Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


1999 Nisanı'nda birileri çıkıp şu ilkeleri uygulamaya koysaydı, acaba Kasım ve Şubat krizlerini yaşar mıydık?
- Devletin borç ve faiz yükü dövize endekslenerek takas yapılacaktır.
- Merkez Bankası özerkleştirilecektir.
- Bankalar Reform Yasası çıkarılacaktır.
- Bankalar Denetim ve Gözetim Kurumu oluşturulacaktır.
- Ziraat Bankası ve Halk Bankası özerk hale getirilecektir.
- Kamu bankaları hızla özelleştirilecektir.
Şimdi bunların hepsi yapıldı ve yapılmakta.
Ama... Gecikerek...
Oysa... CHP'nin Nisan 1999'daki seçim bildirgesinde, bunlar ve daha başka bir dizi reform ardarda sıralanmaktaydı.
Belki yeterince anlatamadı.
Bugünkü kurultayda da görülecek ki... Gene bir dizi yenilik önerisi daha topluma yansıtılacak.
CHP, bir yılı aşkın süredir toplumun aydın platformuyla ortak çalışma içinde.
Yeniden "yenilikçi" köklerine dönüyor.
Atatürk inkılaplarının... Sosyal demokrat hareketin bugünkü aşaması, yeni sol.

Türkiye siyasetinin bir ayağı, CHP'nin temsil ettiği doğrultudur.
Kökü, Tanzimat, Batılılaşma, ittihat - terakki ve Cumhuriyet'i vareden Anadolu ihtilalidir. Atatürk devrimleridir.
İnönü'
nün Ecevit'le birlikte oluşturduğu sosyal demokrasidir.
Diğer doğrultunun kökü ise; Yenileşmeye, Batılılaşmaya direniştir.
Simgesel sözcüğü "istemezük" olabilir.
Bu doğrultu, Cumhuriyet öncesinde itilafçılarla simgelenmişti.
Sonra DP, AP ile devam etti.
Bugün DYP'de odaklanan bir sicile sahiptir.
Aynı doğrultudan, Anavatan ile Erbakan ve Türkeş'in hareketleri de doğmuştur.
Ama... Boynuzlar bazen kulağı geçmiştir.
Bu satırlardan kimse kategorik anlamlar çıkartıp gereksiz alınganlıklar yapmasın.
Çünkü... Kavramlar, iki doğrultu arasında bazen yer değiştirmiştir.
Örneğin... CHP, dönem dönem "seçilmiş krallığı andıran ceberrut devletin, tutuculuğun odağı" haline gelmiştir.
Hatta o zamanki adı "Ortak Pazar" olan AB'ye "onlar ortak biz pazar... Avrupa'nın bahçıvanı olmayacağız" diye tepki gösterecek kadar tutuculuğun simgesi olabilmiştir.
Buna karşılık... Diğer doğrultu ise; 1950'li ilk yıllarda DP, demokrasinin devrim simgesiydi.
Özal
döneminde, özellikle 1983 - 1987 arası, küreselleşmenin bütün boyutlarıyla zihniyet devrimini gerçekleştirmiştir.
CHP, özelleştirmeye direnmekten tutunuz da yabancı yatırımlara, boğaz köprüsüne, televizyona kadar bütün çağdaş tavırlara karşı çıkabilen bir partiydi.
Kökleri tutucu olan siyaset akımı ise, çağdaşlaşmanın yaratıcısı ve takipçisi olmuştur.

Bilinen söylemiyle "değişmeyen tek şey değişim"dir.
Yukarıdaki örnekler de gösteriyor ki...
Hiçbir siyasi akım, değişmemekte, tutuculukta uzun süre direnemez. Ayak sürüyemez.
Bakın, Erbakan'dan kopan tayfası - neyin yenilik olduğunu bilmesek de - "yenilikçilik" etiketini üzerlerine yapıştırıyor.
MHP, bir kısım hücrelerini hala taşısa da deri değiştirme sürecinde.
Ama... Asıl büyük dönüşümü, CHP'de izlemek mümkün.
Evet... CHP, köklerine dönmekte.
Bugün yapılacak olan kurultayda sonuç çok da sürpriz olmaz.
Zaten belli...
Dişli aday Ertuğrul Günay da değerli ve CHP'ye katkıları yadsınamayacak bir Genel Başkan adayı... Ama izlenimler o ki... Sandıktan gene Baykal çıkar.
O nedenle... Seçimlere kadar, CHP'deki değişiklik sürecini ve geleceğe dönük çizilmiş hedefleri irdelemek önemli.
CHP, geçen seçim sürpriz yapan MHP'nin yeniden dönüşünü yapabilir.
Sürekli üretim ve iletişim uygulamasında.
Yenilik ve değişim isteyen Türkiye için "seçenek adresi" olmayı hedefliyor.