Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Mehmet Ali İrtemçelik de istifa etti.
Mesut Yılmaz için fon müziği "uçup giden kuşlar gibi... eski dostlar... eski dostlar" olabilir.
Yılmaz'ın yol arkadaşları azalıyor.
Son seçimlerden kısa süre önceydi... İrtemçelik MİLLİYET'i ziyarete gelmişti.
"Dışişleri'nden istifa ederek seçimlerde Anavatan'dan milletvekili adayı olacağını" söyledi.
Bakanlıkta parlak geleceği olan genç bir büyükelçiydi.
"Siyasette harcanabileceği" söylendiğinde "adaylığımı koymamı isteyen o kişiye - hayır - diyemezdim. Başka hiçbir seçeneğim yoktu" cevabını vermişti.
"O kişi" Mesut Yılmaz'dı. Askerlik arkadaşı ve sonra yıllarca dış politika danışmanlığını yaptığı, en yakın çevresinde yeraldığı Yılmaz söyleyince - kendi kariyeri pahasına - tereddüt etmeden politikaya giriyordu.
İrtemçelik, iyi bakanlık yaptı... Düzeyli siyaset örneği verdi.
Ayrıca... Türkiye'nin "AB'ye tam üyelik" kararının benimsendiği tarihi zirvede belirleyicilik, onun vizyonu olmuştu.

Sonra... İlkeleri nedeniyle, gözünü kırpmadan bakanlıktan istifa etti... Koltuğunu doldurmasıyla olduğukadar koltuk tutkunu olmayışıyla da alkışlandı.
Politika gevezelikleriyle kendini yıpratmadı.
Dün istifasını verdikten sonra ANAP'ın muhalif kanadından yakın bir arkadaşı "kendilerine katılmasını" istediğinde şöyle dedi:
"Politika beni sevmedi. Belki de politikayı tamamen bırakacağım. Hiçbir partiye girmek istemiyorum."
İrtemçelik
gibi sağlam bir karakteri kaygan politika sevmemiş olabilir.
Ama... Türkiye'nin ihtiyacı olan politika, İrtemçelik'i ve İrtemçelikler'i sever.

Fakat... Acaba istifa zamanlaması doğru mu?
İrtemçelik, mücadelesini parti içinde kalarak da yapabilirdi.
Anavatan ve genelde siyaset için "umut" isimlerden biridir.
Ayrıca... Türkiye'nin içinde bulunduğu şu çok kritik süreçte,
bir de hükümet krizinin değirmenlerine su taşımak yararlı olur mu?
Anavatan'ın kiremitleri uçuşuyor... Temel taşları tek tek gidiyor.
İstifaların sürmesi, ortaya bir de hükümet sorunu çıkartabilir.
Toplumda yaşanan "güven" bunalımı, bu kez Meclis'te "güvenoyu" kaygısına dönüşebilir.
En duyarlı süreçte, Türkiye ekonomisi bu yükü taşıyabilir mi?
Hiç değilse Anavatan içindeki diğer muhalif milletvekillerinin o mercekten de bakmalarında yarar var.

Hükümetin dışında şu aşamada başka seçenek yok.
Fakat... Böyle giderse, ilk seçim sonrasındaki seçenek AK Parti olacak gibi...
O nedenle... Kısa süreli değerlendirmelerde "hükümetin devamını" savunurken, nispeten daha uzun süre için "bu hükümette, bu partilerle bir yere varmanın zorluğunu ve merkezde çok geniş bir siyasi oluşumun yaşamsal gereğini" de görmek gerek.
Her partiden seçmen, oy vereceği ciddi bir parti olmazsa "AK Parti'yi denemek" niyetinde görünüyor.
Anavatan içindeki hareketlenme ve oluşan muhalefet kanadı, daha çok bu kaygılardan kaynaklanmakta.
Merkezde boşluğu doldurmak için DYP rol çalmak istedi. Ama... Başrol oyuncusunun çapı, o genişlikte değil.
Merkezde ve solda partileşme arayışları var.
Hepsinin amacı; "Aranan kan olmak..."
Ne var ki... Bütün girişimlerin ortak noktası, "ben" diyen ve genel başkanlık hedefleyenlerin çokluğu...
Küçük siyaset göletleri birleşemiyor... Beklenen büyüklüğün işaretlerini veremiyor.
Ve eski partiler, eski liderler sürüyor.
Eski dostlar fon müziğinde...
........
NOT: Abdullah Gül ve Abdülkadir Aksu telefon ettiler.
"Erbakan'ın yasağını da 4 yıla indirebilecek Anayasa değişikliği için AK Parti grubunun eksiksiz oy verdiğini" söylediler. "Bunun kanıtı elektronik oylama bilgisayar çıkışlarıdır" dediler.
Benim de aldığım duyumlar, DYP'nin hem Erbakan'ı, hem Erdoğan'ı safdışı bırakmayı amaçlayan bir oylama dansı yaptığı yolunda.