Rus Çarı Aleksandr III’ün şu söylemi nesilden nesle Rus siyasetçisinin sloganı olmuştur:
“Rusya’nın sadece iki müttefiki vardır. Ordusu ve filosu…”
Yani…
Kara ve Deniz Kuvvetleri…
O yıllarda henüz uçak keşfi yapılmamış olduğu için Aleksandr III “Hava Kuvvetleri’nden” söz etmemiş.
Bizim “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” sloganı gibi “Rus’un Rus’tan başka dostu yoktur” inancını yansıtan bu söylem Le Monde gazetesinde yayımlandı. (10 Mayıs 2022)
……………..
9 Mayıs “Büyük Zafer” günü kutlamalarında Kızıl Meydan’da kurulan tribünde hiçbir konuk devlet başkanının olmaması bağlamında bir teselli…
Kremlin’den “hiçbir yabancı devlet başkanının davet edilmediği açıklaması” yapıldı.
RET RİSKİ
Ancak…
Le Monde gazetesine göre, “Ukrayna’yı işgal girişimi sonrasında oluşan uluslararası olumsuz psikoloji sonucu, Kremlin davetlerine ret cevaplarının gelmesi riski göze alınamamıştı.”
Ayrıca…
Forbes dergisinde “Moskova ve diğer kentlerdeki geçit törenlerinde bir yıl öncesine göre yüzde 35 daha az katılım olduğu” yazıldı.
Sivastopol, St. Petersburg ve Vladivostok’taki geleneksel “deniz geçit törenleri” de yapılmadı.
Le Monde “Ukrayna tarafından batırılmış olan amiral gemisi Moskova’nın ve diğer iki savaş gemisinin yokluğunu” gerekçe olarak gösterdi.
Bu yorumlar doğru ya da yanlış olabilir.
Gerçek olan şu ki Rusya lideri Putin Ukrayna’nın işgali harekâtı nedeniyle uluslararası “tecrit (izolasyon)” sürecinde.
ÇAR VE KIZIL ÇAR
Rus halkının bunu pek de dert edindiği söylenemez.
Putin hâlâ güçlü bir halk desteğine sahip. Bürokrasi ve komutanlar üzerinde güçlü.
Yazının başında belirttiğim “Rus’un Rus’tan başka dostu yoktur” geleneksel inancı, Rus halkının gen kodlarında yazılı.
Rusya analistlerine göre, Putin’in 20 yılı aşkın süredir “tek adam” konumunu sürdürebilmesinin temel nedeni “emperyalist Rus milliyetçiliği” damarında siyaset yapması.
Analistler “Putin, bizim Deli Petro dediğimiz ama Rus tarihinin yıldızı Çar Büyük Petro’nun, Çariçe Katerina’nın ve Stalin’in devamı…”
Stalin’in “milliyetçiliği” için Washington Post’tan da birkaç satır. (10 Mayıs…)
“Kızıl Çar” namıyla siyasi tarihe geçen Sovyetler Birliği’nin en sert diktatörü Stalin “sınıf savaşının Rus halkının faşizme karşı mücadelesinde yeterli motivasyon olmadığını” anlamıştı. Çar imajlarını kahramanlar olarak adeta diriltti.
Sovyet ulusal büyüklüğünü tüm etnik grupları silerek başat ve harekete geçirici bir güç olarak kullandı.
TARİHİN TEKRARI
İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcında Stalin “Polonya’yı Versailles Antlaşması’nın yapay bir eseri” olarak ilan etmişti.
Ukraynalılar ve Belaruslardan oluşan ezilen azınlıkları kurtarmak için de “işgalden başka seçeneğinin
olmadığını” açıklamıştı.
Putin de benzer söylemi benimsedi.
İşgal harekâtından önce “Ukrayna’yı Sovyetler Birliğinin yapay bir eseri olarak” ilan etti.
“Ezilen Rusça konuşan azınlığı kurtarmak için işgal gerektiğini” vurguladı.
“Bir oylamanın Ukrayna halkının Rusya’ya dönme iradesini ortaya koyacağını” öne sürdü.
……………..
Washington Post’a göre Putin, elbette kesinlikle bir Bolşevik değil.
Ancak, yönetimi, Sovyetler Birliği’ne gücünü veren “emperyalist milliyetçilik” çizgisinde.
MADALYON
Öte yandan, Putin’in ve bakanlarının, komutanlarının uluslararası hukuk önünde “suçlu oldukları” iddiaları için de birkaç satır.
21. yüzyıl Avrupa’sında bir devletin açıkça diğer bir devletin topraklarını işgali elbette izahtan yoksun…
Ancak…
Madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekiyor.
New York Times’tan bir alıntı. (10 Mayıs)
Putin’e egemen bir ülkenin işgali
nedeniyle yöneltilen yasa dışılık suçlamaları onu kızdırıyor.
Ama…
NATO, Kosova savaşı sırasında 1999’da Belgrad’ı bombalamıştı.
ABD 2003’te Irak’ı işgal etmişti.
2008’de Kosova’nın bağımsızlığını ABD ve Batı sağlamıştı.
Bu müdahaleler uluslararası hukuka uygun muydu?
Dahası…
-Elbette desteklediğim- Bosna’daki Sırp katliamına karşı ABD’nin ve NATO’nun müdahalesi…
ABD’nin Suriye’deki mevcudiyeti ve müdahalesi gibi başka örnekler de sıralanabilir.
…………….
Ne var ki…
Bunlar kısmen ya da büyük ölçüde geçerli itirazlar olsa bile, “Sui misal emsal olmaz”…