Devletler arası ilişkiler için önemli bir söz:
“İnsanlar birbirlerinin niyetini bilmez ama devletler bilir.”
O nedenle devletlerin attıkları her adımın ne anlama geldiğini devletin kurumu, NATO gibi devletler arası kuruluşlar bilir.
Devletlerin bürokratları liyakatli, kurumların hafıza stokları saptırılmış, zehirlenmiş değilse, bu söylem daha da değerlidir.
Uluslararası arenada çok yıllardır yer alan liderlerin, siyasetçilerin bu “oyun sezme” gücüne de işaret etmek isterim.
Son olarak dış politika, “liderlerin, başında bulundukları ülkelerin gücünü bilmek ve bunu zeka ve deneyimi ile optimum sınırlarda tutabilmek ustalık ve bilgeliğinin belirleyici olduğunun” altı çizilmeli...
ANAHTAR DELİĞİNDEN
Evet...
Çılgınlık bu ya…
“Fare kükrerse” diyelim.
Em. Hava Korg. Dr. Erdoğan Karakuş’tan vukuu bir yana –ihtimal olarak- işitilmesi bile tüyler ürperten bir söylem:
Yunanistan’ı hafife almayın bir hava baskını yapabilir.
Elinde 160’a yakın F-16 ağırlıklı savaş jeti var.
Çoğunun yakıt deposu Merzifon ve Sivas’a kadar gidiş dönüş kapasiteli...
Mısır-İsrail 7 gün Savaşı’nı hatırlayın!
Muharrem İnce epeydir beklenen basın toplantısını yaptı.
Ancak…
Soru almadı,
o nedenle en önemli
soru işareti hala cevaplanmış değil.
Yani…
CHP’den istifa etmiyor ama ne yapmak istiyor?
İnce’nin ifadesine göre “parti kurmayacak.”
Sevr anlaşmasının imzalandığı 10 Ağustos, sessiz sedasız geçti.
Haritasını görüyorsunuz...
Okullarda bize öğretildiği gibi “Türkiye’ye ters çevrilmiş kaz şeklinde” bir küçük toprak parçası bırakılmıştır.
Karadeniz’de Adapazarı, Zonguldak, Sinop, Samsun…
Kara sınırlarını ise Bursa, Kütahya, Afyonkarahisar, Nevşehir, Kayseri, Amasya oluşturuyordu.
İstanbul, İngiltere, Fransa, İtalya’nın ortak yönetiminde olacaktı.
Ege, Akdeniz, Doğu-Güneydoğu Anadolu, Trabzon’dan Batum’a kadar Karadeniz, Trakya...
Hepsi paylaşılmıştı.
Bunca gerilim, bir Türk Yunan deniz çatışmasının eşiğinde gelgitler yapmak…
Bunlar bir yana üç sondaj, iki sismik araştırma gemisinden oluşan filomuz Akdeniz’de enerji yatakları buldu mu?
Duyumlara göre -doğrulanmamış, teyit edilmemiş- de olsa galiba “evet…”
Açayım…
Zengin “gaz hidrat rezervlerinin varlığı” konuşulmakta.
“Gaz hidrat” için “kaya gazı benzeri” denebilir.
Ancak…
Çok daha yoğun ve güçlü.
Ertuğrul Özkök 19 yıl boyunca Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı.
Bana göre Türkiye basının “en uzun soluklu olmanın ötesinde” her biri kendi alanında büyük olan çok az sayıda büyük başarı gösteren ve dönem açan Genel Yayın Yönetmenlerinden biridir.
Hürriyet’e istikrar, yıldız yazarlar, dinamizm kazandırdı.
Pazar yazıları onunla başlamıştır.
Kültür paletindeki renk çeşitleriyle Rönesans insanıdır.
Sadece yazarlık yaptığı ikinci Ertuğrul Özkök dönemi de birincisi kadar parlak.
Her gün mutlaka okuduğum yazarlar arasındadır.
Her yazısında bir ya da birkaç haber vardır.
Ünlü ve zengin Fransız şairi Alfred de Vigny’nin beyaz şatosunun adıydı “fildişi kule…”
Günlük hayattan uzaklaşıp o şatonun kulesine kapanarak sanat çalışmalarını yapardı.
Zamanla…
“İnsanlardan, günlük yaşamdan koparak fildişi kulesinde yaşamak” gibi bir genel algı oluşmuştur.
“Sen fildişi kulende yaşa, tuzun kuru…”
………………
Öyle bir süreçteyiz ki artık dünyadaki hiçbir ülkenin ekonomisi, hiçbir kurum, birey “fildişi kulelerinde güven içinde” değil.
Dünyanın çivisi çıktı.
Zülfü Livaneli 3 yıldır Abdülhamid hakkında yazılmış olan hemen hemen her şeyi okumuş.
Bir “Abdülhamid romanı” geliyor.
Livaneli imzalı…
Ertuğrul Özkök köşesinde bu romanın adını açıkladı:
“Kaplanın Sırtında…”
Özkök, ayrıca İlber Ortaylı’yı referans göstererek “Abdülhamid’in içki içtiğini, Batı müziği dinlediğini” de yazdı.
TORUNU ANLATIYOR