Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Devletler arası ilişkiler için önemli bir söz:

“İnsanlar birbirlerinin niyetini bilmez ama devletler bilir.”

O nedenle devletlerin attıkları her adımın ne anlama geldiğini devletin kurumu, NATO gibi devletler arası kuruluşlar bilir.

Devletlerin bürokratları liyakatli, kurumların hafıza stokları saptırılmış, zehirlenmiş değilse, bu söylem daha da değerlidir.

Uluslararası arenada çok yıllardır yer alan liderlerin, siyasetçilerin bu “oyun sezme” gücüne de işaret etmek isterim.

Son olarak dış politika, “liderlerin, başında bulundukları ülkelerin gücünü bilmek ve bunu zeka ve deneyimi ile optimum sınırlarda tutabilmek ustalık ve bilgeliğinin belirleyici olduğunun” altı çizilmeli...

Haberin Devamı

ANAHTAR DELİĞİNDEN

Evet...

Recep Tayyip Erdoğan-Putin konuşması bu gerçeklerin anahtar deliğinden bakarak yorumlanmalı.

Biri 18 diğeri 19 yıldır ülkelerinin başında...

Daha da yönetimde kalacak gibi görünüyorlar.

Yani…

Hem deneyimleri nedeniyle ülkelerini karşı karşıya getirmenin ağır maliyetlerinin bilincindeler.

Hem de “devletlerin ve diğer devletlerin niyetlerini” yazının başındaki kural gereği biliyor/seziyor olmaları gerekir.

Ve de kalıcı olmakta kararlılıkları nedeniyle iç politika uğruna maceralara girilmesinin gereksiz ve yanlış olacağı da çok açık.

İki ülke ilişkileri giderek “kazan kazan” eksenine kaymakta...

KAZAN KAZAN

Genel çerçeveyi çizeyim:

1- NATO’nun Balkanlar, Karadeniz, Kafkaslar ve Doğu Avrupa’daki yayılma politikaları sadece Rusya’yı değil Türkiye’yi de kuşatma amaçlı...

Ermenistan’ı, Azerbaycan’a karşı hareketlendirmek, uyandırmak hesabı da bu çerçevenin içinde... (12 Temmuz Pazar Günü Ermeni Güçlerin ağır silahlarla saldırdığı Tovuz’dan Bakü-Tiflis-Kars demir yolu, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Tanap’ın başlangıcı olan Güney Kafkasya doğalgaz boru hatları geçiyor. Bunlar Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ortak projeler… Saldırgan Ermenistan’ın arkasında ABD /Ermeni diasporası var. Ya onun arkasında?)

2- ABD, Yunanistan’da, Girit’le bazı diğer adalarda Güney Kıbrıs’ta üsler kuruyor.

Haberin Devamı

Böylece hem Akdeniz’e Suriye’deki üsleri ile yerleşen, hacimlenen Rusya’ya karşı denizden ve havadan ağır basmak istiyor, hem de Türkiye’ye karşı gözdağı veriyor.

“Üsleri, senin topraklarından kaydırırım!..”

3- Suriye’de PKK/PYD’nin toprak, petrol, su varlıklarına dayalı yapılanmasının arkasında ABD ve Batı var.

Rusya ve Türkiye ise farklı formüllerde de olsa “Suriye’nin bütünlüğünden” yana Politikalar izliyor.

4- Doğu Akdeniz’in ABD desteği ile Güney Kıbrıs, Lübnan, Mısır, Suriye, İsrail tarafından üleşilmesi senaryosunda Rusya’ya ve Türkiye’ye pay çatışması...

5- Libya da enerji kaynaklarını kapmak için ABD’nin, Mısır, Suudi Arabistan, Körfez Emirlikleri aracılığıyla, Rusya’nın da Wagner paralı askerlerini sahaya sürerek General Hafter’e desteklerinde bir karşılık var gibi görünüyor orada.

Devletler bilir

Türkiye-Rusya, Libya’da karşı karşıya mı?

Oysa…

Bu görüntü değişmekte.

Wagner’ler hareketsizleşti.

Asıl saldırganlar son Vatiyye Üssünün bombalanmasında olduğu gibi ABD’nin piyonları. (Körfez ülkeleri)

6- Rusya, Türkiye’ye S400 hava savunma sistemlerini sattı.

Haberin Devamı

NATO’ya bir gedik açtı.

S400 sistemi sessiz sedasız hazır hale getirildi. Ama alana çıkarılmadı.

Türkiye’yi “S400 sistemini alana çıkartmaya zorlayacak maksimum noktada” ABD ayağını gaz pedalından çekiyor.

Fakat ya F-35 görünmeyen hayalet savaş jetlerini Yunanistan’a verirse?

O zaman ikinci parti S400’lerin Türkiye’ye satış/ortak üretimin önü açılır.

Hem de F-35’ler ile eşdeğer Rus savaş jetlerinin Türkiye tarafından alınması zorunlu hale gelir.

NATO’nun Güneydoğu kanadı, Rusya lehine, çöker.

Bu “caydırıcı” ikilem bile Rusya ile Türkiye’yi “kazan kazan” konumunda tutmakta.

...........

Sonuç...

Erdoğan- Putin görüşmeleri son tahlillerde daima tansiyonu düşürüyor.

Çözüm üretiyor.

Çözüm üretmediğinde gerginliği düşürüyor.

Kriz daha oluşmadan buzluğa konuyor.