Türkiye ve Rusya “ortak devriyesi” başladı.
Kamışlı’nın önünden geçerek 10 km’lik şeridin denetlenmesi çok önemlidir.
Kamışlı’nın PKK için özel anlamı var.
Abdullah Öcalan’ın Şam’daki konutunun yanı sıra Kamışlı’da da bir yerleşkesi vardı.
2 yıl önce, 18 Ekim 2017’de bu köşede şöyle yazmıştım.
..................
1990’lı yılların başında Bekaa Vadisi’nde konuştuğum Abdullah Öcalan, “Bunlar (Barzani ve Talabani) ölene kadar itişip kakışırlar” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri hangi adrese/adreslere?
“Bazı ülkeler, milli güvenliklerine tehdit gördükleri teröristleri her nerede olursa olsun, bulup ortadan kaldırıyorlar. Öyleyse, Türkiye’nin de aynı hakka sahip olduğunu kabul ediyorlar demektir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gazetecilerin “Mazlum Kobani’nin Türkiye’ye iadesini mi kastediyorsunuz?” sorusuna Erdoğan’ın cevabı şöyle:
“Niye acele ediyorsun? Bu işlerin haberi verilir mi, Amerika haber vere vere mi geldi?”
...................
Evet, kim ya da kimler?
Mazlum Kobani mi?
ABD’yle tam “buzlar çözülüyor” algısı oluşurken bir soğuk hava dalgası daha...
ABD Temsilciler Meclisi’nde “negatif elektrik yüklü” iki teklif birden kabul edildi.
Birincisi, Türkiye’ye ağır yaptırımlar öngörüyor... Sadece 16 “HAYIR” oyuna karşı 403 “EVET” oyuyla... İkincisi “Ermenilere Soykırım” iddiasının 11”HAYIR”a karşı 405 “EVET” oyuyla...
435 kişilik Temsilciler Meclisi’nde çok büyük çoğunluğun “Türkiye’ye tavır alışını” yansıtıyor bu oylar.
....................
Ayrıca...
Hem iktidar, hem muhalefet vekilleri büyük çoğunluğunun Başkan Trump’a da “tehdit” anlamında “parmak sallayışıdır.”
Trump, Barış Pınarı Harekâtı’nın durması sonrası için “Türkiye’ye yaptırımları kaldıracağı” sözünü vermişti.
Trump “terminatör” gibi...
Art arda “öldürüldü” tweet’leri atıyor.
“DAEŞ’in başındaki cani Bağdadi’nin saklandığı evden bir tünele girerek kaçmaya çalıştığını. Yakalanacağını anlayınca üzerindeki intihar yeleğini patlatarak 3 çocuğuyla birlikte öldüğü” açıklaması küresel gündemin ilk sırasındayken ikinci bir tweet...
“Bağdadi’nin yerine gelenin de öldürüldüğü...”
.................
Garip şeyler dönüyor.
Önce “Bağdadi” ile başlayalım.
“Onun Irak’ta bir yerlerde saklandığı” konuşulmaktaydı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığında daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulacağı, şehit kanlarıyla yoğrulmuş topraklarımızın çoğu işgal altındaydı.
38 bin İngiliz.
59 bin Fransız.
17 bin İtalyan.
90 bin Yunan askeri.
Güneyde 10 bin silahlı Ermeni.
Kuzeyde 25 bin Pontusçu Rum.
Bu sayıların dışında, doğudaki Ermeni düzenli silahlı güçlerini, Batı Anadolu’daki Rum ve Ermeni çetelerini, Kuvayı İnzibatiye’yi, Anzavur Kuvveti ve isyancıları da ekleyin.
“140 dakika, konser, gösteri ve ötesi...”
İşte bu sloganla yola çıktı Sertab’ın Müzikali... Ve 2 yıldır kapalı gişe sahneleniyor, 80 bin kişiye ulaştı.
Sertab, 27 yıllık kariyerini 37 şarkıyla harmanlayarak şarkılarının ruhuna uygun kostüm ve objelerle gözler önüne seriyor. 8 dansçısı, 7 müzisyeni ve sahne arkasında da 50 kişilik ekibiyle müthiş bir müzikal.
Koreografi Beyhan Murphy imzalı.
Broadway’de 200’den fazla oyunun tasarımını üstlenmiş Tony ödüllü Ken Billington’ın yarattığı üç boyutlu tasarım ışık ve şovu da yeni sezonun yeniliklerinden... Sertab “New York’ta doğsaydım, herhalde Broadway artisti olmuştum” diyor.
.................
Müzikal, Sertab’ın çocukluk hayaliymiş. Şimdi bu hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Hayat yolculuğunu müzikal olarak sunuyor. Bu müzikalin uzun yıllar sürmesini, turnelerinin devam etmesini ümit ediyor.
Sertab’ın kariyerinin en önemli taşlarından birisi de Eurovision birinciliği... Sertab Şeffaf Oda’da Every Way That I Can şarkısında
Türkiye, ABD’den Şahin Ferhat Abdi adlı Suriyeli PKK’lıyı istiyor.
Kod adı önce Şahin Cilo’ydu, sonradan Mazlum Kobani oldu.
ABD Başkanı Trump’tan terfi aldı; “General Mazlum Kobani...”
Şahin Ferhat Abdi Aktütün Karakolumuza düzenlenen baskında yer almış.
17 şehit vermişiz...
Gıyabında yargılanmış, mahkûm edilmiş, kırmızı listede yer almış.
İnterpol’e “görüldüğü yerde yakalanması ve Türkiye’ye verilmesi” bildirimi yapılmış.
...................
Başında “asker miğferi” olan Ecevit posterlerini anmış olalım.
Şehirlerarası otobüslerin arka camları aylarca bu posterlerle kaplıydı.
Miğferin yanında da “zeytin dalı...”
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında Türkiye bu posterlerle donanmıştı.
“Erken seçime” gidildi.
CHP, tarihindeki en yüksek oyu aldı.
“Kıbrıs Fatihi” sloganı atılıyordu 10 binler tarafından seçim meydanlarında.
..................