Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kasım ayı ihracat artışını açıklayınca sevindik. Ama ertesi gün Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, kasım ithalatını açıklayınca gördük ki, ithalat artışı, ihracat artışının önünde koşmaya devam ediyor.
Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre;
İhracat, yüzde 11.02 artarak 14.2 milyar dolar,
İthalat, yüzde 21.10 artarak 20.5 milyar dolar,
Dış ticaret açığı, yüzde 52.43 artarak 6 milyar 287 milyon dolar oldu.
Son 12 aylık dönemde (kasımdan - kasıma),
İhracat bir önceki yıla göre yüzde 10.3 artarak 156 milyar 46 milyon dolara,
İthalat yüzde 15.6 artarak 229 milyar dolara,
Soğuklar başladığında şifalı otlara ilgi artar. Şifalı otlar genelde “tıbbi aromatik bitkiler” olarak adlandırılıyor. Sağlıklı ve sürdürülebilir yaşam arayışı günümüzde “İyi Yaşam” olarak adlandırılıyor. İyi yaşamın amacı daha sağlıklı, daha güzel, daha uzun yaşam...
Doğal ve bitkisel beslenme, “İyi Yaşam”ı destekliyor. Çünkü bitkiler sürdürülebilir yaşam için gerekli olan oksijeni ve besini sağlayarak sağlığı koruyabiliyor.
Modern tıpta kullanılan pek çok ilaç bitkilerden elde ediliyor. Şifalı otların, bitkilerin tedavi amaçlı olarak (tıbbi bitkilerle tedavi), alternatif tıp (tıbbi tedavi) yerine değil, “tamamlayıcı tıp” alanında kullanılması gerekiyor.
Büyük bir pazar
Şifalı otlar diye küçümsüyoruz ama dünyada 100 milyar dolarlık bir tıbbi aromatik bitkiler pazarı var. Dış ticaret büyüklüğü 12 milyar dolar. Türkiye’de tıbbi aromatik bitkiler pazarı 2.5 milyar TL’lik kısmı bitki olarak, 1.5 milyar kısmı işlem görmüş olarak 4 milyar TL büyüklüğünde. Bu rakamlara pazarlarda ve manavlarda satılan şifalı otlar dâhil değil.
Türkiye’de şifalı otları satan 6.500 aktar var. Şimdilerde aktarlara eczaneler ve sadece işlenmiş ürün satanlar da rakip oldu. Bunlara medikal (tıbbi) market deniliyor.
Hane halkının finansal varlıkları eylül ayı sonunda 1 trilyon 150 milyar TL’ye, finansal yükümlülükleri ise 541 milyar TL’ye ulaştı. TCMB kasım ayı Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan bilgilere göre:
Finansal varlıklar geçen yılın aynı döneminden bu yıla % 17.9 oranında artarken, finansal yükümlülükler % 16.6 oranında arttı. Finansal varlık artışı, yükümlülük artışının üzerinde. n Finansal yükümlülüklerin varlıklara oranı % 47.5’ten % 47.0’ye geriledi.
Hane halkının toplam finansal varlıklarının % 46.5’i TL mevduat hesaplarında, % 29.4’ü yabancı para mevduat hesaplarında. TL ve yabancı para mevduat hesaplarındaki finansal varlıklar toplamın % 75.9’unu oluşturuyor. Bu oran bir yıl önce % 76.8 idi. Yabancı para mevduatın payı bir yılda % 27.0’den % 29.4’e yükseldi.
Halk mevduata güveniyor
Halkımız finansal varlıklarını TL ve döviz mevduat faizlerinin göreceli olarak düşük olmasına rağmen, güvence ve likidite özelliklerini dikkate alarak bankalarda tutmaya devam ediyor. Diğer alternatif yatırım alanlarına ilgi artmıyor. Bankalardaki altın mevduatın dolar olarak büyüklüğü bir yılda 3.4 milyar dolardan 5.5 milyar dolara yükselmiş görünüyor ama bu yükselişte altının bir yılda değer artışı
Bu ne büyüme? Bu ne moral bozukluğu?
Bu yıl ekonominin % 7 dolayında büyüyeceğini en kötümserler bile kabul eder oldu.
Nasıl büyüyecek? Hacim olarak büyüyecek de... Acaba döviz fiyatındaki artış ve enflasyon karşısında reel olarak gelirlerde büyüme ne olacak? Bunları bir yana atalım. Büyüme olacak.
Yılın üçüncü 3 aylık döneminde sanayi üretiminde % 13.4 artış gerçekleşti. 2016 yılında FETÖ belası nedeniyle gerileyen sanayi üretimin baz etkisi son 3 aylık üretim artışını büyüttü ama, yılın ilk 9 ayında geçen yıl % 1.8 olan sanayi üretim endeksi bu yıl % 5.6 oldu.
Son olarak TCMB’nin açıkladığı imalat sanayii kapasite kullanım oranı kasımda 79.9’a ulaşmış durumda. Son 3 aydır 79’un üzerinde. 2008’den bu yana böyle yüksek kapasite kullanım oranına hasret kalmıştık.
Demek ki sanayide üretim artışı var. Ve devam ediyor.
Büyüme devam ediyor
İşte bu iki gösterge, yılın üçüncü 3 aylık döneminde, büyümenin % 10’un üzerine çıkacağını, yılın tamamında büyümenin % 7 dolayında olacağını işaret ediyor...
Dünyada petrol fiyatları tırmanışını sürdürüyor. Şimdilerde petrolün varili 63 dolarlarda. Petrol fiyatındaki artış önce döviz giderimizi artırıyor. Sonra içeride maliyetleri, fiyatları artırıyor.
Hem döviz, hem TL olarak cebimizden çıkan para artıyor. Halkın cebinden çıkan para dolara dönüşerek yurt dışına çıkıyor. Petrol fiyatı arttıkça yurt dışına transfer daha da artıyor
Dünyada petrol fiyatlarının gerilemesi bizin döviz giderlerimizin yılda kabaca 30 milyar dolar küçülmesine imkân verdi. Petrol fiyatındaki kıpırdama, hemen döviz giderlerimizi artırmaya başladı. Geçen yıl 9 ayda enerji faturamız 19.5 milyar dolardı. 9 ayda 26.5 milyar dolar oldu.
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu‘nun (EPDK) verilerine göre geçen yıl 40 milyon ton petrol ve petrol ürünü ithal ettik. İthalatın 25 milyon tonu ham petrol, 12.5 milyon tonu motorin, kalanı uçak yakıtı ve diğer petrol ürünleri.
Motorinin ağırlığı var
Petrol Sanayicileri Derneği (PETDER) verilerine göre geçen yıl 3 milyon ton benzin, 12.5 milyon ton motorin, 1.5 milyon ton uçak yakıtı tükettik. Dünyada petrol fiyatı artınca bizde de benzin ve motorin fiyatı artıyor. Tüketicinin benzine ödediği paranın % 64’ü, motorine ödediği paranın % 49’u
Türkiye’de elektrik enerjisinde eylül ayı itibarıyla kurulu güç 81.520 MW. Bunun % 7.6’sı, 6.201 MW’lık kısmı Rüzgâr Enerjisi Santrallerinin (RES) kurulu gücü. Gene eylül ayı itibarıyla elektrik üretiminde RES’lerin payı % 6.0 oranında. 2016 yılında toplam elektrik üretimi 275 milyar kWh idi. RES’ler 15.5 milyar kWh elektrik üretti.
İşletme halindeki RES’lerde rüzgâr türbin sayısı 6.200‘ü buldu. İnşa halindeki türbin sayısı 861 olarak açıklandı. 3.221 Türbine de lisans verilmiş durumda.
RES yatırımları hakkındaki bilgileri TÜREB, Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği’nin 2017 Temmuz raporundan aktarıyorum.
RES’lerde Ege önde
İşletme halindeki türbinlerin % 39’u Ege, % 35’i Marmara, % 19’u Akdeniz, % 9’u İç Anadolu, % 3’ü Karadeniz bölgesinde. İllere göre dağılımında İzmir ili en fazla türbinin işletmede olduğu il. Toplam türbinlerin % 20’si İzmir’de, % 37’si Balıkesir’de, % 11’i Manisa’da, % 6’sı Hatay’da, % 5’i Çanakkale’de.
Santrallerin, RES yatırımcılarının büyüklüğü türbin sayısına göre değil, kurulu güç büyüklüğüne göre belirleniyor.
İşletme halinde 152 santral var. İşletme halindeki santrallerin en büyükleri olan 5 santralde kurulu güçte önde gelen gruplar sırasıyla Polat, Demirer,
Bitcoin (Bitpara) konusunda ilk yazıyı Milliyet’te 2013 Nisan ayında yazmıştım. O tarihte bir Bitpara 134 dolardı.
Bitpara bu ayın 11’inde 5.719 dolardan işlem görüyordu. Geçen yıl bu günlerde 750 dolar olan Bitpara, bu yıla 2.500 dolardan başladı. Eylülde 4.950 dolardı. Ayın 11’inde 5.719 dolara satılırken birden gene yükselişe geçti. Dünkü pazar sabahı piyasa 8.805 dolardan açıldı. Bu yazı yazılırken fiyat 9.028 dolar olmuştu. Kısa sürede bu kadar değer kazanan başka bir para birimi olmadığı için de Bitpara’ya ilgi giderek artıyor.
Kim çıkarır? Kim alır, kim satar? Kim buna sanal paraya güvenerek hakiki parasını bağlar? Öğrenebildiğim kadarı ile anlatacağım. Bilgisayar ortamında çok sayıda sanal para işleme konuldu. Biri öne çıktı... 2009’da kendini Satoshi Nakamoto diye tanıtan ve daha sonra ortalıktan yok olan bir dahi Bitpara sistemini kurdu. Nasıl ki kurucusu “gölge” kurucu ise, sistem de bütünü ile “gölge” sistem. Sistemin sorumlusu kim, merkezi nerede, hesaplarını kim denetliyor, paralar nereye gidiyor belli değil.
Bitpara sistemi kurulduğunda havuza belli miktarda sanal para konuldu. Sistem yönetimi (kimler ise) zaman zaman internet aracılığı ile çok zor bilgisayar
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, zincir marketlerin hızla büyümesi sonucu son 10 yılda 75 bin bakkalın kapandığı, bakkal ve büfe sayısının yüzde 31 azalarak 240 binden, 165 bine düştüğünü açıkladı. Küçük esnaf olarak nitelendirilen bakkalların, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi.
Ülkede 1 milyon 700 bine yakın esnaf ve sanatkar var. Esnaf ve sanatkarlar arasında önde gelenler ise bakkallar ve büfeler. 170 bine yakın bakkal ve büfeci var. Daha sonra 110 bin minibüsçü, 90 bin erkek ve kadın kuaförü geliyor.
Nüfus artarken, perakende harcamaları artarken bakkal ve büfe sayısının azalmasının nedeni, perakende sektöründe zincir marketlerin sayılarının artması. Yerlisi ile yabancısı ile, ucuzcusu ile zincir marketler ‘organize perakendeci’ler olarak tanımlanıyor. Bakkallar ise ‘geleneksel’ perakendeci.
Market sayısı artıyor
Perakende cirosunun 2018 yılında 880 milyar TL dolayında olacağı tahmin ediliyor.
Şimdilerde gene de geleneksel perakendecilerin payı yüksek. Büyük şehirlerde geleneksel perakendeci sayısı ve güçleri azalıyor ama Anadolu’da hala geleneksel perakendeci hakim durumda.
Toplam perakendede geleneksel perakendecinin payı yüzde 67, organize