İlk kez şöyle bir öneriyi dinledim:
Millet İttifakı “Kemal Kılıçdaroğlu Başkan, Meral Akşener Başkan Yardımcısı” açıklamasıyla seçimlere girse...
.......
Muhalefetin yeşeren umutlarını yansıtan bu öneri için büyük resmi çizelim.
........
Pandemi, siyaseti de fena vurdu. Hukukta “olağanüstü durum” cankurtaran simidi gibidir.
Gerçek ya da tüzel kişinin kendi kusuru olmaksızın “edimini (taahhüdünü)” yerine getiremeyecek duruma düşmesi halinde, hukuk onu korur. Sel ya da deprem gibi afetler, büyük yangın, teröre maruz kalmak ve bunun gibi “olağanüstü durumlarda...”
Anlaşmalarda yer alan “edimini yerine getirmemesi halinde, cezai şart” öngören madde işlemez.
3 Haziran büyük şair Nâzım Hikmet’in ölüm yıl dönümüydü.
Nâzım’ın son gecesini -yaşamını yitirdiği evinin salonunda- eşi Vera’dan dinlemiştim.
Nâzım’a devletin verdiği konut, eski sosyalist rejimi mimarisinin soğuk, ruhsuz örneklerinden bir binanın üst katındaydı.
Nâzım bahçeye bakan pencereye Karagöz-Hacivat resimleri yapıştırmış, hüzünlü görüntüye mizahın tebessümünü yansıtmak istemişti.
Salonda Vera’yla karşılıklı oturduk.
İkram ettiği votkadan ilk yudumlarımızı almadan sevgili Nâzım Hikmet için kadeh kaldırdık.
Vera, Nâzım’ı kaybettiğimiz 3 Haziran 1963’ün bir gün öncesinden başlamıştı anlatmaya.
........
İsrail’de Netanyahu’nun “12 yıllık iktidarını bitirme operasyonunda” baş aktör Bennett Başbakan olmanın eşiğinde.
Bennett’in ilk oğlunun adı “Yoni...”
Netanyahu’nun Entebbe baskınında ölen tim komutanı kardeşinin de adı Yoni’ydi.
Netanyahu hükümetlerinde bakanlıklar yapmış olan Bennett’in, ilk oğluna “Yoni” adını koyma jesti aralarındaki sıcak yakınlığın göstergesiydi.
Ama... Eski çamlar bardak oldu.
“Siyaset işte böyle bir şey!..”
BEL ALTI VURMAK
Türkiye siyaseti için “dejavu!..”
New York Times gazetesindeki “haber analiz” şöyle başlıyor:*
Son dönemeç, İsrail siyasetinde ana aktörlerin birbirinden çok farklı görüşleri var.
Ancak... Ortak bir hedefte birleşiyorlar:
“Başbakan Benjamin Netanyahu’yu koltuğundan indirmek...”’
............
Küçük bir sağ partiye liderlik eden Naftali Bennett ve laik, orta sınıf İsraillileri savunan
Burgaz Adası’nda yaşamayı seçtiği için Sait Faik Abasıyanık, dostları arasında “Adalı” diye anılırdı.
Sait Faik’in “Kırmızı-Yeşil” şiirinden birkaç mısra:
Kıyısına tuz ileten rüzgârı
balıkların yüzdüğünü duyarım
Dinlerim yosunların konuştuğunu
midyelerin ağladığını
.......
Burgaz, Marmara’nın inci taneleri olan adalarından biridir.
“Kovid-19”un kökeni bulunamazsa “Kovid-26” ve “Kovid-32” salgınları yerküreyi saracak.
Bu “alarm” gibi uyarı “virüs” konusunda dünyanın önde gelen bilim insanı (ABD Baylor Tıp Fakültesi’nde moleküler biyoloji ve mikrobiyoloji profesörü) Peter Hotez’den...
Pazar günü NBC televizyonu “Meet The Press” programında Prof. Hotez, “virüsün nasıl ortaya çıktığı konusunun kesinlikle bulunmasının gerekli olduğunu” bu söylemle vurguladı.
“Bir de başımıza Kovid-26 ve Kovid-32 kara belası mı?” diye düşündüm. Bu ikisini araştırmaya giriştim.
Ve... Biraz olsun rahatladım.
Bu son pandemi salgınına 2019’da ortaya çıktığı için “Kovid-19” adı verilmiş.
Prof. Hotez de “Eğer Kovid-19’un nereden çıktığını kesinlikle bulup, önlemlerini alamazsak, bu gidişle 2026’nın Kovid-26’sı ve 2032’nin Kovid-32’siyle uğraşmak zorunda kalırız” mesajını vermiş.
Suriye için atılan bu başlığı Washington Post’tan aldım.
......
Beşar Esad 4. kez başkan seçildi.
Suriye Meclis Başkanı Hammoud Sabbagha perşembe akşamı düzenlediği basın toplantısında Esad’ın yüzde 95.1 oy aldığını açıkladı.
Esad’ın 2014’te yapılan bir önceki seçimde oyu yüzde 88’di.
10 yıla yakın süren iç savaşa ve ülke topraklarının 3’te 1’inin kaybedilmiş olmasına karşın Esad’ın oylarını yüzde 7 dolaylarında artırmış olması ilginç değil mi?
Otoriter tek adam rejimleri için bu oranlar sürpriz sayılmaz.
27 Mayıs 1960 ihtilal sabahına tanık olmuştum. Ankara Karanfil Sokak’ta Uslu Apartmanı’nın en üst katındaki dairede oturuyorduk.
Benim odamın penceresinden Atatürk Bulvarı görünürdü.
Babamın arkadaşları telefonla “Radyoyu açın, ihtilal oldu” diye uyarmışlardı.
İhtilali yapan MBK’nın (Milli Birlik Komitesi) üyesi “kudretli albayı” Alparslan Türkeş’in davudi sesiyle “Türk Silahlı Kuvvetleri idareye el koymuştur” anonsunu ailecek dinlemiştik.
Sonra benim odanın penceresinden ve yan taraftaki arka balkondan Atatürk Bulvarı’ndaki hareketlenmeyi izledik.
Tüfekli Kara Harp Okulu öğrencileri bulvarı tutmuştu.
Sabahın ilk saatlerinde -sokağa çıkma yasağına rağmen- Ankaralılar bulvara, Kızılay Meydanı’na akmaya başladılar.
Harp Okulu öğrencilerine kadınlar sürahilerle su ve ayran ikram ediyordu.