Cumalıkazık, Uludağ'a yaslanmış, yeşillikler arasında, 700 yıllık bir köy.
3 yıl önce - bir bakıma - "keşfedilmiş!"
Belediye, özel idare, odalar ve ÇEKÜL Vakfı el uzatmışlar. Hepsi birer tarih olan evler, aslına sadık kalınarak onarılmış.
Çivit mavisi, sarı, mor, yeşil evlerin yüzlerce yıllık ahşap - demir işlemeli kapıları önüne sergiler kurulmuş. Köyün hormonsuz domatesleri, harikulade incirleri, doğal balları, reçelleri, turşuları satılıyor. Evlerin taş fırınlarında cevizli, üzümlü, koca koca köy ekmekleri yapılıyor. Sacda lor peynirli mis gibi gözlemeler... Köpüklü ayran, kekikli zeytin... En eski yöntemlerle yapılmış saf zeytinyağı... Tulumda tereyağı...
Müzeli köy
Belediyeye ait evlerden biri lokanta yapılmış.
Kerevetler, yer sofraları, minderler...
Grup grup gençler, çıplak ayak bağdaş kurmuş çay içip bu lezzetlerle kahvaltı yapıyorlar. Bir grup İstanbul'dan gelen mimar, kapı kulplarına, temel çivilerine kadar incelemişler. Bu yüzlerce yıllık evler, depremde beşik gibi sallanmış ama yıkılmamışlar. 300 yıllık camisi de öyle...
Köyün bir de müzesi var. Eskiden kullandıkları ahşap ekmek teknesinden sabana, ayran ve tereyağı yayıklarına kadar herşey sergileniyor. Osmanlı döneminden kalma tapu - nüfus defteri...
Çetin Altan'ın "tenis kortlu köyleri" değil... Ama müzesi olan köy yıllarına gelebildik... Belki de bu daha önemli.
Restoranın karşısında 15 odalık pansiyon var. Pırıl pırıl.
Rutkay Aziz'le Aydan Şener film yapıyorlar.
Bütün bu lokanta ve pansiyonu çekip çeviren, Zahide Hanım adında karizmatik bir köy kadını. Turizmcilerin ve mimarların da katıldığı ihaleyi söke söke almış. Şimdi oğlu, Anadolu Meslek Lisesi'nde "turizm" eğitimi alıyor.
Hadise, bir zihniyet değişimini ortaya koymak bakımından simgesel bir örnek.
Organik tarım
Bursa'da konuştuğum Zıraat Odası Başkanı Fuat Sarı, tarım girdilerinin pahalılığından yakınırken, "gene de krizin bir iyiliği oldu. İlaç ve gübre çok pahalı olduğu için tarımda gene eski yöntemlere, doğal gübreye dönüldü. Şimdi zorunlu olarak organik tarım yapılmakta" diyor. Domates, meyve, sebze artık çocukluk yıllarımızın damak tatlarına dönüş yapmakta.
Krize karşın sosyal patlamaların yaşanmamasının bir nedeni de bereketli topraklar...
Kentten köylere doğru bir geri göç var. İşlerinden ayrılanlar, dükkanını kapatanlar köylerine dönüyorlar, orada topraklarını işliyorlar. Ayrıca... Kentte kalanlara da meyvesi, sebzesi, bulguru, yağı köylerden geliyor.
Bursa'nın taşları
MİLLİYET tırının önünde söyleştiğimiz Bursalılar'ın da şikayetleri, yakınmaları hep aynı.
İşsizlik birinci sorun... Sonra eğitim, vurgunlar, adalet ve savaş çıkacak mı?
Anneler ve babalar, kitap fiyatlarının çok pahalı olmasından yakınıyorlar.
Kullanılmış kitap alanlar pek çok.
Gençler gelecekten umutlu değiller. Öfke yüklüler.
Emekliler, memurlar ise; "ABD'deki olayların medyada öne çıkmasıyla kendi sorunlarının unutulabileceği" kaygısındalar.
Bursa'da da 15 bin kayıtlı işten çıkarma var. Bunun bir misli de kayıtsızlarda... Dükkan kapatmalar da az değil. Protestolu senetler ve icra davaları, mahkemeleri tıkamış.
Bursa'da otomotiv, iç piyasada yüzde 70 gerilemiş. Ama ihracatta yüzde 116 artış var. Böylece dengelemiş.
Tekstilde gerileme büyük. Sadece hazır giyimde Uzakdoğu rekabetine dayanabiliyor.
Bursa, yüksek teknolojiye dayalı bir sanayileşme yapısına kaymak sancısında. Bu doğumu yapacak.
Bursa Valisi Ali Fuat Güven, dayanışma kültüründe iyi bir koordinasyon uyguluyor.
BURSİAD, sendikalar, Kent Konseyi, Tüketici Konseyi gibi yeni kurumlar, Esnaf ve Sanayi Odası, Belediye Başkanı, omuz omuza vererek çok yönlü diyalogla sorunların üstesinden gelmeye çalışıyorlar.
Bursa'da ekonomi Eylül'de kımıldamaya başlamış.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025