Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son 10 günde medyada en çok kullanılan s"zcük "güven..." Siyasi istikrara... Ekonomik programa... Hükümete... Ekonomiye... Derviş'e... TL'ye... Bankalara... Borsa'ya... Hükümet ortaklarının birbirlerine... IMF'ye vs...Bu kavramın ekonomik ya da siyasal bir tanımı, formülü yok.Tamamen psikolojik. Ve bir saptama... "Bu hükümete en büyük fenalığı kendisi yaptı..." Çok kısa sürede k"klü değişim yasalarını çıkaran, halkı karşısına alan zor ekonomik operasyonları yapan, yolsuzlukların üstüne giden, Türkiye' nin gelecek 10 yılları için yapısal değişime imza atan hükümet ortaklarının, sanki bu yaptıklarını bozmak, yıkmak ve güven krizleri yaratmak için sanki bilinçaltı bir misyonları var. Bir araştırma... Doğumdan başlayarak... "Bebek, doğum travmasının ardından onu besleyen, koruyan ana ilişkisiyle kendini güvende hisseder.Ayrıca... Bilinçaltıyla kendini sevilmeye, bakılmaya değer varlık olarak g"rmeye başlar... Kendine güven duygusu da gelişir.Başlangıçtaki bu biyolojik güven ilişkisi, yıllar aktıkça zenginleşir... Anne dışındaki kişilerle ve toplumla ilişkilerin psiko - sosyal boyutlarına genişler.Kişinin sosyal çevreye ve kendine güveni, yaşanan koşullar olumlu olduğu oranda güç kazanır... Olumsuz ortamlarda zayıflar.Daha ileri yaşlarda, toplumun üst düzey temsilcileri ve devleti y"netenlerle de aynı tür ilişki süreci yaşanır.Bireylerin oluşturduğu toplumun da devleti y"netenlerle ilişkisi, olumlu koşullarda güçlenir... Olumsuz koşullarda zayıflar ya da ç"ker." Güven duygusunun doğum, evrim ve bozuluş yolculuğunu, Psikiyatr Profes"r Doktor A.Çelik' ten - "zetle - yansıtalım: Kırılma noktası Türkiye, "devleti y"netenlerin büyük b"lümüne ve "zellikle hükümete artık yeterince güven duymadığının" işaretlerini veriyor. IMF ve Dünya Bankası kredilerinin serbest bırakıldığı ve ekonomiye 3 milyar 2 yüz milyon dolarlık bir katkının yapıldığı günde dahi doların düşmeyişi, anlamsız değil.Fakat daha da ciddi bir sorunun eşiğindeyiz.Toplum, bir kırılma noktasına doğru süratle kayıyor. "Kendine de güvenini kaybetmek" noktasında...Sürekli yanlış politikalar ve y"netimler, toplumda "zgüven kaybına neden olabilir.Toplum "artık hiçbirşey değiştiremiyoruz... Acılar ve zorluklar, bizim yazgımız" kaderciliğine teslim olabilir.Kırılma noktasında sosyal çatırdılar, suç oranlarında artışlar başlar. "Gemisini kurtaran kaptan" zihniyetiyle, toplumsal yaşamın kurallarının dışında bir "korsan yaşam" tarzı oluşur. Türkiye, işte bu aşamadadır. Bir tehlike daha var Hükümetin "kendine olan güvenini de büsbütün yitirmesi" ve "ne yapsak olmuyor... Çekiver kuyruğunu" psikolojisine girmesi...İşte o andan itibaren nelerin olabileceğini düşünmek bile dehşet verici.Bu hükümetin ihtiyacı, galiba uzman bir sosyo - psikolog.3 yıl boyunca, bir İskandinav balıkçı k"yünde gizliden gizliye süren İsrail - Filistin g"rüşmeleri çıkmaza girdikçe, diyaloğu yeniden sağlayan ve güven ilişkilerini kuran, Beyaz Saray' ın da danışmanı, ünlü psikolog Prof.Vamık Volkan' dı. Derviş, ekonomik mimariyi gerçekleştirdi.Ama... İçe ve dışa d"nük sosyo - psikolojik sorunların da giderilmesi için ABD' den siyaset psikoloğu Vamık Volkan' ı mı getirsek? gcivaoglu@milliyet.com.tr Ve tehlikeli bir kırılma noktası daha...