15 Ekim’den bu yana Milliyet’te Türkiye’mizi kucaklayan bir yazı dizisi yayımlanmakta.
Dünyanın üzerine Kovid-19 karamsarlığının çöktüğü şu günlerde her gün bir avuç gökyüzü.
Birer ışık..
Bugüne kadar Adana, Bursa, Konya, Van ve Gaziantep..
Yazı dizisinde bu dinamik illerimizin nabzı tutuldu.
Yüreklerinin gümbür gümbür sesleri yansıtıldı.
Dünya ekonomilerinin daraldığı, sınırların kapandığı, aylardır maruz kalınan pandemi sürecinde, ayakta kalabilmek önemlidir.
Hatta yeni pazarlar üretmek, pazar haritasını genişletmek, ihracatını artırmak..
Alkış..
Bunu gerçekleştiren insanlar kimler, motivasyonları ne, öz güvenleri nereden kaynaklanıyor?
“İŞTE ANADOLU KAPLANLARI 2020..”
ALIN TERİNE AKIL TERİ
Bakın bu diziye imza atan arkadaşlarımızda Ebru Sungur nasıl anlatıyor..
Bir azim ve başarı destanı Anadolu Kaplanları 2020..
En küçüğünden dünya çapında büyüğüne kadar, yurdun dört bir yanında üreten ve istihdam yaratan işletmeler, Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturuyor. Milliyet’in çeyrek yüzyıl önce verdiği, “Anadolu Kaplanları” adı, onları en iyi tanımlayan kavram.
Bir kaplan gibi cesur, çevik ve kararlı olan bu girişimciler, bulundukları şehirlerin cazibesini artırıyor, zenginlik sağlıyor.
..............
Evet..
“Türkiye dinamik bir ekonomiye sahiptir.”
Bu tespit, pandemi sürecinde yeniden vücut buldu.
Dünyanın dev ekonomileri üretimi durdurup çift haneli oranlarda küçülürken Türkiye’de üretim sürdü.
Her sektörden üretici hem iç piyasanın ihtiyaçlarını karşıladı, hem de sınırların kapatıldığı dönemde bile ihracatına devam etti.
Peki, küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ), sayısal olarak tüm şirketlerin yüzde 98’ini oluşturduğu Türkiye ekonomisi, bunu nasıl sağlayabildi?
Çünkü onlar, Anadolu Kaplanları...
Yurdun dört bir yanında üretim ve istihdam için çalışıyorlar.
“Alın terini, akıl terine katarak” işletmelerini büyüttüler, büyütmekteler. Bilinçli ve cesurlar.
Hem iç pazarın, hem de dünyanın nabzını tutabiliyorlar. Milyonların gelişen ihtiyaç haritasına göre, üretimlerini çeşitlendire-biliyorlar.
Zihinleri yeniliklere açık.
Küresel çalkantılar, dünyadaki tüm işletmeler gibi onları da etkiliyor kuşkusuz.
Ancak..
Yollarına kararlılıkla devam ediyorlar.
MİLLİYET KEŞFETMİŞTİ
Aslında Milliyet gazetesi, Türkiye ekonomisine dinamizmini veren Anadolu Kaplanları’nı daha 1996 yılında keşfetmişti. Anadolu’nun her köşesinde üretimin gücüne inanarak büyüyen sanayicilerin öykülerini sayfalarına taşımıştı. Her gün ayrı bir şehri konu alan bu yazı dizisinin ardından “Anadolu Kaplanları” kavramı, ekonomi literatürüne yerleşmişti.
Şimdi yine doğudan batıya, kuzeyden güneye Anadolu Kaplanları’nın izini sürüyoruz. Sanayide, ticarette yükselen şehirlerin gelişimini, onları var eden “kaplanlardan” dinliyoruz.
ANADOLU’NUN SPOR ATEŞİ
Bu dizide sadece ekonomi değil kültür, turizm, sosyal etkinlikler ve elbette “spor” da yer almakta.
Türkiye’mizin her yöresinde yükselen spor ateşi de önemli.
Bütün Türkiye’de yeni spor tesisleri kuruldu.
Yemyeşil çimli stadyumlar, kapalı salonlar, atletizm pistleri, yüzme havuzları..
Her branşta yıldızlar yetişmekte.
Sadece birkaç örnek..
İki Olimpiyat madalyasının yanında çok kez şeref kürsüsüne çıkarak ödül alan Nur Tartar.
Tekvandoya 5 yaşında başlamış.
Dünya şampiyonalarında 1 altın, 2 gümüş, Avrupa şampiyonlarında 1 altın, 2 gümüş ve 1 bronz madalya..
Akdeniz oyunlarında bronz ve altın madalyalar.
.................
Van’ın altın çocuğu Mahsum Değer 20 yaş altı Balkan Atletizm Şampiyonası’nda altın madalya kazandı.
..................
Kayakçı Ömer Ayçiçek de kış olimpiyatları için dünya sıralamasında üst sıralara çıkmayı başardı.
Daha pek çok isim sayabilirim.
Anadolu Kaplanları yazı dizisinin spor satırlarına Attila Gökçe, Şansal Büyüka, Bilal Meşe ve Cemal Ersen gibi usta kalemler imza atıyor..
................
“Anadolu Kaplanları’nı izlemeye devam edin” diyorum.