Döviz açığımız, yani cari açığımızı küçültmek için ekonominin frenine basılmıştı. Ekonomi bu yıl canlanmaya başlayınca döviz açığı gene artışa geçti. Eylülde açık yıllık 39 milyar dolara ulaştı. Aralık sonu 44 milyar dolar olması bekleniyor. Bu, milli gelirin yüzde 5.4’ü demek.
Açık 2013’te 63 milyar dolardı. Frene basılınca 2016’da 32 milyar dolara kadar gerilemişti. Olağan döviz gelirleri ile giderleri arasındaki açığa cari açık diyoruz. Olağan döviz giderlerinin ana kalemi ithalat harcamaları, olağan döviz gelirlerinin ana kalemleri ise ihracat ve turizm gelirleridir.
Ülkede dövizin bulunur olması ve fiyatı (1) Cari açığın büyüklüğüne, (2) Açığı finanse edecek ölçüde dövizin ülkeye girmesine bağlı.
Ekonomimizin yıllık döviz ihtiyacı tartışılırken “cari açık + yıl içinde vadesi gelen dış borçlar” gündeme gelir. Döviz kıtlığında vadesi gelen döviz borçlarını yenilemek güç olsa da mümkün. Ama döviz kıtlığı nedeniyle cari açık finanse edilemezse ekonomide çarklar durur.
Kalıcı döviz önemli
Cari açık, döviz açığı (1) Doğrudan yabancı sermaye girişiyle, (2) Hisse senedi veya devlet iç borçlanma senedi almak için ülkeye gelen sıcak parayla ve (3) Döviz kredileriyle finanse ediliyor. Bu 3
Kırmızı et üretimi ilk 9 ayda, geçen yıla göre yüzde 12 geriledi. Üçüncü üç aylık dönemde kırmızı et üretimindeki gerileme yüzde 23 oranına ulaştı.
Geçen yılın ilk 9 ayında 902 bin ton kırmızı et üretilmişti. Bu yıl 794 bin ton üretildi.
Geçen yılın ilk 9 ayında sığır eti üretimi 810 bin tondu. Bu yıl 691 bin tona geriledi.
‘Besici eti ucuza satsın’ diyerek et ithal ettikçe, içeride besiciliği yok ediyoruz. Et ithalatına kapı açtıkça, içeride üretim geriliyor.
Bugüne kadar ithalatla besicileri terbiye etmeyi savunanların göremedikleri şu: İçeride kırmızı et üretim maliyetleri yüksek. Üreticinin et fiyatını ithal fiyatına düşürmesi demek zarar etmesi demek.
İthalat kapısı açılınca fiyatlar maliyetin altına inecek endişesiyle besiciler hayvanları kesiyor. Hayvan kesimi artınca fiyatlar biraz düşüyor. Fakat kesilen hayvanların yerine yenileri yetişmeyince fiyatlar gene tırmanışa geçiyor. Bundan önce kaç defa oldu. Ama hayvan üreticilerini ithalatla terbiye etme sevdası bitmedi.
“Aç kapıları, sıfırla gümrüğü, getir ithal eti... Bak et fiyatları nasıl ucuzluyor... Enflasyon nasıl düşüyor” şeklinde kolay çözümler yok.
Dolarla besleniyorlar
Benzin ve mazot fiyatı artınca genelde bir otomobilin deposunun kaça dolacağı hesaplanır. Tabii ki, ulaşım giderlerindeki artış önemlidir ama, daha da önemlisi mazot fiyatındaki artışın tarım ürünleri maliyetlerinde artışa yol açmasıdır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) sektör raporuna göre geçen yıl 27 milyon tona yakın petrol ürünü tükettik. Bunun 22 milyon tondan biraz fazlası motorin. Motorinin ise 2 - 3 milyon tonu tarımda kullanılıyor.
Motorin fiyatı yılbaşında 4.58 TL idi. Son zamlardan sonra 5.05 TL. oldu. Motorine yılbaşından bu yana 50 kuruşa yakın zam geldi.
Tarım kesiminde 3 milyon ton motorin tüketiliyor ise, demek ki, yılbaşından bu yana motorin tüketenlerin maliyetlerinde en az 1.5 milyar TL artış oldu.
Motorin zamları önce tarım kesimindeki üreticileri üzüyor, sonra tarım ürünlerinde fiyat artışına yol açıyor.
Tarımda motorin fiyatlarındaki artıştan, öncelikle buğday, arpa, pamuk ve ayçiçeği üretenler etkileniyor. Çünkü bu ürünleri yetiştirenler yüksek miktarda motorin kullanıyorlar.
Destek gelecek yıl
Günümüzde sağlıklı yaşam arayışında, her yaşta kadınlar ve erkekler, kendilerine göre spor yaparak vücutlarını çalıştırmaya, diyet denilen yeme içme disiplinine dikkat etmeye çalışıyorlar.
Bu sektörün giderek büyüyen bir ekonomik boyutu var. Sağlıklı yaşam için yapılan harcamaların ülkemizde yılda 15 milyar TL’nin üzerine çıktığı tahmin ediliyor.
Sağlıklı yaşam programlarının önemli bölümünü fiziksel aktiviteler, egzersizler oluşturuyor. Diğer bölümü ise sağlıklı beslenme.
Sağlıklı beslenme kilo almayı da, kilo kaybetmeyi de önleyen, insanın yeterli beslenmesine imkân veren beslenmedir.
Günümüzde üniversitelerimizde, sağlıklı beslenme uzmanları yetiştiriliyor. 64 üniversitemizin sağlık bilimleri bölümlerinde “Beslenme ve Diyetetik” eğitimi veriliyor. Eğitim en az 4 yıllık. Daha sonra lisansüstü ve doktora çalışmaları var.
“Nedir bu diyet fırtınası öğrenelim de önce Milliyet’te yazarız, sonra NTV’de halka anlatırız” diyerek Berfu Güven’le beraber diyet uzmanlarından Abdullah Mollamemişoğlu ile sohbet ettik. Abdullah Mollamemişoğlu Haliç Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümü mezunu.
Sağlıklı beslenme önemli
Milli Müca-dele’den sonra Mustafa Kemal ve Millet Meclisi’nin gerçekleştirdiği devrimler, çağdaş, laik bir ülke olmanın yollarını açtı. Mustafa Kemal, ülkede sermayenin olmadığı günlerde ‘çaresizliğe teslim olmadan çözüm üreten’ devlet adamıdır, liderdir.
Yokluklar döneminde, tarımda, sanayide üretimin başlatılabilmesi ve sürdürülebilmesi çok önemlidir. Unutmayalım, Atatürk döneminde tarımda da, sanayide de yatırım ve üretim devlet tarafından başlatılmıştır. Sanayi tesislerinin denetimi ve mali yapılarını düzenlemek amacıyla Sanayi Ofisi ve Sanayi Kredi Bankası, yer altı ve doğal kaynakları işlemek ve elektrik enerjisi üretmek için de Etibank kuruldu.
Top tüfek yapıyorduk
1936’da Kırıkkale’de barut, tüfek ve top (MKEK) tesisi işletmeye açıldı. Uşak Şeker Fabrikası’nın işletmesi İş Bankası’na devroldu, ardından da Türkiye İş Bankası ve Ziraat Bankası’nın ortaklığıyla Eskişehir ve Turhal şeker fabrikaları inşa edildi.
1930’da Nuri Kıllıgil silah üretmeye, 1935’te Nuri Demirağ uçak, Şakir Zümre tabanca yapmaya başladı. Bunlar özel sektörün öncü üretim tesisleri oldu.
1936’da toplanan Endüstri Kongresi’nde İkinci Beş Yıllık Sanayileşme Planı kabul edildi. (İkinci Dünya Savaşı nedeniyle bu
Sanayi üretimdeki artış, yılın üçüncü çeyreğinde büyümenin (GSYH artışının-milli gelirdeki büyümenin) %10’un üzerine çıkacağını, yıllık büyümenin % 6‘nın üzerine çıkacağını işaret ediyor.
Sanayi üretim endeksi eylül ayında bir önceki aya göre %10 .4 oranında arttı. Yılın üçüncü çeyreğinde sanayi üretim endeksindeki (arındırılmamış endeksteki) artış %13.7 oldu.
Sanayi üretimi büyümenin lokomotifi. Sanayi üretimdeki artış, büyüme oranını yükseltiyor.
Bu yılın ilk çeyreğinde ekonomi %5.2 oranında, ikinci çeyreğinde %5.1 oranında büyümüştü. Üçüncü çeyrekteki büyümeden sonra ekonomi yavaşlasa da dördüncü çeyrekte %4 dolayında büyüse de yıllık büyüme oranı tahminlerin üzerine çıkacak.
Orta Vadeli Program’da hükümetin büyüme tahmini olan %4.4’ün çok üzerinde bir büyümenin gerçekleşme olasılığı var.
Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi temmuzda %14.5 arttıktan sonra, ağustosta yavaşlayarak %5.3‘e gerilemişti. Eylülde tekrar artış gösterdi, endeks %10.4 oranında arttı.
Dayanıklı tüketim malı üretimindeki %36.5 oranındaki büyüme, sanayi üretim endeksinin beklenenin üzerinde artmasına yol açtı.
Dayanıklı tüketim malı üretimindeki artışın, hükümetin uyguladığı teşviklerin bitmesi önce
Merkez Bankası dolar fiyatında aşırı yükselmeyi sınırlandırmak için döviz piyasasında “düzenleyici” değil de “yönlendirici” tedbirler alıyor.
Dolar fiyatı, ülkeye döviz girişlerinin az ve çok olmasından, ülkedeki enflasyon oranından, içeride dolara olan talebin büyüklüğünden etkileniyor.
Döviz girişleri beklenen büyüklükte değil. Enflasyon beklentilerin üzerine çıktı. Dolar fiyatı kıpırdayınca, daha fazla artar endişesiyle dolara talep arttı.
Bunun içindir ki dolar fiyatı 3.90 TL’ye doğru yükselirken, Merkez Bankası, piyasaya “Ben varım” mesajını vermek için bazı tedbirler açıkladı.
Merkez Bankasının açıkladığı tedbirlere Amerika’nın vize sınırlamasını kaldıracağı haberi de eklenince dolar fiyatındaki tırmanış durdu. Dolar fiyatı aşağıya inmeye başladı.
Dış ticaret açığı büyüyor
Dolar fiyatı neden yükseliyor? Normal olarak Türkiye’de dolar fiyatının artmasının nedeninin dünyada doların değer kazanması olması gerekir.
Dolar endeksi temmuz ayından bu yana 94’ün altında. Eylülde 91’e kadar geriledi. Dün gene 94’lerdeydi.
Bugüne kadar denizlerde petrol aramasında kiralık sondaj gemileri ve platformları kullanıyorduk. Bundan sonra kendi sondaj gemimiz de aramalara katılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak TPAO’nun 200 milyon dolara satın aldığı Güney Kore Hyundai yapımı DeepSea Metro2 adlı sondaj gemisinin yılbaşından sonra Akdeniz’de KKTC ve Türkiye karasularında sondaja başlayacağını açıkladı. Gemi 3.500 metre su derinliğinde 12 bin metre derine inme kapasitesine sahip.
Bizim denizlerde petrol arama faaliyetimiz Ege’de başladı. Ama şimdilerde Ege’yi unuttuk. Karadeniz ve daha sonra Akdeniz öne çıktı. TPAO’nun petrol arama girişiminin ilginç hikâyesi var.
TPAO, sismik araştırma yapmak, sondaj ve üretim kuyusu açmakla sorumlu devlet kuruluşu. 1954’te milli petrol şirketi olarak kuruldu. Arama, sondaj, üretim, faaliyetleri dışında rafineri, taşıma, pazarlamada faaliyet gösterirken, 1983’te kolları ve kanatları kesildi. Sadece arama, sondaj ve üretim faaliyeti göstermesine karar verildi.
1974’te açıldık
TPAO Doğu Anadolu’da petrol ararken, denizlerde petrol arama konusu 1974’te gündeme geldi. Yunanistan Ege’de 1961’de sismografik araştırmalar ve petrol arama faaliyetlerine başlamıştı.