Kudüs’ün “ABD tarafından İsrail başkenti kabul edileceği” yolundaki açıklama “pimi çekilmiş bomba” algısı yarattı.
Gerçekten “ateşle oynamaktır.”
Ancak...
“Bombadır” doğru ama “pimi çekilmiş” değil.
Şöyle ki...
...................
İsrail zaten yıllardır “başkentinin Kudüs olduğunun” altını çizer, vurgular.
Ama...
Ne Birleşmiş Milletler ne de diğer dünya ülkeleri tarafından kabul edilmiştir.
Hatta...
“Batı Kudüs’ün İsrail’e, Doğu Kudüs’ün ise Filistin’e ait olduğu” geçerliğini koruyan BM kararıdır.
İsrail ise, uluslararası hukuk normu olan bu BM kararına rağmen Doğu Kudüs’te yerleşim alanları inşa etmektedir.
Amacı “orada da nüfus çoğunluğunu” oluşturmaktır.
...................
ABD, çok güçlü Yahudi lobisinin bastırmasıyla “ABD’nin İsrail başkenti olarak Kudüs’ü kabul ettiği” kararını almakla beraber bunu her 6 ayda bir başkanlar ertelemektedir.
Trump’ın da -şu satırların yazılmasından sonraki saatlerde- gene “6 aylık ertelemeyi imzalaması” beklenmekteydi.
Ancak...
Daha önceki başkanlardan farkı, Trump’ın düğmeye basması ve “Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması hazırlıklarına başlama” talimatı olabilir.
Gene de...
“Bu sürecin öyle önümüzdeki 6 ay falan değil, birkaç yıl süreceği” de Washington kaynaklı söylemdir.
Yani...
Tekrarda fayda var.
İslam âlemini karıştıracak, İsrail’in ve Amerika’nın başını hayli derde sokacağı bugünden görünen “bomba” hazır... Fakat “pimi” henüz çekilmiş değil.
.....................
Önümüzdeki birkaç yıla kadar neler olur bilinmez.
Örneğin...
“Trump’ın başkanlıkta kalabileceği” bile kuşkulu.
Dünya ve Ortadoğu öylesine hızlı değişim selinde ki “birkaç yıl bile” uzun süre.
“İnsanoğlu plan yapar, zaman ona gülermiş!”
......................
Gene de “barışı korumak/kutsamak” adına ya da en azından “Kudüs merkezli Müslüman -Yahudi dinler savaşını” önlemek adımlar atmakta fayda var.
Bu adımlar “akılcı, sağduyulu, uluslararası hukuk çerçevesinde” diplomatik yörüngelerde olmalıdır.
Türkiye’nin dönem başkanı olduğu “İslam konferansı liderlerini toplaması” buna bir örnektir.
Ayrıca...
“Körfez Ülkeleri Birliği” gibi bir dizi güçlü İslam örgütü de var.
Onlar da ağırlık koyabilirler.
Ortadoğu’da stratejik fay kırılmaları, depremler yaşanıyor, “mümkün olmaz” denilen ittifaklara tanık oluyoruz.
“ABD kanatları altında İsrail’in, Suudi Arabistan’la ve BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) ile İran’a karşı ittifakı...”
İran’ın Katar’la yakınlaşması...
“Kudüs’ün İsrail başkenti olarak ABD tarafından kabulü ve Filistin’in dışlanarak BM kararını ihlali, Kudüs’teki İslam için kutsal yerlerin koruması için özel yetkiye sahip Ürdün’ün devreden çıkarılması” bütün bu denklemi de bozabilir.
En çok da ABD ve İsrail’in Ortadoğu’daki İran etkisini ve yayılmacılığını hedefleyen yen ittifak planlarını zehirler.
İslam’ı Kudüs’ten dışlayan bir İsrail’le Suudi Arabistan ve BAE nasıl “ittifak” yapabilir/sürdürebilir?
Bu gibi “akıl dolu” argümanlar, zamanı ve dozu öne çekilmiş yüksek volümlü tepkilerden daha etkili olur.
Özay Şendir
New York Times’tan Erdoğan’a baskı çağrısı
28 Nisan 2025
Tunca Bengin
Varlığı da tehdit yokluğu da...
28 Nisan 2025
Cem Kılıç
‘Belirli süreli’ sözleşmeler hakkında her şey
28 Nisan 2025
Abdullah Karakuş
Depremin etkilerini nasıl azaltabiliriz?
28 Nisan 2025
Hakkı Öcal
Faşizm imkânsız diyorsanız, etrafınıza bakın ey ABD’liler
28 Nisan 2025