsadan çıkan net döviz 810 milyon TL. Bu iki kaynağın ekonomiye net katkısı sadece 522 milyon dolar.

İktisatçı Ege Cansen der ki, “İktisat politikalarının hedefi geleceği ‘tasarlamak’tır. İktisatçının derdi ise, ‘yarına’ ışık tutmaktır.

Bu yüzden iktisatçılar yaşadıkları günün keyfini çıkaramaz.

Ancak unutmayalım, “Neyin ne olduğu” bilinirse, ekonomiyi daha sağlıklı değerlendirmek, sorunlara gerçekçi çözümler getirmek mümkün olabilir.