Şehitlerimize rahmet, ailelerine ve ulusumuza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
IPSOS 1975’te kurulan, merkezi Paris’te, borsaya kayıtlı, çok ortaklı, uluslararası saygınlığı olan bir araştırma şirketidir.
IPSOS konferansına Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji bölümü Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı proje danışmanı olduğu bir araştırmayı sundu.
“Türkiye’yi temsil eden kümeler ve analizi” başlıklı bu araştırmada her küme temsili bir prototiple yansıtılıyor.
İlgi çekici bir araştırma...
Sayfada bu kümeleri gösteren daireyi sunuyorum.
En büyük kesimle başlayalım... (Araştırmayı köşeme sığdırabilmek için bazı özetlemeler, kısaltmalar ve seçmeler yaptım)
MEMNUN MUHAFAZAKÂRLAR YÜZDE 23.7
15 Temmuz FETÖ darbe girişimi “cemaatlere olan güveni” azaltmış...
İlahiyat Profesörü Hilmi Demir “sadece FETÖ cemaatine değil bütün dini cemaatlere” diye açıklıyor. (*)
Bu söylediklerinin saha araştırma sonucu için dün “Optimar’ın Türkiye’nin Nabzı 15 Temmuz Özel Araştırması” sonuçlarını gönderdi. Soru şöyle:
“15 Temmuz darbe girişimi cemaatlere güveninizi/ bakışınızı olumsuz etkiledi mi?”
Cevaplar...
- “Hayır, etkilemedi. Eskiden de güvenmiyordum, yine güvenmiyorum. (Yüzde 54.6)”
- “Evet, etkiledi. Eskiden güven duyuyordum. Artık duymuyorum. (Yüzde 24.5)”
- “Hayır, etkilemedi. Eskiden de güveniyordum, hâlâ güveniyorum. (Yüzde 8.5)”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “İnsan Hakları Eylem Planını” açıkladı.
Daha 1948 yılında, -aralarında Türkiye Temsilcisi’nin de bulunduğu- Birleşmiş Milletler üyesi 48 devletin oylarıyla kabul edilen “İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nden” kaynaklanan bu kutsal ilkelerin elbette yanındayız.
O tarihte şu 8 ülke çekimser oy kullanmıştı:
“Sovyetler Birliği, Belarus (Beyaz Rusya), Ukrayna, Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Güney Afrika Birliği ve Suudi Arabistan...”
..................
Temel ilkeleri ortaya koyan bu açıklamanın yazılı hukuka yansıması ve daha önemlisi zihniyetlere kök salması da gerekir.
Türkiye ayrıca AİHS’ye de (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) imza atmış, 1987’de ise AİHM’ye (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) “bireysel başvuru” hakkını tanımıştır.
Ve...
Prens Harry, talk show tanrıçası Oprah Winfrey’e “En büyük endişem tarihin tekerrür etmesiydi” itirafında bulunmuş.
Yani...
Annesinin trajik otomobil kazasında hayatını kaybetmiş olması, genç adamda “ağır travma” oluşturmuş.
Anlaşılan, yıllarca “aynı şeyin kendi başına da gelebileceği” kaygısıyla yaşamış.
Prens Harry ve eş Meghan Markle ünlü talk showcu Oprah Winfrey’in sorularını cevaplandırdılar. Program 5 Mart’ta yayınlanacak.
.................
Prens Harry
Biden’ın nasıl da büyük baskı altında olduğunu gösteren 4 karikatür koydum sayfaya.
Çok sayıdaki mizah çiziminden sadece 4’ü...
ABD Başkanı Biden zor bir denge kurmaya çalışıyor.
Bir yandan, “Amerikan istihbaratının Kaşıkçı’nın katli dosyasını açıklamak... Böylece Suudi Arabistan Veliaht Prensi MbS’nin (Muhammed bin Selman) Kaşıkçı kanlarını halı altına süpürten Trump’ın utanç görüntüsünü vermemek...”
Öte yandan, MbS’yi yaptırım dışı bırakarak Suudi Arabistan ilişkilerini bozmamak.
Ancak...
Dünya ve ABD kamuoyu bu “Ne şiş yansın ne kebap” ip cambazlığını yemiyor.
ABD yönetimi üzerinde baskı yoğunlaşıyor.
CNN’in “ikon” sunucusu Larry King cesedini dondurtmuş...
İnternet gazeteciliğinin en parlak örneği olan “HuffPost” onun Yahudi dininin telkinleriyle büyümüş olmasına karşın “ölümden sonraki hayata inanmadığını, şovlarında ve çeşitli röportajlarda kendini ateist ilan ettiğini” yazdı.
New York Times’taki profilinde “kriyojenik olarak dondurulmayı ayarladığını” açıklamış. (*)
“Bilim adamlarının daha sonra modern gelecekteki gelişmelerinin yardımıyla onu yeniden canlandırabileceklerini umduğunu” vurgulamış.
Dünyada yıllardır -geleceğe dönük bir umutla- vücutlarını çok düşük ısıda dondurtanların olduğu biliniyor.
Yüksek bedeller ödenmesi gereken “ölüm sonrası beden bütünlüğünü koruma” yöntemi bu.
Larry King çok renkli bir kişilik.
Tatil günü için onun yedi kere evliliğe kadar uzanan renkli yaşamını yansıtayım...
Gazeteciliğe 59 yıl önce dönemin efsane siyasi dergisi AKİS’de başlamıştım.
Hukuk Fakültesi 1. Sınıf öğrencisiydim.
Patronum İsmet Paşa’nın damadı Metin Toker’di.
Metin Bey meslekte ustamdır.
Neden böyle bir giriş yaptım?
Milliyet Ege Bölgesi Eki’nin 25. yıldönümüyle ne ilgisi var?
Anlatayım…
Ermenistan’da Genelkurmay Başkanı ve 81 etkili subaydan 60’ının imzasıyla bir muhtıra verildi.
Başbakan Paşinyan’ın “istifası” istendi.
Bunun üzerine Paşinyan da, “Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan ve üst düzey subayları görevden alan” kararnameyi imzaladı.
Ancak...
Bu kararnamenin geçerlilik kazanması için “Cumhurbaşkanı tarafından da imzalanması” gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan şu satırların yazıldığı dakikalara kadar imzayı atmamıştı.
Anayasa’ya göre “Üç günlük süresi” var.
Ortalığın bunca karıştığı saatlerde imza atmadıktan sonra üç gün içinde atacağı ne malum?