“140 dakika, konser, gösteri ve ötesi...”
İşte bu sloganla yola çıktı Sertab’ın Müzikali... Ve 2 yıldır kapalı gişe sahneleniyor, 80 bin kişiye ulaştı.
Sertab, 27 yıllık kariyerini 37 şarkıyla harmanlayarak şarkılarının ruhuna uygun kostüm ve objelerle gözler önüne seriyor. 8 dansçısı, 7 müzisyeni ve sahne arkasında da 50 kişilik ekibiyle müthiş bir müzikal.
Koreografi Beyhan Murphy imzalı.
Broadway’de 200’den fazla oyunun tasarımını üstlenmiş Tony ödüllü Ken Billington’ın yarattığı üç boyutlu tasarım ışık ve şovu da yeni sezonun yeniliklerinden... Sertab “New York’ta doğsaydım, herhalde Broadway artisti olmuştum” diyor.
.................
Müzikal, Sertab’ın çocukluk hayaliymiş. Şimdi bu hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Hayat yolculuğunu müzikal olarak sunuyor. Bu müzikalin uzun yıllar sürmesini, turnelerinin devam etmesini ümit ediyor.
Sertab’ın kariyerinin en önemli taşlarından birisi de Eurovision birinciliği... Sertab Şeffaf Oda’da Every Way That I Can şarkısındaki “hah”ın önemini anlatıyor. Sertab Erener, uzun ve sağlıklı yaşama üzerine bilgiler veriyor. “Sertab’ın Müzikali” 2 Aralık’ta Zorlu PSM’de...
KENT VE VAHA
YILLARDIR bir grup dost çarşamba günleri öğle yemeğinde buluşuruz. Siyaset dışı, keyifli muhabbetle akar zaman. Melih Meriç’in konuğuyduk. Kentin ortasında bir vaha yaratmış Melih ve ortakları.
.................
Ayazağa’da... Yakın zamana kadar tinercilerin, molozcuların işgal ettiği, girilmesi tekin olmayan 200 dönümlük bir orman. Melih Meriç’in kurduğu “Yaban TV”yi de içeren YABAN grubu Orman Bakanlığı’ndan kiralamış.Harika bir ortam ortaya koymuş. Turkcell’in de sponsor olarak destek vermesiyle gerçekleşen bir proje bu.
Şöyle ki...
.................
Bu parkta, okçuluk, tırmanma, kampçılık, trekking gibi bir çok doğa sporu yapılabiliyor. Dünya standartlarındaki offroad parkurunda meraklıları, donanımlı Mistubishi araçlar ve eğitimciler gözetiminde offroad deneyimi yaşıyor. Park, çocuklu ailelere de kentin merkezinde çocuklarını doğayla buluşturma imkânı veriyor.
Ormanın içinde yaz boyu akşamları devam eden Yazlık Sinema, parkı İstanbul’un en romantik yerlerinden birine dönüştürmüş.
..................
Melih anlatıyor:
Parkı özel yapan en önemli özelliği, her şeyin doğayla son derece uyumlu tasarlanmış olması. Tek bir ağaç dahi kesilmedi.
Restoranda oturduğunuzda aslında ağaçların arasında oturuyorsunuz. Masanızın yanı başından yükselen ağaçlar için tavanlar özel olarak planlandı. Yaban Grubu’nun ortağı Zafer Türkoğlu ve eşi Elif, parkın tasarımındaki her detayla bizzat ilgilendiler. Bu tür projeleri gerçekleştirmek için adanmışlık gerekiyor.
Parkın içindeki aktiviteler ve restoran için hafta sonları yer bulmak neredeyse imkânsız. 1 ay öncesinden rezervasyonlar doluyor. Restoran ise adını parktaki “Dama Dama”dan alıyor. Parkı ziyaret edenleri kendine hayran bırakan “Dama Dama” çok sevimli bir alageyik. “Dama Dama”, alageyiğin Latince uluslararası adı. Alageyiğin ana vatanı Türkiye. Buradan çıkıp tüm dünyaya yayılmış. Yaban Grubu olarak, “Dama Dama” markasıyla Türkiye’nin yaban yaşamını dünyaya tanıtmak için bir çok proje yapıyoruz. Özel davetler için önceden siparişle hazırlanan Çam Kütüğünde Ateşte Pişen Somon olağanüstü bir lezzet.
Projenin hayalden gerçeğe dönüşmesinde Turkcell’in büyük katkısı olmuş. Turkcell, Platinum’lu ailelere parkta çok sayıda aktiviteyi hediye ediyor ve büyük indirimler sağlıyor.
KIRMIZILI KARSU
BESTECİ, şarkıcı ve piyanist Karsu’nun kendi adını taşıyan dördüncü albümü için geçtiğimiz pazar gecesi “Zorlu Touche.”
Karsu sadece yakın çevresini davet ettiği albüm lansmanına “dresscode” olarak “kırmızıyı” seçmişti. Kırmızı gücün rengidir, aşkın, ateşin rengi...
Kırmızılar içindeki konuklara Karsu’nun 3 yılda ortaya çıkarttığı, albümünün ilk canlı performansı harikaydı. Karsu da mini kırmızı elbisesiyle ışıldıyordu. Bir yandan da heyecandan titreyen sesiyle konuşmaya başladı: “Türkiye’de dijital platformlarda çıktığı ilk gün, birinci sıraya oturdu ve sevincimden ağladım. Albümde herkesin kendi kalbinin yolundan gitmesi gerektiği mesajını vermek istedim.”
Piyanosunun başına geçti ve Karsu’nun büyülü dünyasında yolculuğa geçildi. Şarkılarıyla hayat hikâyesini harmanlıyor, büyük bir sempatiyle herkesi gülümsetmeyi başarıyordu.
..................
Lansmandan iki gün sonra da Zorlu PSM’de “KARSU” albümünün ilk konserini 2200 kişi izledi. Onun sıcacık ve tertemiz doğasını Şeffaf Oda programımızda defalarca yansıtılmıştı. (Kasım ayında yeniden program konuğumuz.)
Karsu, iyi ki 5 yaşındayken izlediği programdaki o piyanoyu istemiş ve iyi ki ailesi araba için biriktirdiği parayla küçük kıza o piyanoyu almış. Ve iyi ki babasının restoranında garsonluk yaparken bir andan da piyanoyu çalmış.
Restorandan Carnegie Hall’a uzanan ilham veren başarı öyküsüne alkış.
.................
KARSU” albümü için
Karsu’nun kendi cümlelerini yansıtalım:
Bu albüm, şu ana kadar yaptığım
en kişisel albüm. Size ilk kez yetersizliklerimi ve güvensizliklerimi göstereceğim. Şüphelerimi paylaşacağım ve sorularımı bırakacağım.
Kim için? Ne için? Hayatta kararlarımızı başkalarını memnun etmek, onun bir parçası olmak ya da sadece onun için önemli olmak için alıyoruz çoğu zaman.
Kendine verdiği değeri kişi, sadece kendi içinde aramalı. Kendime sürekli tekrarlayarak söylemem gereken bir şey bu. Bu albüm, senin içinde bulunan güçlü kişi için. Dinlemeniz gereken sadece tek bir ses var: Kendi sesiniz.
Yani bu albümde insanlara kendi kalbinin yolundan gitmesi gerektiği ve kendileri olmaları mesajını vermek istedim. Albüm için üç yıl boyunca gece gündüz gerçekten çok çalıştım. İlham almak için ülke ülke gezdim. Çin’de, Los Angeles’ta, Bali’de, Endonezya’da ve Datça’da Fuat Saka’nın stüdyosunda günlerce sözler yazıp besteler yaptım.
Toplamda 70 tane şarkı yazdık ve aralarından 6 tane İngilizce 6 tane de Türkçe şarkı seçtik.
Şimdi önümüzde yine yoğun bir konser turu var. Özellikle Türkiye turnesini iple çekiyorum. Bu konserimde beni yalnız bırakmayan binlerce kişiye bütün yüreğimle teşekkür ediyorum.
ACI VE ZAFER
SİNEMA, eşcinsel, uyuşturucu... Pedro Almodovar dünyanın en çok tanınan bir İspanyol yönetmeni. Onun filmlerini izlemek ayrı bir keyiftir. Bitmesini istemem. Bu kez de “Acı ve Zafer” filmi vizyonda. Her dakikasını, tutkuyla izledim. Tek karesinde bile kopmadan.
..................
AntonIo Banderas ve Penelope Cruz adları zaten gişe çekimi mıknatısları... Ama filmi omuzlayan Antonio Banderas... Film yönetmeni ve senaristi oynuyor. Pırıltılı yıllardan sonra evine kapanmış, dünyadan kendini soyutlamış ama aranan, istenen, davet edilen bir sinema adamı. 60’lı erken yaşlarda... Olgun, filozof bir sürü hastalığı ve tahammülü zor ağrılarıyla yalnız yaşıyor. Çekmeyeceği filmlerin senaryolarını yazıyor. Enerjik, çapkın, yakışıklı, hayat dolu, karizmatik rollerden sonra burada çok farklı “yorgun adamı” nasıl da güzel oynamış. Pedro Almodovar’ın filmlerinde müzik “olmazsa olmazıdır.” Bunda da var. 2004’te yaptığı “Bad Education-La Mala Educacion (Kötü Eğitim)” filmindeki gibi burada da sinema tutkusu ve sinemanın saflığı işlenmekte. Bu filminde de aşk var. Ama sürprize hazır olun.
.................
Ve... “Güzel” bitiyor.