İngiliz Financial Times gazetesinde yapay zeka ve din konulu ilginç bir haber yer aldı.
“İran’ın din adamları yapay zekadan yararlanmaya çalışıyor.”
Haberin yazarı Najmeh Bozorgmehr…
İran’ın dini merkezi kutsal şehir Kum’dan yazıyor.
Satırlarından ilginç bulduğum seçmeleri yansıtıyorum.
Kum son teknolojiye sahip bir merkez olmaktan çok, İslami öğrenim ve ibadet merkezi olarak biliniyor.
Kum’da bulunan 200 bin Şii din adamı yakın tarihteki gelenek ve modernlik arasındaki çatışmalarda geleneksel ve dini değerlerin korunmasında öncü oldu.
Ancak geçen yılki protesto hareketlerinin ardından “yükselen modernleşme çağrılarıyla” karşı karşıya kalması nedeniyle İran dini liderliği teknolojiyi, “bir yandan ülkenin İslami karakterini güçlendiren” öte yandan da “kalkınmayı sağlayan” bir yol olarak görüyor.
2020’de Kum’da “ilk yapay zeka konferansı” düzenlendi.
“Yapay zekanın üst düzey akademisyenlerin İslami çalışmalarını hızlandırabileceği” konuşulmakta.
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney “İran’ın yapay zeka açısından -en azından- dünyanın en iyi 10 ülkesi arasında olmasını istediğini” söyledi.
“Din adamları, sosyoloji, psikoloji, sağlık, eğlence gibi alanlarda da dini hükümlere tabidir.
Yapay zeka, din adamlarının halkın kaygılarını ele almasına, bunları İslam’la daha hızlı bir şekilde uzlaştırmasına yardımcı olabilir.
Din adamlarının giderek daha karmaşık hale gelen bir toplumda kararlar almasına önemli katkıda bulunabilir.”
Kum’da İslam’ın büyümesini teşvik eden devlet bağlantılı bir organizasyonun başındaki Ghotbi “robotlar (yapay zeka) üst düzey din adamlarının yerini tutamaz ama 50 gün yerine 5 saat içinde fetva vermelerine güvenilir bir yardımcı olabilirler” dedi.
(Yani yapay zeka katkılı fetva dönemi mi başlıyor? G.C)
İran’ın dini lideri Seyyid Ali Hüseyni Hamenei…
Abdurrahman es-Sudeys (Sudeysi) Kabe İmamı. Sudeysi 1962’ta Riyad’da doğdu. 12 yaşındayken Abdurrahman Faryan’ın imamlık yaptığı camide hafız oldu. Mathna bin Hartha ilk okulu ve Scientific Academy of Riyad’a okudu.
VE… KABE İMAMI
Yeni Şafak gazetesinden Taha Kılınç da ilginç bir haber analiz yazdı.
Kılınç’ın satırlılarından da -bazı kısaltmalar, birleştirmelerle anlamı zedelememeye özen göstererek- birkaç seçme…
Kabe’nin en meşhur imam ve hatibi Şeyh Abdurrahman El-Sudeys geçtiğimiz Cuma (4 Ağustos 2023) kariyerinin çok ilginç hutbelerinden birini irad etti.
İslam dini, bütün zaman ve mekanlara uygundur.
Alimlerin içtihat ve istinbad faaliyetleri kulların hayatını kolaylaştırmayı hedefler.
Günümüz alimleri arasında İslam’da kolaylık yönetimini benimseyen ve buna göre fetva verenleri itham etmek, onların imanlarına söz söylemek, hatta ırzlarına ve ahlaklarına dil uzatmak kesinlikle doğru değildir.
Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın uygulamaya koyduğu bazı içtihatlardan başlayarak Raşid Halifeleri tarafından açılan bu yol, içtihatlar Müslümanların hayatını kolaylaştırmaya devam etmiştir.
………………….
Sudeys’in hutbesi elbette Suudi Arabistan’da son birkaç yıldır devam etmekte olan baş döndürücü sosyal dönüşümlerden bağımsız değil.
10 yıl kadar önce Kabe’nin ilk siyahi imamı olan Şeyh Adil Kelbani “İslam’da müziğin haram olduğuna dair kesin bir delil bulamıyorum” dediği için imamet vazifesinden el çektirilmişti.
Şu an da Riyad ve diğer şehirlerde 10 binlerin katıldığı konserler, şölenler, cadılar bayramı kutlamaları vb. düzenleniyor.
Vaktiyle sinema yasakken şimdi film festivalleri gündemden düşmüyor.
Suudi toplumu, “dini gerekçelerle kadınlara otomobil kullanmanın yasaklandığı” zamanlardan hayatın her alanında her hangi bir kısıtlama olmaksızın görünür hale geldiği oldukça “modern” bir döneme geçiş yaptı.
Tüm bu süreçlerin ağır yükünü Suudi ulema yükleniyor.
Şimdiye kadar savundukları hatta varlıklarını üzerine bina ettikleri her şey tek tek tedavülden kaldırılırken, toplum nezdindeki konumlarını ve itibarlarını muhafaza edebilmenin de mücadelesini veriyorlar.
Şeyh Sudeys’in “içtihatlar ve yorumlar zamana göre değişebilir, tarih boyunca da zaten böyle olmuştur” temalı hutbesini bu bağlamda anlamak gerekiyor.
İmam Gazali… İçtihat kapısının kapandığını ilan etmişti.
İÇTİHAT KAPISI
İran’ın kutsal şehri Kum’dan ve Kabe imamından bu ifadeleri neden yansıttım.
Çünkü…
Yaklaşık 900 yıl önce yaşamış olan, Zeynüd Din ve Şerefü-l Eimme (dinin süsü/kıymetlisi ve imamların şereflisi) ünvanlı alim İmam Gazali “Kuran-ı Kerim’in, Hadislerin yorumlarının kapısını kapatmıştı.”
İslam tarihine “içtihat kapısı kapanmıştır” ifadesiyle giren ve etkisi bugünlere uzanan sürecin başlangıcıdır.
Özellikle Kabe imamının hutbesinde dile getirdiği söylem için “1000 yıla yakın süredir kapalı olan içtihat kapısı aralanıyor mu” soruları ve yorumları böylece gündeme taşındı.
Zülfü Livaneli son yazılarından birinde eskiden yazarların kendi fikirlerini “abdi acizin görüşüne göre” diye başlayarak dile getirdiğine işaret etmişti.
Abdi aciz “Allah’ın aciz kulu” anlamındadır.
Fatih Sultan Mehmed bile vakfiyesine “ben ki İstanbul Fatih’i abdi aciz (aciz kul)Sultan Mehmed Han’ım” diye yazmıştı.
Fatih “abdi acizse” bize abdi acizlik paye olur.
Ben de bu çok hassas dini konuda bugünlük noktayı koyarken satırlarımın “abdi aciz” ifadeleri olarak algılanmasını rica ediyorum.
“İçtihat kapısının kapanmasına” kadar ve sonrasındaki süreçleri bir sonraki yazıya…
“Mu’teziler (ayrılıkçılar)” yani “akılcılar” ve “Eşariler (nakilciler)” İbn Rüşd, İmam Gazali, Nizam ül Mülk, Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Endülüs ekseninde “içtihat kapısının ardındakiler…”
Elbette “abdi acize” göre…
İran’ın dini merkezi kutsal şehir Kum…