Siyasette "sonbahar sendromu" yaşanıyor.
2001 sonbaharı, siyaset hesaplarının "belirleyicisi" olacak.
Önce "iktidar" manzaraları...
Kapansa da kapanamasa da FP'de bir deprem var.
Bu parti büyük olasılıkla bölünecek.
Ardından... Bölünme sonrası hem gelenekçilerde, hem de yenilikçilerde yüzde 10 barajının altında kalma kuşkusunun depresyonu başlayacak.
Bu kuşkuyla FP'liler de kendilerine yeni birer çatı arayacaklar.
MHP kurmaylarına göre; FP'den merkez - kaçla savrulacaklar için en yakın adres, kendileri...
İktidarın büyük partisi DSP, 126 milletvekiline sahip.
MHP ise 132...
Aralarında sadece 6 fark var.
İsteseydi Bahçeli, bu farkı doldurabilirdi.
Ama 3 nedenle frene bastı.
Birincisi... Derin devletin ve kamuoyunun etkin kurumlarının alışma sürecinin geçmesiydi.
Bir tür "rodaj" dönemi...
İkincisi... Bahçeli'nin tabiatında "aceleyle kuralları ve siyasetin doğasını zorlamak" yok.
Üçüncüsü... Kapılarını Hükümet ortaklarının milletvekillerine açmamaya "siyasi etik" nedeniyle özen göstermesi...
Ama... Kapanmış ya da kapanmamış, panik içinde savrulacak olan FP'li milletvekillerine "hayır" demezse, sadece 7 rakkamı bile MHP'yi Meclis'te "en büyük parti" konumuna getiriyor.
Bunun siyasetteki doğal sonucu "Bahçeli'nin Başbakanlığı"dır.
Ecevit, Başbakanlık'tan Başbakan Yardımcılığı'na geçmeyi kabul eder mi?
Belki...
Zaten Yılmaz'ın Başbakanlığı zamanında da yardımcıydı.
Öte yandan... DSP'li Başbakan Yardımcılığı'nın Hüsamettin Özkan'la sürdürülmesi de bir diğer olasılık.
Asıl büyük sorun bu değil.
"Türkiye'nin siyasi istikrarını IMF ile anlaşma koşullarında sürdürebilmesindeki zorluk" düşündürücüdür.
Bahçeli'nin Başbakanlığında bir Hükümet, eğer "erken seçim kararı" alır ve bu vitrin değişikliğini yapmış bir Bakanlar Kurulu ile "Türkiye'yi seçimlere götüreceğini" açıklarsa, koalisyon ortakları arasında da hadise daha kabul edilir görünüm kazanabilir.
Tabii... "Bu böyle olacaktır" gibi bir kesin iddiamız yok.
Ne var ki, siyaset satrancındaki olası hamlelerden biri olarak göründüğünü söyleyebiliriz.
Derviş, "önümüzdeki aylarda Türkiye'nin ekonomide daha iyi bir çizgiye geleceğini" iddia ediyor.
Eğer sonbaharda ekonomi bir ölçüde rahatlarsa... Belki şu ya da bu kompozisyonla Hükümet'in 4 yıllık beraberliği devam edebilir.
Oysa... Bir diğer sonbahar sendromu ise giderek sıklaşan "3.kriz" söylemidir.
Evet... Ya 3.kriz?..
O zaman 2002'nin ilkbaharı ya da sonbaharında, "seçim" kaçınılmaz hale gelebilir.
"Ekonomik istikrar programının infilakını ve dramatik sonuçlarını" bu öngörülerin dışında bırakıyorum.
Belki de sorumluluk yeni gelecek iktidara bırakılarak, bu Hükümet'in de herşeyi hallaç pamuğu gibi atmayacağı, göreceli bir sorumluluk çizgisi, seçime kadar devam edebilir.
Özellikle Bahçeli'nin buna özen göstereceği beklenebilir.
İşte bu hesapların ortasında siyaset planlamaları yapılıyor.
Sağda Recep Tayyip Erdoğan'ın girişimi... Solda Erdal İnönü'nün öncülüğünde Kemal Derviş'in de kazanılacağı bir yeni oluşumun siyaset eskizleri... MHP'de anlattığımız beklentiler...
Ve siyasetin Türkiye gerçeği, "itilafçılar" ve "ittihatçılar" köklerinin Cumhuriyet'le birlikte "Cumhuriyet Halk Partisi" ve gelenekçi "diğerleri" çizgisinde uzandığı gerçeğinden hareket eden CHP'nin hazırlıkları...
Bunlara, eskiler için "yaprak dökümü", "yenileşme beklentileri sendromu"nu da ekleyiniz.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025